Ana içeriğe git

TÜLAY ÖZGÜL ALGÜL tarafından blog girdileri

Dünyadaki herkese

 

Dünya Kadınlar Günü, kadınların sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi başarılarına odaklanan
bir gün olarak kutlanır. Spor dünyası da bu başarıların önemli bir parçasıdır ve son yıllarda
kadın sporcuların gücü ve başarısı, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde önemli bir rol
oynamıştır. Bu bağlamda, Paris Olimpiyatlarına yönelik artan kadın-erkek eşitliği çabaları,
toplumsal cinsiyet eşitliğinin ilerlemesine önemli bir vurgu yapmaktadır.
Kadınlar, spor dünyasında uzun bir süredir var olmalarına rağmen, erkek sporcularla
karşılaştırıldığında daha az fırsatlar ve kaynaklara erişim gibi pek çok zorlukla karşı karşıya
kaldılar. Ancak, son yıllarda bu durumlar değişmeye başladı ve kadın sporcuların gücü ve
yetenekleri giderek daha fazla tanınmaya başladı. Artık spor alanında kadınlar da önemli
başarılar elde edebiliyor ve bu başarılar toplumun genelinde büyük takdir görüyor. Hatta
küçük yaşlarda kızlarımıza rol model olarak geleceğin güçlü başarılı sporcuları olmak için
umut oldular.
Kadınların erkeklerle eşit konuma gelmesi eşit haklara sahip olması asırlar boyu sürmüştür.
İlk olimpiyatlara katılana kadar geçirdikleri serüveni biraz paylaşmak isterim. Tabii bu
mücadele kıran kırana da devam etmektedir. Türkiye’de de dünyada da hala bunun
mücadelesi verilmektedir. Bu mücadelenin görünür olduğu alanlardan biri de spor
dünyasıdır. 
Olimpiyatlar yapılırken oyunlar sadece özgür Yunan halkına ve erkeklere açıktı. Kadınlar için
biraz daha değişik ve cezayı öngören uygulamalar vardı. ‘’Yunanistan’ın Tasviri’’ adlı eserinde
Pausanias: ‘’Eğer bir kadın olimpiyatlara katılırsa yüksek bir dağdan atılmakla cezalandırılır.’’
diye yasaklardan bahseder. Sadece katılmaları değil kadınların izlemeleri, kişileri
desteklemeleri ve stadyumlara girmeleri de yasak.  Tarihte iki kadının bu yasağı deldiği
biliniyor. (Kadınlar engellemez ucunda ceza olsa bile ).

kwB4rxdWHDB-ApQnoAuQcRZ_1urWPl4kJN3EIKD-HkjDLhKogi1eT0UPPC1z2CSpG8p_zzTLHXuBMNSD3TEXeUR4hsMsejuCbHIgwDmpYK11ITp56pp6b-JgHl8-bbrawxoetxRPohBd3NCGavn3AQ

Kadınlar bu hakları elde edene kadar birçok yoldan geçiyor. Kadının spor tarihi mücadele
tarihidir diyorum ben. Öncü kadınların bunda çok önem taşıdığını söyleyebiliriz. En
önemlilerinden biri de 1896’daki ilk olimpiyatlarda öne çıkan Stamatia Revithi. Olimpiyatlara
başvuruyor ancak geç kaldığı düşüncesiyle olimpiyatlara kabul edilmiyor. O da ertesi gün aynı
maraton mesafesini tek başına koşuyor ve çıkış-varış zamanını gösteren belgeyi de
yöneticilere onaylatarak tarihte kendisine yer ediniyor. Ve ilk modern olimpiyatların ilk
protestosu da bu şekilde gerçekleşmiş oluyor. 1896’daki bu olimpiyatlara kadınlar davet
edilmeyince 1900 Paris olimpiyatlarında bazı ulusal olimpiyat komitelerinin baskısıyla davet
ediliyorlar. Ancak beş branş için kadınlara yarışma imkânı veriliyor. O dönemde olimpiyat
komitesinin kurucusu Baron Pierre de Coubertin’in, söylemlerinde kadınların spora
katılmaması gerektiği, kadınların rolünün erkeklerin galibiyetini takdir etmek olduğunu
sürekli vurguluyor. Kadınlar durur mu bir kez aklına taktıysa bu yolda ilerlemek için her şeyi
yaparlar .Bunun üzerine erkek kulüplerinden kabul görmeyen kadınlar birlik olarak İki kadın
kulübü kuruluyor ve Fransa Kadınlar Spor Federasyonu kuruyorlar.

Dw2vMSK_gjp0kJjIMr1AQryUY7WTfMTxDCE_Bbay8iMft2l3ReOFwCTqUDaCydi2lNpzqVcRzlhCBI1fN95Hfp3mQarmVOJl-WxE2u-3DqDyxXAsd8ibEIHxDSpS1u_jAygPF3mnvvGYjUJ9xRgfQw

Allice Millat ise Uluslararası Kadınlar Spor Federasyonu’nu kurarak olimpiyat oyunlarını
kadınlara özgü olarak düzenlemeye başlıyor. İlk oyunların bu kadar ses getirdiğini gören
uluslararası olimpiyat komitesi, bu oyunların olimpiyatların prestijine zarar vereceğini düşünerek olimpiyat kelimesinin kullanılmaması gerektiğini söylüyor. Ve Allice Millat ile
yapılan görüşmeler sonucunda atletizmin de kadın etkinlikleri kapsamında olimpiyatlarda yer
almasıyla organizasyonun adı değiştiriliyor.  1936’da kadın atletizmi oyunlarda kesinlikle yer alacağının sözü alınsa da 11 disiplinde olimpiyatlara girebilme serüveni ancak 28 yıl kadar sürüyor ve 1964 Tokyo olimpiyatlarına kadar bekleniyor ve sonunda kadınlar tüm branşlarda katılmış oluyor.
 -Ij0qXo_RlmN9Fjs7XgH6A2W6_Oo7O1e6EIlv_nnmRuV0e0x58cc4gaKGki8OpzBs_-ckeqsDV8NLz4JXUd4xL4o5E6pGiSSJoNH-4q7Og1TuRIZrkaCeHrlADWUPvHz7IbHTS-ziTyeosXCtd1hdQ

Gelelim günümüze Paris Olimpiyatları, kadın-erkek eşitliği konusunda önemli bir kilometre
taşı olabilir. Olimpiyatların köklü tarihinde, erkek sporcuların sayısı ve etkinlikleri genellikle
kadın sporcularınkine göre daha fazla olmuştur. Ancak, son yıllarda, Uluslararası Olimpiyat
Komitesi ve diğer kuruluşlar, kadın sporcuların daha fazla temsil edilmesi için çaba
göstermektedirler. Paris Olimpiyatları, bu çabaların somut bir sonucu olarak daha fazla kadın
sporcunun katılımına ve daha fazla kadın etkinliğine sahne olabilir.
Kadın sporcuların daha fazla temsil edilmesi, sadece spor dünyasında değil, aynı zamanda
toplumun genelinde de önemli bir etkiye sahip olabilir. Bu temsil, genç kızlara ve kadınlara
spor yapma ve liderlik rollerine yükselme konusunda ilham verebilir. Ayrıca, kadınların spor
dünyasında daha fazla yer alması, toplumun genelinde toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda
farkındalığı artırabilir ve kadınların potansiyellerini tam olarak kullanmalarına olanak tanır.
Bunun en önemli kanıtı sanırım Filenin Sultanları olsa gerek büyük başarıları ile kim bilir kaç
genç kızın rüyalarına milli takım sporcusu olma yolunda umut tohumlarını ektiler ve daha
azimle, hırsla yaptıkları sportif branşlara sarıldılar.


Ancak, Paris Olimpiyatlarına kadar olan süreçte kadın-erkek eşitliği konusunda daha fazla
adım atılması gerekiyor. Kadın sporcuların desteklenmesi, eğitim almaları ve kaynaklara
erişimlerinin artırılması, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde önemli bir adım olacaktır.
Ayrıca, spor organizasyonlarının ve federasyonlarının kadın sporculara eşit şartlar sağlaması
ve cinsiyet ayrımcılığına karşı sıfır tolerans politikaları benimsemesi de önemlidir.
Sonuç olarak, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadınların spor dünyasındaki gücünü ve
başarılarını kutlamak için bir fırsat sunmaktadır. Paris Olimpiyatları ise kadın-erkek eşitliği ve
toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki çabaları vurgulamak için bir platform sağlayabilir.
Kadın sporcuların gücü ve başarısı, toplumun genelinde daha adil ve eşitlikçi bir dünya için
önemli bir itici güç olmaya devam edecektir.

[ Değiştirildi: Perşembe, 21 Mart 2024, 8:50 AM ]
 

  
loader image