Fen Eğitiminde Yapay Zekanın Kullanımı
Günümüzde teknolojinin devam eden hızlı gelişimi birçok alanda sağladığı faydalı fikirlerin yanı sıra eğitim alanında da yenilikçi yaklaşımları beraberinde getirmektedir. Teknolojinin gelişmesi ile bireyler yapay zeka kavramıyla tanışmış ve birçok yapay zeka aracı geliştirilmeye başlanmıştır. Sağladığı yenilikler ve birçok soruna getirdiği çözümlerle yapay zeka eğitim alanında da öğrenciler ve öğretmenler tarafından kullanılmaktadır. Özellikle fen eğitiminde, öğrenme süreçlerini zenginleştiren ve öğrencilerin ilgisini çeken önemli bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yapay zeka, fen bilimlerinde karmaşık kavramların daha anlaşılır hale getirilmesini sağlamakta ve öğrencilerin bireysel öğrenme hızlarına uyum sağlayarak derslerin etkisini artırmaktadır. Örneğin, ortaokul fen bilimleri derslerindeki karmaşık sayılabilecek Ay’ın evreleri, sürtünme kuvveti, hücre bölünmeleri gibi konuları öğrenirken ve öğretirken birçok kısımda yapay zeka araçlarından faydalanılabilecektir. Öğrencilerin öğrenme sürecini desteklemek amacıyla ChatBot hazırlanması öğrencilerin sorularına anında yanıt vererek onların aktif öğrenmesini destekleyebilirken bir öğretmenin hazırlayacağı ders planlarında yapay zeka araçlarından faydalanması da ders içeriklerini oldukça zenginleştirebilmektedir. Ayrıca sanal laboratuvarlar ve simülasyonlar, deney yapma imkanlarının sınırlı olduğu okullarda yapay zeka desteğiyle öğrencilerin deneyimleyerek öğrenmelerine olanak tanır.
Yapay zekanın fen eğitimindeki önemli katkılarından bir diğeri, bilimsel süreç becerilerinin geliştirilmesine olanak tanımasıdır. Problem çözme, analiz yapma ve karar verme gibi becerileri destekleyen yapay zeka, aynı zamanda bilimsel bilgilerin daha anlamlı bir şekilde içselleştirilmesine yardımcı olur. Fen bilimleri, doğası gereği sorgulama, deney yapma ve keşfetme süreçlerini içerir. Yapay zeka, doğru ve etkin kullanımla bu süreçleri daha interaktif ve eğlenceli hale getirerek öğrencilerin bilime olan ilgisini artırmada bir role sahip olabilecektir.
Bunun yanı sıra, yapay zeka tabanlı öğrenme araçları öğretmenlere de büyük kolaylık sağlamaktadır. Öğretmenler, öğrencilerin gelişimlerini detaylı şekilde takip etme ve her bir öğrenciye özel geri bildirim verme olanağına sahip olabilmektedir. Böylece, sınıf ortamında öğrencilerin bireysel farklılıkların daha etkili bir şekilde yönetilmesi sağlanabilmektedir.
Sonuç olarak, yapay zekanın fen eğitiminde kullanımı, hem öğrencilerin öğrenme deneyimlerini zenginleştiren hem de öğretmenlerin işini kolaylaştıran bir araçtır. Teknolojinin doğru ve bilinçli bir şekilde kullanılmasıyla geleceğin bilim insanlarının yetişmesine katkı sağlanabilir. Fen eğitiminde yapay zeka, bilimin merak uyandıran dünyasını öğrencilere daha erişilebilir kılarak onları geleceğe hazırlamada güçlü bir destek olacaktır.
LGS Hazırlığında Yapay Zeka: Öğrenciler İçin Bir Rehber
Liselere Geçiş Sistemi (LGS), Türkiye’deki öğrencilerin lise eğitimine geçişinde kritik bir rol oynamaktadır. Bu süreç, öğrencilerin sadece akademik bilgi değil, aynı zamanda sınav stresi ve zaman yönetimi gibi becerileri de geliştirmelerini gerektirir. Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte, yapay zeka (YZ) uygulamaları, öğrencilere bu zorlu süreci daha verimli bir şekilde geçirmeleri için birçok fırsat sunmaktadır. YZ, öğrencilerin kişisel ihtiyaçlarına uygun eğitim materyalleri ve çalışma planları sunarak, başarılarını artırmalarına yardımcı olabilir. Bu yazıda, yapay zekanın LGS hazırlık sürecindeki potansiyel kullanım alanlarını detaylı bir şekilde ele alacağız.
1. Kişiselleştirilmiş Öğrenme Deneyimi: Öğrencinin Bireysel İhtiyaçlarına Uygun Eğitim
LGS sınavı, öğrencilere geniş bir konu yelpazesinde sorular sorar ve her öğrencinin öğrenme tarzı farklıdır. Yapay zeka, öğrencinin güçlü ve zayıf yönlerini analiz ederek, her bir öğrencinin öğrenme tarzına uygun eğitim içerikleri sunabilir. Örneğin, bir öğrenci matematikte özellikle geometri konusunda zorlanıyorsa, YZ tabanlı uygulamalar, bu konuyu pekiştirecek özel alıştırmalar, videolar ve açıklamalar sunar. Aynı şekilde, bir öğrenci dil bilgisinde zorluk yaşıyorsa, uygulamalar ona bu konuda ek materyaller önererek eksiklerini tamamlamasına yardımcı olur.
YZ, aynı zamanda öğrencilerin ilerlemelerini sürekli olarak izleyebilir ve hangi konularda daha fazla yardıma ihtiyaç duyduklarını belirleyebilir. Bu sayede, öğretmenler ve öğrenciler, hangi konularda daha fazla çalışılması gerektiğini tespit edebilir ve daha hedeflenmiş bir hazırlık süreci oluşturabilir.
Örnek Uygulamalar:
2. Zaman Yönetimi ve Çalışma Planları: Akıllı Takvimler ve Programlar
LGS hazırlığı, öğrencilere çok sayıda konu çalışmayı gerektirdiğinden, doğru zaman yönetimi büyük önem taşır. Yapay zeka tabanlı uygulamalar, öğrencilerin çalışma sürelerini ve dikkat seviyelerini analiz ederek, en verimli çalışma saatlerini belirleyebilir. Bu araçlar, öğrencilerin her gün hangi konuları çalışmaları gerektiğini planlayabilir ve çalışma sürelerini optimal bir şekilde ayarlayarak verimli bir hazırlık süreci sunar.
Öğrencilerin eksik olduğu veya zorlandığı konulara yönelik odaklanmalarını sağlamak için zamanlayıcılar ve hatırlatıcılar gibi özellikler de bulunmaktadır. Ayrıca, bazı YZ uygulamaları, öğrencinin sınav tarihi yaklaştıkça daha yoğun bir çalışma planı önerir, böylece öğrencinin sınav öncesi motivasyonu korunur ve verimliliği artırılır.
Örnek Uygulamalar:
3. Gerçek Zamanlı Geri Bildirim: Hataları Anında Düzelten Akıllı Sistemler
Yapay zeka, öğrencilere test ve soru çözümü sırasında anında geri bildirim sağlama yeteneğine sahiptir. Bir öğrenci, yanlış bir çözüm adımı attığında, yapay zeka hemen geri bildirim verir ve öğrenciyi doğru çözüm yöntemine yönlendirir. Bu özellik, öğrencinin hatalarını erken aşamalarda fark etmesini ve doğru çözüm yolunu öğrenmesini sağlar.
Gerçek zamanlı geri bildirim, öğrencilerin motivasyonunu artırırken, aynı zamanda onların gelişim süreçlerini hızlandırır. YZ, öğrencilerin hangi konularda daha fazla çalışmaları gerektiğini belirleyebilir ve onlara bu konulara dair ek materyaller önerir.
Örnek Uygulamalar:
4. Motivasyon ve Öğrenme Sürecinin Takibi: Öğrencinin İlerlemesi ve Velilerin Rolü
LGS hazırlığı, uzun ve zorlu bir süreçtir. Bu süreçte öğrencilerin motivasyonlarının yüksek tutulması çok önemlidir. Yapay zeka uygulamaları, öğrencilerin başarılarını takip ederek, onlara özel ödüller, başarı seviyeleri ve gelişim grafikleri sunar. Bu grafikler, öğrencilerin ne kadar ilerlediklerini görmelerini sağlar ve onları motive eder.
Veliler de bu süreçte önemli bir rol oynar. YZ uygulamaları, velilere öğrencilerinin gelişimini gerçek zamanlı olarak izleme imkanı sunar. Veliler, öğrencilerinin güçlü yönlerini ve eksiklerini görerek daha etkili bir şekilde yönlendirebilirler. Ayrıca, öğretmenler ve veliler, öğrencilerin hazırlık sürecinde daha fazla destek alarak, sınav öncesi stresin azaltılmasına yardımcı olabilirler.
Örnek Uygulamalar:
5. Soru Çözüm Hızını Artıran Akıllı Sistemler
Yapay zeka tabanlı soru bankaları ve test uygulamaları, öğrencilerin sınav pratiğini geliştirirken aynı zamanda onların hızlarını artırmalarına yardımcı olur. Bu uygulamalar, öğrencinin çözüm hızını takip eder ve zorluk seviyesine göre soruları sunar. Ayrıca, öğrencinin hatalarını çözmesine yardımcı olmak için ek alıştırmalar önerir.
Öğrenciler, bu akıllı test sistemlerini kullanarak daha fazla pratik yapabilir ve sınav öncesi streslerini azaltabilir. Zorluk seviyesinin zaman içinde arttığı bu testler, öğrencilerin sınavda karşılaşacakları soru türlerine aşina olmalarını sağlar.
Örnek Uygulamalar:
Sonuç: Yapay Zeka ile LGS Hazırlığında Başarıya Ulaşmak
Yapay zeka, LGS hazırlık sürecini daha verimli ve etkili hale getiren bir teknolojidir. Öğrenciler, öğretmenler ve veliler, bu araçları kullanarak hazırlık süreçlerini daha düzenli, kişiselleştirilmiş ve motivasyon artırıcı bir şekilde sürdürebilirler. YZ uygulamaları, öğrenme süreçlerini hızlandırmakla kalmaz, aynı zamanda öğrencilerin eksiklerini gidermelerine, güçlü yönlerini pekiştirmelerine ve sınav öncesi stresle daha iyi başa çıkmalarına yardımcı olur.
Kaynakça
Yabancı dil öğretmek artık sıkıcı dil bilgisi tablolarıyla dolu ders kitaplarından ve tekrarlanan dinleme aktivitelerinden ibaret değil. Teknoloji hızla gelişiyor ve yapay zekâ öğretmenlere, sınıflarını birer yaratıcı öğrenme ortamına dönüştürme fırsatı sunuyor.
Peki biz bu ortamı nasıl sağlayabiliriz? İşte sizlere bir kaç öneri:
1. Chatbotlar (Sohbet Botları): Öğrencilerle Sohbet Eden Mini Asistanlar
Chatbotlar, öğrencilerin konuşma pratiği yapması için mükemmel bir çözüm. Hedef dilde yazılı veya sözlü olarak sohbet edebileceğiniz bu küçük teknoloji harikaları, öğrencilerin hata yapma korkusunu ortadan kaldırır. Peki chatbotları nasıl kurabiliriz? Mizou, Google Dialogflow veya Chat GPT gibi platformları kullanarak basit bir chatbot oluşturabilirsiniz. Bu uygulamalar bir çok dil için kullanılabilir. Örneğin İngilizce bir restoranda sipariş vermeden Almanca tren bileti satın almaya, Fransızca bir kahve siparişinden İspanyolca turistik bir şehirde yol tarifi sormaya kadar bir çok alanda öğrencileriniz için mini chatbotlar hazırlayabilir ve pratik yapmalarına destek olabilirsiniz.
Peki chatbotlar derse nasıl entegre edilir? Yabancı dil dersinde öğrencileri gruplara ayırabilirsiniz. Bir grup chatbot ile konuşurken diğerleri sohbeti gözlemleyip not alabilir. Örneğin en komik veya en yaratıcı konuşma ödüllendirilebilir!
2. Kelime Öğrenimi: Oyunlaştırılmış Eğlence
Kelime ezberlemenin sıkıcı olmaktan çıktığı bir çok uygulama var. Memrise ve Quizlet gibi uygulamalar, bu süreci eğlenceli hale getiriyor.
Derse nasıl entegre ederiz? Örneğin dersin sonunda öğreteceğiniz kelimelerden flash card setleri oluşturup sınıfta bir yarışma düzenleyebilirsiniz. "En çok puanı kim kazanacak?" sorusu sınıfın enerjisini yükseltebilir!
3. Dilbilgisi: Yapay Zekâ Anında Düzeltir
Peki biz yabancı dil öğretmenlerinin en muzdarip olduğu alan olan dil bilgisi hataları ne olacak? Chat GPT veya Gemini gibi AI uygulamalarının yanı sıra, Grammarly ve Writefull, öğrencilerin yazılarını analiz ederek anında geri bildirim verebilir.
Derse nasıl entegre ederiz? Dersinize bunu eğlenceli bir etkinlik olarak ekleyebilirsiniz: Örneğin öğrencilerinize grup olarak bir hikâye yazmalarını söyleyebilir, sonra bu hikâyeleri YZ araçlarına kontrol ettirebilirsiniz. En az hatayla hikaye yazma yarışması sınıfta etkileşimi artıracaktır.
4. Dinleme ve Telaffuz: Teknoloji Detaylarda Gizlidir
YZ’nin konuşma tanıma araçları sayesinde öğrencileriniz, telaffuzlarını detaylı bir şekilde geliştirebilir. Microsoft Azure Speech-to-Text, öğrenci konuşmalarını analiz eder ve gelişim alanlarını gösterir.
Derse nasıl entegre ederiz? Bu tarz uygulamaları ders haricinde bireysel öğrenme alanlarına da entegre edebilirsiniz. Nitelikli ödevler alanına ekleyebilirsiniz.
5. Uluslararası Sınavlara Hazırlık: Teknolojinin Gücü
TOEFL, IELTS, telc, Fit, Dele, Delf… Hangi yabancı dil sınavı olacağına siz karar verin! Yapay zekâ destekli simülasyonlarla Fransızca DELF için öğrencileri bir dinleme metniyle sınayabilir, Almanca telc sınavının yazma bölümü için öğrencilerin metinlerini yapay zekaya analiz ettirebilir, İspanyolca DELE veya İngilizce TOEFL ve IELTS için chatbotlarla sözlü sınav pratiği yaptırabilirsiniz. Bu sayede öğrenciler sınavlara daha etkili bir şekilde hazırlanabilir ve başarı şanslarını artırabilir.
Sonuç olarak, yapay zekâ, yabancı dil öğretmenlerine sınıflarını daha yaratıcı, interaktif ve verimli bir hale getirme fırsatı sunuyor. Teknolojinin gücünü kullanarak öğrencilerinizi öğrenmeye daha çok teşvik edebilir, onları sadece bir dilde yetkin hale getirmekle kalmayıp aynı zamanda özgüvenli ve hevesli bir dil öğrenicisi olmalarına da katkı sağlayabilirsiniz.
Chatbot ya da Türkçe karşılığıyla sohbet robotu, insanlarla metin ya da sesli olarak iletişim kurabilen, soruları yanıtlayabilen ve belirli görevleri yerine getirebilen bir bilgisayar programıdır.
Öğrencilerinizin öğrenme deneyimlerini geliştirmek ve onlara daha etkileşimli bir öğrenme ortamı sunmak için Mizou portalında eğitim amaçlı bir chatbot hazırlayabilirsiniz. Bu chatbot, öğrencilerinize ders konularında yardımcı olabilir, sorularını yanıtlayabilir ve hatta onlara geri bildirim sağlayabilir.
Mizou Portalında Ders Konularına Yönelik Chatbot Hazırlama Rehberi
Gelişen teknolojiler, öğretmenlere eğitim süreçlerini desteklemek için pek çok yenilikçi araç sunuyor. Mizou portalı, öğrencilerinizin aktif katılımını artırmak ve ders konularını interaktif hale getirmek için bir chatbot oluşturmanıza olanak tanımaktadır. Mizou platformunda chatbot hazırlama adımlarını aşağıda detaylı bir şekilde inceleyeceğiz:
1. Mizou Portalına Giriş ve Chatbot Oluşturma Modülüne Erişim
Konu başlığı: Sohbet robotu deneyimini temsil edecek bir başlık ekleyiniz. Öğrenciyi başlamaya motive etmek için açıklayıcı ve ilgi çekici olmalıdır.
AI Talimatları: Hem sohbet robotu hem de öğrenci için rolleri ve sorumlulukları, ne yapmaları gerektiği, nasıl yapmaları gerektiği, bu eylemlerin ne zaman gerçekleşmesi gerektiği vb. dâhil olmak üzere açıkça tanımlayınız.
Sınıf Seviyesi: Etkileşimi uygun şekilde uyarlamak için sınıf seviyesini belirtiniz.
Resim: Sohbet botunun sohbet için kendisini temsil etmek üzere kullanması gereken bir resim ekleyiniz.
AI Adı: Sohbet robotu için talimatlarınıza uygun bir ad giriniz.
Sınıf Seviyesi: Etkileşimi uygun şekilde uyarlamak için sınıf seviyesini belirtiniz.
Resim: Sohbet botunun sohbet için kendisini temsil etmek üzere kullanması gereken bir resim ekleyiniz.
AI Adı: Sohbet robotu için talimatlarınıza uygun bir ad giriniz.
4. “Daha fazla seçenek” kısmına istenilen bilgileri doldurunuz.
Hoş Geldiniz Mesajı: Sohbet robotunun her zaman başlaması gereken bir karşılama mesajı ekleyiniz.
Kurallar: Sohbet robotunun ve öğrencinin gerçekleştirmesi veya gerçekleştirmemesi gereken eylemler için yönergeleri belirleyiniz.
Ses: Sesi etkinleştirmek, öğrencilerin sohbet robotuyla konuşmasına ve konuşmayı kaydetmesine olanak tanır; bu, dil pratiği yapmak veya konuşmayı tercih edenler için yararlıdır.
Küçük Resim: Tüm chatbot deneyimini temsil edecek bir küçük resim ekleyiniz. Öğrenciyi başlamaya motive etmek için ilgi çekici olmalıdır.
Kısa Açıklama: Sohbet robotunun deneyimini ve amacını öğrenciye tanıtan ve tanımlayan kısa ama bilgilendirici bir açıklama sağlayınız.
Konu: Öğrencilerin öğrenmesini kolaylaştırmak için belirli bir ders konusuna odaklanmalıdır. Örnek: Canlıların Sınıflandırılması
5. Çalışmanızı “Kaydet” tuşuna basıp kaydettikten sonra öğrencilerle paylaşabilmek için “Yayınla” kısmından “Açık” olarak ayarlayınız.
2. Test ve Geri Bildirim
3. Chatbotu Öğrencilerle Paylaşma
Mizou Portalı ile chatbot oluşturmak, derslerinizi daha ilgi çekici ve öğrenci odaklı hale getirmek için etkili bir yöntemdir. Yukarıdaki adımları izleyerek, öğrencilerinizin öğrenme deneyimini zenginleştirecek bir chatbot tasarlayabilirsiniz. Bu sayede öğrencilerin ilgisini artırmanın yanı sıra konuları daha kolay anlamalarını da sağlayabiliriz.
KAYNAKÇA
Stable Diffusion 3 release image which was generated using stable diffusion. Edited in Canva to fit the space
Stable Diffusion : Image Generating Masterpiece
Artificial intelligent image generation recently took a huge leap in development and became the talk of the town within circles of both enthusiasts and professionals. And the technology that did just that-reimagining what was considered to be achieved by AI in the realm of visual creativity-is called Stable Diffusion. But precisely what is it?
What is Stable Diffusion?
Stable Diffusion is a class of AI models that build high-quality images from text prompts through a process termed diffusion modeling. Developed by a team of researchers at Stability AI, it is part of a family of generative models that have been trained on enormous image data with respective descriptions. That would enable the AI to recognize patterns and features, which thereby would be used in creating an image completely anew according to the given prompt.
How does Diffusion work?
The entire mechanism working behind diffusion modeling is very complex and interesting. It works on a two-stage basis.
1. Noising Phase: The initial step in that regard is to gradually turn the image into a random noise pattern-like static on a television screen.
2. Denoising Phase: This is where it learns to reconstruct the image from its noisy version in small steps, each step closer to the original by slowly removing the noise, or to build an altogether new one from scratch if, of course, the model has been conditioned with text.
Novel with Stable Diffusion, however, is the process in which it takes a noisy image and refines it into something coherent, based on training. Everything from abstract art to photorealistic images can be created with just a little of the right input-certainly bound only by limitations in the user's imagination.
Why is Stable Diffusion revolutionary?
Among other models such as DALL-E and Midjourney, which have created recent headlines, Stable Diffusion is different for a number of reasons:
• Open-source accessibility: Unlike some proprietary versions, Stable Diffusion is open-source; therefore, any user can download it and start experimenting with it. It has opened many doors for freelance developers, researchers, and even hobbyists who wish to try their hand at image creation with the help of AI.
• Flexibility: Such is the robustness in this architecture that Stable Diffusion can be fine-tuned for everything from professional illustration tools down to playful filters on social media apps.
• Efficiency: It surprisingly runs effectively on consumer-grade hardware, hence much more in the reach of many individuals than some of its high-powered versions. One is able to create stunning visuals with an immensely modest GPU and without investing in very expensive hardware.
Stable Diffusion Applications
The applications of Stable Diffusion can be huge. Here,
Art and Design: Stable Diffusion helps digital artists experiment with new styles and sometimes even finishes works in a fraction of the time it would have taken.
Game Development:
• The model currently serves concept artists and developers in the creation of environmental concept arts , character designs, speeding up the concept creation phases of game design. And as a person that has experience in making games, I can say that I have used image generating models quite a few times.
• Marketing and branding: Stable Diffusion helps organizations create unique, branded content to rapidly prototype and iterate on visual concepts. And because AI generated content isn't owned by someone so it makes it very easy to use it.
Article by Kuzey Işık MURATHAN
Sources
What is Java?
Java is a programming language widely used for coding web applications. Since it has been a popular language preferred by developers for over twenty years, there are millions of Java applications in use today. Java is a multi-platform, object-oriented, and network-centric language that can be used as a platform itself. It is a fast, secure, and reliable programming language that can be used to code all kinds of software, from mobile applications and enterprise software to big data applications and server-side technologies.
Since it is a free-to-use and versatile language, Java is used to create localized and distributed software. Common areas of use for Java include the following:
1. Game Development
Many popular video games, including mobile games and computer games, are created in Java. Even modern games that use advanced technologies such as machine learning or virtual reality are created with Java technology.
Java is the ideal choice for decentralized cloud-based applications thanks to its structure that complies with the WORA [Write Once and Run Anywhere] philosophy. Cloud providers choose Java to run their programs on a wide range of platforms.
Java is used for data processing infrastructures that can work with complex data sets and large amounts of real-time data.
Java is used to program sensors and hardware in edge devices that can connect to the internet independently.
Java owes its popularity to its ease of use. Here are some reasons why developers continue to choose Java over other programming languages:
Java has been around for a long time, so there are many learning resources for new programmers to turn to. Detailed documentation, comprehensive books, and courses support developers throughout the entire learning curve. Additionally, beginners can start by coding in Core Java before moving on to Advanced Java.
Active community support
Java has a large number of active users as well as a community that can support developers who encounter difficulties while coding. In addition, the Java platform software is maintained and updated regularly.
Java offers a variety of tools that support automated editing, debugging, testing, deployment, and change management processes. These tools make programming with Java both time- and cost-effective.
Java code can run on any underlying platform, such as Windows, Linux, iOS, or Android, without the need for rewriting. This makes Java particularly powerful in today's environment where applications are required to run on multiple devices.
Users can download untrusted Java code over the network and run it in a secure environment where it cannot cause harm. Untrusted code cannot infect the host system with a virus or read or create files on the hard disk. The security levels and restrictions in Java are also highly configurable.
All programming languages are tools used to communicate with machines. Machine hardware only responds to electronic communication. High-level programming languages like Java act as a bridge between human language and hardware language. In order to use Java, a developer needs to understand two elements:
Provides front-end communication between the developer and the Java platform.
Java defines the syntax and semantics of the Java programming language. It contains the basic vocabulary and rules used to write algorithms, such as basic data types, if/else blocks, loops, etc.
APIs are important software components packaged with the Java Platform. They are pre-written Java programs that allow you to add and use existing functionality in your own code. You can use Java APIs to, for example, retrieve the date and time, perform mathematical operations, or You can use it to make changes.
All Java application code written by a developer combines new and existing code from Java APIs and Java libraries.
The Java Virtual Machine acts as an additional layer of abstraction between the Java platform and the underlying machine hardware. Java source code can only run on machines with the Java Virtual Machine (JVM). To understand why the Java Virtual Machine is needed, it is necessary to look at the history of programming.
When natural programming languages first emerged, they fell into two broad categories based on how they communicated with the underlying hardware.
Compilers: The entire program is written with compilers in a syntax that resembles natural English, and the language then compiles (or translates) the entire code into machine code. The compiled code is then run on the hardware.
Interpreters: When interpreters are used, every high-level code statement is instantly interpreted into machine code. The written statements are processed by the hardware without looking at the next statement.
Java Runtime Environment
Java program was the first language to combine the above two methods using a Java Virtual Machine (JVM). The Java code compiler is called Java Virtual Machine. All Java files are first compiled to bytecode. Java bytecode can only run on the JVM. The JVM then interprets the bytecode to run on the underlying hardware platform. So if the application is running on a Windows machine, the JVM interprets the application for Windows. However, if it is running on an open source platform like Linux, the JVM interprets the application for Linux.
To start programming in Java, you must have a Java Edition installed on your system. There are four main Java Editions:
1. Java Standard Edition (Java SE)
2. Java Enterprise Edition (Java EE)
3. Java Micro Edition (Java ME)
4. What is Java SE?
Java Standard Edition is the basic Java programming platform. It contains all the libraries and APIs that every programmer needs for Java development. Open Java Development Kit (OpenJDK) is free and open source distribution of Java SE.
Amazon Corretto is a free, multi-platform, production-ready distribution of OpenJDK. It can be used as an immediate replacement for many Java SE distributions and comes with free, long-term support from Amazon. It lets you run the same environment in the cloud, on-premises, and on your local machine.
The AWS SDK for Java simplifies the use of AWS services by providing a consistent and familiar set of libraries for Java developers. It supports higher levels of abstraction for simplified development. AWS-focused open source Java libraries are available, along with code samples and a Java API reference guide.
The SDK code samples include Java code samples and real-world use cases for AWS services to help speed up the development of your applications. Additionally, the Java API reference guide explains API operations for the latest version of the AWS SDK for Java.
Source:
-Microsoft Official Site
-Amazon Web Service
-Codefinity
-Youtube
Dijital, online, sanal vb. kelimelerin hayatımızda çok fazla yer aldığı bir dönemdeyiz. Evlerimize kapanmak zorunda kaldığımız süreç, belki de tüm dünyanın dijitale en fazla maruz kaldığı zaman olmuştur. Sadece yetişkinler değil, çocuklar da bu süreçte dijital ile sosyalleşir, dijital ile eğlenir oldular. Artık ihtiyaçlarımızın büyük kısmını telefonumuz, bilgisayarımız ya da tabletimiz ile giderebiliyoruz.
Peki, her şeyin bu kadar ‘sanallaştığı’ bu dönemde, ÇOCUKLARI DİJİTALDEN NASIL KORUYABİLİRİZ?
Bu soruyu sormadan önce kendimize şu soruları sormalıyız; Çocukları dijitalden NEDEN korumalıyız? NE KADAR korumalıyız? NASIL korumalıyız?
Öncelikle, çocukları dijitalden korumalıyız çünkü onların ruh sağlığını ve bedensel sağlığını tehdit eden çok fazla öğe var. Bu soruya hemen herkesin bir sürü sebep ve örnek sayabileceğine eminim. Bu yüzden bu yazıda üzerinde duracağım konu bu değil.
Peki, dijital oyunların, videoların TAMAMI kötü müdür? Hayır. Elbette tüm dijital dünya başlı başına bir tehlike değildir. Eğer sınırları doğru koyarsak ve içerik seçiminde hassas olursak dijital oyunlar çocuğumuz için faydalı bile olabilir. Dijital oyunların çocuklara faydaları ile ilgili birçok araştırma bulabilirsiniz (birkaç makale örneğini sizin için aşağıya ekliyorum, başlıklarından arama yapabilirsiniz).
Bugün psikanalitik psikoterapilerde Minecraft bile oynanıyor. Ve analistler oynanan oyuncaktan ziyade üzerinden ilişki kurulabilecek oyuncağın önemli olduğunu vurguluyorlar.
Ancak sıklıkla çocukların yaratıcı gelişimi için “olmayanı” hayal edebilmeleri oldukça önemlidir. Yani; oyuncağımız dijital de olsa ‘gerçek’ de olsa çocuğun hayal gücüne yatırım yapabilecek, çocuğun tek bir oyuncağı birçok şeye dönüştürebileceği şekilde seçilmeli. Dijital olmasa bile çocuğa tek bir işlevi olan, hayal kurma işini çocuğa bırakmamış oyuncaklar çocuğunuz için pek de uygun değil aslında.
Gelelim son soruya: NASIL korumalıyız?
Öncelikle, yukarıda da bahsettiğim gibi ‘sınırlar’ çok ama çok önemli. Ancak bu sınırları korkutarak, bağırarak, karşılığında bir şey vererek ya da kandırarak değil konuşarak oluşturmamız gerekiyor.
Çocuğa, neden belli bir zaman aralığında oynaması gerektiğini dürüstçe anlatacağız. Birlikte, ‘ekrana ne kadar bakarsam bana zararı olmaz?’ hakkında konuşup bir ekran süresi belirleyebilirsiniz mesela. Hiçbir şekilde ikna olmuyorsa da ekranı bu denli arzu etmesinin altında yatan nedenleri araştırmalısınız. Bu noktada bizlere çok önemli bir sorumluluk düşüyor. O da tutarlı olmak. Yani koyduğumuz sınırlarda sabırlı olacağız. Aynı zararların kendimiz için de geçerli olduğunu unutmayacağız ve bu süreçte çocuğumuza karşı tutarsız davranmayacağız. Tablet ve telefonlardaki “ekran süresi” kısıtlamalarını aktif olarak kullanmaya başlayabiliriz örneğin.
Dijital sınırları oluştururken için dikkat etmemiz gerekenler:
-Süreyi sınırlandırırken çocuğunuzla konuşarak, ortaklaşa karar vermelisiniz. Ekran süresini belirlemekte yaş faktörünün çok önemli olduğunu belirtmelisiniz ve kesinlikle tutarlı olmalısınız.
-İçeriği kısıtlamalısınız. Örneğin Youtube Kids artık ülkemizde de var ve çocuğunuz için Youtube yerine Youtube Kids’i kullanmanız daha sağlıklı olacaktır. Bunun gibi birçok uygulamada çocuk sınırlandırmalarını aramalı ve talep etmeliyiz. Bu konuda detaylı bilgi almak için Youtube ve Instagram üzerinden Yavuz Samur’u takip etmenizi öneririm. Bir de çocuklarına pedagojik ve psikolojik açıdan uygun oyunları tercih etmek isteyen ebeveynler PEGI (Pan European Game Information) ve ESRB (Enterteinment Software Rating Board) başlıklarından yararlanarak daha fazla araştırma yapabilirler.
-Dijital oyunlar çocuğunuz için ödev yapmanın ya da yemeğini yemesinin ödülü olmamalı. Ödül her zaman daha fazla arzulanır.
-Ve en önemlisi ÇOCUĞUNUZLA OYUN OYNAYIN. Kutu oyunları, dijital oyunlar, bedensel oyunlar…Birlikte oynamayı seveceğiniz her şeyi oynayın onunla. Ebeveynleri ile zevk aldığı bir etkinliği yaparken hiçbir çocuk tek başına ekrana bakmak istemez.
“Çocuk, oyunla büyümelidir.” Platon
Lise çağındaki gençler, hem kendilerini keşfettikleri hem de geleceğe hazırlandıkları kritik bir dönemdedir. Eğitim yalnızca ders kitaplarıyla sınırlı olmadığında, bireyin potansiyelini ortaya çıkaran birçok fırsat yaratabilir. Bu bağlamda, okul dışında katıldıkları yarışmalar, gençlerin gelişiminde çok yönlü bir rol oynar. Yarışmalar, genç bireyler için sadece bir rekabet alanı değil, aynı zamanda hayatı öğrenme, beceri geliştirme ve kişisel dönüşüm süreçlerinin önemli bir parçasıdır.
Bir yarışmaya katılmak, öğrencinin alışılmış düzeninden çıkmasını, konfor alanının dışına adım atmasını gerektirir. Katılım sürecindeki hazırlık, öz disiplin ve çaba, sadece akademik değil, aynı zamanda kişisel becerilerin de gelişmesine katkı sağlar. Örneğin, bir bilim projesi yarışmasında yer almak, genç bir bireye yalnızca araştırma ve problem çözme yeteneği kazandırmaz; aynı zamanda takım çalışmasının, zaman yönetiminin ve çözüm odaklı düşünmenin önemini öğretir. Bu süreç, öğrencinin yalnızca bireysel başarısını değil, kolektif katkısını da değerlendirir.
Yarışmalara katılan öğrenciler, ilk başta belirsizliğin ve bilinmeyenin getirdiği kaygıyı hissedebilir. Ancak süreç içinde kendilerini ifade etme, fikirlerini savunma ve bir hedefe ulaşmak için çalışmanın tatminini yaşarlar. Kazanmak, doğal olarak büyük bir özgüven sağlar. Fakat başarısızlık durumunda bile, öğrenci önemli dersler alır. Kaybetmek, gençlere direnç kazandırır ve hayatın iniş çıkışlarını olgunlukla karşılamayı öğretir. Bu noktada, yarışmalar yalnızca rekabet değil, aynı zamanda bireyin içsel gücünü keşfetmesi için bir araç haline gelir.
Diğer yandan, yarışmalara veya etkinliklere katılmayan öğrencilerle katılanlar arasında gözle görülür farklar ortaya çıkmaktadır. Yarışma deneyimi yaşayan gençler, genellikle kendini ifade etme ve iletişim kurma konusunda daha rahat, sosyal becerileri daha gelişmiş bireyler olarak öne çıkar. Takım çalışmasına yatkınlıkları, sorumluluk alma bilinci ve stresle başa çıkma kapasiteleri, bu süreçlere dahil olmayan akranlarına kıyasla belirgin bir şekilde farklılaşır. Yarışma ortamında öğrenilen bu beceriler, yalnızca akademik yaşamda değil, aynı zamanda sosyal hayatta ve iş dünyasında da etkisini gösterir. Katılmayan öğrenciler ise bu deneyimlerden mahrum kalabilir; bu durum, onların özgüvenini geliştirme ya da farklı yeteneklerini keşfetme fırsatını sınırlayabilir.
Yarışmaların bir diğer önemli katkısı, sosyal ve iletişim becerilerini geliştirme fırsatı sunmasıdır. Farklı okullardan ve çevrelerden gelen yaşıtlarıyla bir araya gelen gençler, empati kurmayı, fikir alışverişinde bulunmayı ve farklı bakış açılarını anlamayı öğrenir. Özellikle ekip çalışmasını gerektiren yarışmalarda, bireysel başarının ötesine geçerek kolektif hedeflere ulaşmanın anlamını kavrarlar. Bu tür ortamlar, aynı zamanda gençlerin sosyalleşmesini, kendi çevresinin dışındaki dünyayı tanımasını ve daha geniş bir perspektif geliştirmesini sağlar.
Buna karşın, bu tür fırsatlara erişim noktasında eşitsizlikler göz ardı edilmemelidir. Bölgesel ve sosyoekonomik farklar, birçok yetenekli öğrencinin bu deneyimlerden mahrum kalmasına neden olmaktadır. Kırsal bölgelerdeki bir öğrenci, şehirdeki yaşıtlarına kıyasla daha az kaynağa ve imkana sahip olabilir. Eğitim sisteminin bu konuda daha kapsayıcı politikalar geliştirmesi, yarışmalara erişim imkânlarının artırılması gerektiğini ortaya koyuyor. Bu tür etkinliklerin teşvik edilmesi, yalnızca bireylerin değil, aynı zamanda toplumsal kalkınmanın bir parçasıdır.
Yarışmaların niteliği de üzerinde durulması gereken bir başka önemli meseledir. Sadece akademik başarıyı ölçen değil, sanat, spor, yenilikçilik ve liderlik gibi farklı alanlardaki yetenekleri de teşvik eden yarışmaların artırılması büyük önem taşır. Çeşitlilik, öğrencilerin kendi ilgi alanlarını ve yeteneklerini keşfetmesi açısından kritik bir rol oynar. Her öğrenci farklı bir potansiyele sahiptir ve bu potansiyelin ortaya çıkarılabilmesi için çeşitli fırsatların sunulması gerekir.
Sonuç olarak, yarışmalar, öğrenciler için yalnızca birer rekabet ortamı değil, aynı zamanda kişisel ve akademik gelişimin bir parçasıdır. Yarışmaya katılan ve katılmayan öğrenciler arasındaki farklar, bu etkinliklerin gençlerin karakter ve beceri gelişimindeki önemini açıkça göstermektedir. Yarışmalar, genç bireyin kendi potansiyelini keşfetmesine, hayallerini şekillendirmesine ve gelecekteki yaşamına bir adım daha hazırlıklı olmasına zemin hazırlar. Bu yüzden, eğitimciler, veliler ve karar alıcılar olarak, bu tür etkinlikleri desteklemek ve yaygınlaştırmak hepimizin sorumluluğudur. Gençlerimizin kendilerini ifade edebilecekleri, sınırlarını aşabilecekleri bu fırsatlar, yalnızca bireylerin değil, bir ülkenin geleceğini de aydınlatır.
Yapay zekânın eğitim alanındaki gelişimi son yıllarda oldukça hızlı bir şekilde ilerliyor. Bu gelişimler, eğitimdeki çeşitli süreçlerini daha verimli, kişiselleştirilmiş ve erişilebilir hâle getirmeyi amaçlıyor. Yapay zekânın eğitimdeki rolü, öğretim yöntemlerinden öğrenci başarılarına kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Peki, dil öğretiminde yapay zekâdan nasıl yararlanabiliriz?
Her öğrencinin öğrenme hızına, tarzına ve ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş eğitim programlarını yapay zekâ oluşturabilir. Bu, öğrencilerin güçlü yanlarını görmelerine ve desteklemelerine imkân tanırken eksik oldukları konularda ise daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyduklarının farkındalığını kazandırır. Kişiselleştirilmiş bir öğrenme, her öğrencinin bireysel ihtiyaçlarına uygun içerik ve geri bildirim sunarak daha etkili bir öğrenme deneyimi sağlar.
Yapay zekâ destekli dil uygulamaları, öğrencilerin öğrenmek istedikleri lisanda konuşma pratiği yapmalarını sağlar. Bu uygulamalar, doğru telaffuzları öğretmek ve öğrenci ile etkileşimde bulunmak için doğal dil işleme (NLP) teknolojilerini kullanır. Doğal dil işleme teknolojilerinin dil öğrenimindeki en etkili kullanım alanı etkileşimli sohbet uygulamalarıdır. Gerçek yaşamda karşılaşabileceğimiz bir diyalog ya da sorun durumunu kullanıp etkileşimli bir hâle getirerek öğrencinin hazır bulunuşluğuna katkı sağlayabilir. Ayrıca, öğrencinin öğrenmek istediği dildeki telaffuzu analiz edip geri dönüt sağlayarak düzeltmelerde bulunabilir. “Google Translate, Duolingo, Babbel ve Memrise” gibi uygulamalar, kullanıcıların konuşma ve dinleme becerilerini geliştirmekle beraber kendilerini güncel tutmak için de yapay zekâyı kullanır.
Yapay zekâ, sadece dil bilgisel ya da sözlü anlatım becerileri değil yazılı iletişimi geliştirici araçlar da sunabilir. Öğrenilmek istenen dilde yazılı bir ürün ortaya koyan öğrenciler, yapay zekâ tabanlı uygulamalarla yazılı metinlerini analiz edebilir. Bu uygulamalar, dil bilgisi hatalarını ve anlam bozukluklarını tespit ederek öğrencilere geri bildirimde bulunabilir. Aynı zamanda yapay zekâ, dil öğrenimini desteklemek için kullanıcılarına oldukça geniş bir içerik havuzu sunar. Bu durum yalnızca bilgiye değil kaynaklara hızlı erişimde yapay zekâyı vazgeçilmez kılabilir.
Sonuç olarak, günden güne daha da dijitalleşen dünyada yapay zekânın her türlü öğrenme programına katkıda bulunacağı hatta vazgeçilmez bir destekleyici unsur olabileceği yadsınmaz bir gerçektir. Ancak yapay zekânın öğrenme sürecine sunduğu tüm bu olumlu gelişmelerin yanı sıra dil öğreniminde insan etkileşiminin önemi de unutulmamalıdır.
Kaynakça
İşler, Buket, Eğitimde Yapay Zekâ Kullanımı ve Gelişimi, e-Journal of New Media, 2021.
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1106175
Canva. 2024. Canva Magic Design. [AI image generator]. https://www.canva.com/magic-design/
Yapay Zeka (YZ)’nın hayatın her alanında kendisini göstermesi ile birlikte, eğitimde kendisinden ne derece faydalanabileceği son senelerde çokça tartışılan konulardan biri olarak gündemde yer edinmeye başladı. Yapay Zeka’nın bir rehber olarak alındığında eğitimciler için çoğu alanda kolaylık sunduğu kaçınılmaz bir gerçek. Fakat, YZ bunların ötesinde eğitim standartlarını her öğrenci kitlesine uygun olarak değerlendirme ve geliştirme konusunda da birçok özelliği ile fayda sağlıyor.
Eğitimde fırsat eşitliği sağlanımı ve kapsayıcılık, şüphesiz ki öğretmenlerin ders planlarında elde etmeye çalıştığı hedeflerin arasında göz önünde tutması gereken konseptlerden. Her öğrenene hitap eden bir ders veya proje hazırlamak ise öğretmenlerin birçok farklı açıyı bir arada düşünmesini gerektirmekte. Peki, eğitimciler farklılaştırma ve kapsayıcılığa yönelik uygulamalarında Yapay Zeka’dan nasıl faydalanabilir?
“Chatbot” olarak kullanılabilen ChatGPT gibi Yapay Zeka platformları kendisine bir rol atandığında belleğini güncelleyerek girdiğiniz komuta bu perspektif ile yaklaşır (Coursera Editorial Team, 2024). Bu özellik sayesinde ChatGPT, Gemini, Copilot gibi çeşitli YZ platformlarına oluşturduğunuz ders veya proje planını atarak, spesifik bir öğrenen kitlesi gözünden inceletip, gelişime açık olan alanları tespit edebilirsiniz. Bu öğrenen grubu ders/proje planının hangi aşamasında, ne konuda zorlanabilir? Bu plandaki materyaller, hedef kitleniz için ne derece kapsayıcı? Bunları keşfetmek adına planınızı inceltmek istediğiniz ve tercih ettiğiniz Chatbot’a:
“Sen, __ (öğrenen yaş grubu) yaş grubunda _________ (öğrenme ihtiyacı) olan bir öğrencisin. Aşağıdaki ______ (öğrenme hedefi) öğrenme hedefi üzerine şekillenmiş _________ (ana konu) konusu hakkında olan ________(dersin adı) ders planında hangi alanlarda ek desteğe ihtiyacın olabilir?”
gibi bir girdi ile planınızı atabilir ve planı tekrar gözden geçirebilirsiniz. Yukarıda verilen komut bir öneri niteliğindedir, öğrenen kitleniz hakkında daha çok detay vererek komutu kişiselleştirebilir ve sizlere en iyi sonucu sağlayan komutu bulmak adına farklı cümle kalıpları deneyebilirsiniz.
“Seçim Tahtası (Choice Board)”, öğrenenlere bir öğrenme hedefine ulaşırken bu süreci kendi tercihleri ile şekillendirebilecekleri farklı opsiyonlar tanır (Çitil vd., 2024) . Planınızın çerçevesinde şekillendiği konu ve öğrenme hedeflerini “MagicSchool AI” gibi eğitim için özelleştirilmiş YZ platformlarına girebilir, ya da Chatbot platformları ile uygun bir komut girerek sizlere konu ile alakalı Seçim Tahtası oluşturmasını isteyebilirsiniz. Daha kapsayıcı adımlar için öğrenme topluluğunda yer alan farklı öğrenme ihtiyaçlarını girdiğiniz komutta belirtebilirsiniz. Seçtiğiniz YZ platformu, sizler ve öğrenme topluluğunuz için olası öğrenme çıktısı biçimlerini derleyerek sunacaktır. Bu sayede öğrenme hedefinize ve öğrenme topluluğunuza en uygun Seçim Tahtasını verilen opsiyonlar arasından seçerek özelleştirebilir ve planınızı farklılaştırabilirsiniz.
Oluşturduğunuz planda kaynak olarak kullandığınız materyaller, her öğrenen kitlesi tarafından anlaşılabilir ve erişilebilir mi? Bu sorunun cevabı eğer net bir “Evet!” değil ise, materyalinizi gözden geçirerek farklı öğrenme ihtiyaçlarına yönelik bir adaptasyona gitmek doğru olacaktır. Bu bağlamda Chatbot platformlarına materyalinizi inceletebilir, ve öğrenen kitlenizi detaylı bir biçimde anlatarak materyali uyarlamasını isteyen bir komut girebilirsiniz. Bunun yanı sıra, materyalinizi destekleyecek nitelikte ek kaynaklar üretmesini rica edebilir ve donanımlı bir plan ile hedeflediğiniz kapsayıcılığa ulaşabilirsiniz (Judijanto vd., 2022).
…
Özetlemek gerekirse gerçek kapsayıcılığa ulaşmak eğitimciler için birçok farklı perspektiften düşünmeyi, bu düşünme sonrası edinilen çıktılara yönelik planlamayı ve donanımlı bir hazırlık yapmayı gerektiriyor olabilir. Fakat, bu aşamaların hepsinde Yapay Zeka desteğinden faydalanmak mümkün. Yapay Zeka’nın sunduğu özelliklerden faydalanmak üzere yukarıda verilen ipuçlarını deneyin, sizler için işe yarayan adımlar ile kapsayıcılık konusunda izlediğiniz rotayı yeniden şekillendirin.
Coursera Editorial Team. (2024, April 5). How to write CHATGPT prompts: Your 2024 guide. https://www.coursera.org/articles/how-to-write-chatgpt-prompts
Çitil, Mahmut. Özkubat, Ufuk. & Akçayır, İrem. (2024). Ortaöğretim Kademesinde Kaynaştırma/Bütünleştirme Yoluyla Eğitim Uygulamaları Farklılaştırılmış Öğretim ve Müdahale Stratejileri Öğretmen Rehber Kitabı.
Judijanto, L., Aini, M. A., Asfahani, Sain, Z. H., & Vandika, A. Y. (2022). Utilization of AI for Socially Responsive Education as a Path to Inclusive Development. Journal of Artificial Intelligence and Development, 1(2), 69–78.