Ana içeriğe git

CENK TUTAR tarafından blog girdileri

Dünyadaki herkese

Dönüştüren edebiyat... Edebiyatın salt kurmaca metinler yaratmadığını, geleceğin dünyasını inşa ettiğini söyleyebiliriz. Biz okurlara hayal dünyasının kapılarını aralayan, çeşitli zorluklara çözüm getiren bir çıkış noktası vadettiği de temel özelliğidir kanımca. Edebiyat deyince de en başta hemen hepimizin aklına zevkle okuduğumuz dünya klasikleri geliyor. Herkesin klasiklerde özellikle bir favorisi vardır diye düşünüyorum. Mesela kimimiz için Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza”sı, kimimiz için Victor Hugo’nun “Sefiller”i, kimimiz için ise Ernest Hemingway’in “Yaşlı Adam ve Deniz”i ilk aklıma gelenler. Bunların her birimize adalet, mücadele, özgürlük ve sayamadığım birçok duygu ve düşünce kattığını, bugünün toplumunu inşa eden eserler olduğunu söyleyebilirim. Peki, 21. yüzyıla ulaştığımızda biz eğitimciler olarak sizce hangi klasik eser yazarını anmadan geçmemeliyiz? Bazılarımızın hemen aklına geldiği gibi bu önemli yazar, Jules Verne’dir. Jules Verne’in diğerlerinin arasından nasıl ayrıldığına gelince, kendisi belki de yaşadığı dönemdeki çocuklara en önemli yeteneği kazandırabilmiş: hayal etme yeteneği. Yazar, 1828'de Fransa’da doğmuş ve hayatını kaybettiği 1905 yılına kadar önce kendisi hayal ederek birçok eser ortaya koymuştur. H.G. Wells ile bilim kurgu türünün öncülerinden olan yazar; bilim kurgu ile teknoloji arasında âdeta bir köprü vazifesi görmüş, olmaz dediklerimizin olabileceğini bize göstermiştir. Jules Verne; Balonla Beş Hafta, Ay’a Yolculuk, Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, Dünya’nın Merkezine Seyahat gibi önemli eserleri kaleme almıştır. Tabii bu eserleri kaleme almakta sadece hayal gücünün değil, aynı zamanda döneminin bilim çalışmalarını takip etmesinin etkisi vardır. Örneğin Ay’a insanlı ilk yolculuk Apollo Projesi kapsamında 1969 yılında yapılmışken Jules Verne’in “Ay’a Yolculuk” eseri 1865'te yayımlanmıştır. Yazarın öngördüğü bundan başka birçok önemli icat olduğunu söyleyebiliriz. Gelin bazılarına yakından bakalım:

1.    1889’da bir makalesinde gazetelere alternatif olacak, sunucuların insanlara sunacağı haberler olacağını söylemiş ve bu 1920’lerde gerçekleşmiştir.

2.  “Yirminci Yüzyılda Paris” eserinde insanların yerini alacak dronelardan özellikle savaş gibi durumlarda bilgi alışverişinde faydalanılacağı yer almıştır.

3.  1889’da yazdığı başka bir makalede uzaktan görüntü aktarımı yapabilen algılayıcı aynalar olarak söz edilen bir sistemden bahsetmiştir ve şu anda günümüzde hayatımızın her alanında kullanılan bir teknoloji olarak yerini almıştır.

4.    “Bayrakla Yüzleşmek” adlı eserinde ise havada hareket hâlinde yön değiştirebilen günümüzün güdümlü füzelerinden bahsetmiştir.

Tüm bunlardan da görüyoruz ki çocukların dolayısıyla geleceğin yetişkinlerinin nasıl yetiştiği, neler okuduğu çok önemli bir yere sahiptir. Çocukların değer yargılarını ve yaratıcılıklarını etkileyen şeyin edebiyatın bu büyük ve dönüştürücü etkisi diyebiliriz. Tabii ne olursa olsun yine eğitim ve edebiyatla değer yargılarının yerleşmesi, insanlığın yararına olacak teknolojinin öne çıkması önemlidir.

Jules Verne

Konumuza daha yakın tarihten örneklerle devam edebiliriz. IBM tarafından geliştirilen, saniyede iki yüz milyon pozisyon deneyebilecek beceriye sahip “Deep Blue” adlı bilgisayar, 11 Mayıs 1997’de “Dünya Satranç Şampiyonu” Garry Kasparov’u yenmeyi başararak yapay zekânın neler yapabileceğine dair sanki bize göz kırpıyordu. Başka bir örnek ise Isaac Asimov’un 1940’ta yazmaya başladığı “Ben, Robot” eserinde insan gibi davranan robotları insanlara yardımcı olarak tasvir etmişti. Asimov 1992’de öldü fakat 2016’da Hong Kong merkezli Hanson Robotics’in geliştirdiği “Sophia” adlı yapay zekâya sahip robotu görseydi yazdığı romanı ve teknolojinin geldiği noktayla ilgili ne düşünürdü acaba? Gerçi Asimov’un “Bugünün bilim kurgusu, yarının bilimsel gerçeğidir.” sözü belki de onun şaşırmayacağını hepimize kanıtlar niteliktedir.

 

Günümüzde teknoloji hayatımızın her alanını derinden etkiliyor. Bazılarımız teknolojinin edebiyatın yerini alacağını düşünse de ben bunu bir dönüşüm olarak değerlendiriyorum. Teknoloji, edebiyatın kitlelere daha kolay ulaşmasını sağlıyor. Bunu nasıl mı yapıyor? Kitapların dijitalleşmesi ile e-kitap kavramı hayatımıza girdi, tabii bunu daha da ilginç kılan sesli kitapları da atlamamak lazım. Bireysel olarak insanların internet siteleri tasarlayabilmeleri; kendi edebî zevklerini, okuduklarını paylaşabilmeleri de önemli dijitalleşme faaliyetleridir. Yaratıcı yazma platformları, çevrim içi edebiyat dergileri de amatör yazarların eserlerini paylaşmasını ve geri bildirim almasını kolaylaştırıyor. Ancak teknolojinin bu erişilebilirliği beraberinde bazı sorunları da getiriyor. Özellikle dikkat dağıtıcı unsurların artmasıyla insanların kitaplara olan ilgisi azalabilir mi? Sosyal medya, video oyunları ve diğer dijital içerikler, geleneksel edebiyatın önüne geçebilir mi? Bu soruların cevabı belirsiz olsa da teknolojinin edebiyata olan etkisi sürekli tartışma konusu olmaya devam ediyor.


Edebiyat ile teknoloji arasındaki ilişki, böylesine karmaşık ve sürekli evrilen bir süreçken dönemin şartlarını kendi lehimize kullanmak, günümüzün öğrenci profiline uygun ders planları, sınıf iklimi oluşturmak önceliğimiz olmalıdır. Burada asıl mesele, branşım bazında gerekli noktalarda öğrenciyi sınıf içinde de aktif etmenin gerekliliğidir. Millî Eğitim Bakanlığının da bu sene dersimizi okuma, yazma, dinleme ve konuşma gibi becerilere ayırmasından anlaşıldığı üzere öğrenci; okuduğunu, dinlediğini anlamalı, kendini sözlü ve yazılı ifade edebilmelidir. Bu bakımdan dersler ünitelere göre gerek teknolojiyle desteklenmeli gerek kitaplara gerçekten dokunmalı, kütüphane kültürü oluşturulmalı gerekse öğrencinin aktif edildiği ders ortamları kurgulanmalıdır. Böylece sürdürülebilir öğrenme stratejileri ile yeni nesil öğrenenlerin özellik ve ihtiyaçlarına göre içerikler aracılığıyla dönüşen bireyler yetişmiş olacaktır. İleride teknolojinin edebiyatı ya da edebiyatın teknolojiyi nasıl şekillendireceğini tam olarak bilemeyiz fakat ilişkilerini Jules Verne’e kadar götürebildiğimiz somut ilişkisi mutlaka devam edecek ve bu iki alan arasındaki etkileşim, her ikisinin de gelişimine katkı sağlayacaktır.

 

  
loader image