Ana içeriğe git

Ahmet Salih Taş tarafından blog girdileri

Dünyadaki herkese

Öğrenme süreci, bireyin bilgi ve becerilerini geliştirmesiyle şekillenen dinamik bir yolculuktur. Ancak bu yolculuğa nasıl yaklaştığımız, başarımızı ve motivasyonumuzu belirleyen en önemli unsurlardan biridir. Zihniyet, bireyin yetenekleri ve zekâsı hakkındaki temel inançlarını ifade eder. Carol Dweck’in (2006) zihniyet kuramına göre, insanlar genellikle iki farklı düşünce yapısına sahiptir: sabit düşünce yapısı ve gelişim odaklı düşünce yapısı. 

Öğrencilerimizin öğrenmeye, başarıya ve başarısızlığa nasıl yaklaştıklarını hiç düşündünüz mü? 

Bir öğrencinin "Ben zaten matematikte kötüyüm, asla düzeltemem" dediğini duymak, onun sabit düşünce yapısına sahip olduğunu gösterirken; "Bunu şu an yapamıyorum ama çalışarak geliştirebilirim" ifadesi, gelişim odaklı bir zihniyetin işaretidir. Eğitimciler olarak, öğrencilerimizin potansiyellerini ortaya çıkarmalarında büyük bir rol oynuyoruz. Onların öğrenme süreçlerine ve karşılaştıkları zorluklara bakış açılarını nasıl şekillendirdiğimiz, akademik başarıları ve kişisel gelişimleri üzerinde derin etkiler yaratabilir.

Dweck’e (2006) göre sabit düşünce yapısına sahip bireyler, zekânın ve yeteneklerin doğuştan geldiğine ve değiştirilemeyeceğine inanır. Bu düşünce yapısındaki öğrenciler, hata yapmaktan çekinir ve zorlayıcı durumlarla karşılaştıklarında genellikle geri adım atarlar. Onlar için başarısızlık, yetersizliğin bir kanıtıdır. Öte yandan, gelişim odaklı düşünce yapısına sahip öğrenciler zekânın ve becerilerin çaba, strateji ve geri bildirimle geliştirilebileceğine inanır. Karşılaştıkları zorlukları birer öğrenme fırsatı olarak görürler ve başarısızlığı kalıcı bir durum olarak değil, gelişimin doğal bir parçası olarak değerlendirirler (Yeager & Dweck, 2012).

Eğitimciler olarak, sınıflarımızda gelişim odaklı düşünce yapısını nasıl teşvik edebiliriz? Öncelikle, öğrencilerin yalnızca sonuçlarına değil, gösterdikleri çabaya ve uyguladıkları stratejilere odaklanmalıyız. Mueller ve Dweck’in (1998) araştırmaları, öğrencilere zekâları için övgüde bulunmanın onları sabit düşünce yapısına yönlendirebileceğini, ancak süreç ve çaba odaklı geri bildirimlerin gelişim odaklı bir yaklaşımı desteklediğini ortaya koymaktadır. Örneğin, "Ne kadar zekisin!" gibi bir övgü, öğrencinin doğal yeteneğinin sabit olduğu mesajını verebilirken; "Bu sorunu çözmek için harika bir strateji geliştirdin!" gibi bir geri bildirim, öğrencinin çabasına ve problem çözme sürecine vurgu yaparak gelişim odaklı düşünce yapısını destekleyebilir.

Ayrıca, öğrencilerin hata yapmaktan korkmamalarını sağlamak için öğrenme ortamlarımızı güvenli ve destekleyici hale getirmeliyiz. Beynin öğrenme sırasında nasıl geliştiğini açıklayan etkinlikler düzenlemek, öğrencilerin yeteneklerinin değiştirilemez olmadığını anlamalarına yardımcı olabilir (Boaler, 2016). Örneğin, "Beyin kas gibidir, ne kadar çok çalıştırırsan o kadar güçlenir" gibi açıklamalar, öğrencilerin öğrenmeye dair bakış açılarını değiştirebilir. Bu tür mesajlarla öğrencilerin hata yapmaktan çekinmemelerini ve başarısızlıkları öğrenme sürecinin doğal bir parçası olarak görmelerini sağlayabiliriz.

Bunun yanı sıra, öğrencilere "Henüz başaramadım" diyebilme alışkanlığını kazandırmak, öğrenmenin uzun vadeli bir süreç olduğunu vurgulamak açısından önemli bir adımdır. "Başarısız oldum" yerine "Henüz başaramadım" diyebilmek, öğrencinin kendine duyduğu güveni ve motivasyonunu artırabilir. Bu noktada, biz öğretmenlerin öğrencilere model olması da büyük önem taşır. Kendi öğrenme süreçlerimizde yaşadığımız zorlukları ve bunları nasıl aştığımızı paylaşarak, öğrencilerimize gelişim odaklı düşünce yapısının bir alışkanlık haline getirilebileceğini gösterebiliriz.

Eğitim, sadece bilgi aktarmak değil, aynı zamanda öğrencilerimize öğrenmeye ve gelişime açık bir bakış açısı kazandırmaktır. Gelişim odaklı bir sınıf kültürü oluşturduğumuzda, öğrencilerimizin yalnızca akademik başarılarını değil, aynı zamanda özgüvenlerini, problem çözme becerilerini ve hayat boyu sürecek öğrenme meraklarını da desteklemiş oluruz. Unutulmamalıyız ki, öğrencilerimizin öğrenmeye ve başarıya dair zihniyetlerini şekillendiren en büyük faktörlerden biri biz eğitimcileriz. Onlara, çabanın ve azmin başarıyı nasıl şekillendirdiğini göstermek, öğrencilerimizin gelecekteki başarıları için en anlamlı yatırımlardan biri olabilir.

 

Kaynakça

  • Boaler, J. (2016). Mathematical mindsets: Unleashing students' potential through creative math, inspiring messages and innovative teaching. Jossey-Bass.

  • Dweck, C. S. (2006). Mindset: The new psychology of success. Random House.

  • Mueller, C. M., & Dweck, C. S. (1998). Praise for intelligence can undermine children's motivation and performance. Journal of Personality and Social Psychology, 75(1), 33–52. https://doi.org/10.1037/0022-3514.75.1.33

  • Yeager, D. S., & Dweck, C. S. (2012). Mindsets that promote resilience: When students believe that personal characteristics can be developed. Educational Psychologist, 47(4), 302–314. https://doi.org/10.1080/00461520.2012.722805

 

  
loader image