Skip to main content

Site blog

Anyone in the world

 “Bilim sadece formüllerden ibaret değildir; bağımsız düşünebilme cesareti de en az bilgi kadar önemlidir.”

 

Eğitimde temel hedeflerimizden biri, öğrencilerin araştırmaya yönelmelerini, bilimsel düşünceyi yaşamlarının bir parçası hâline getirmelerini sağlamaktır. Onları yalnızca bilgiyle donatmak değil; aynı zamanda bağımsız düşünebilen, sorgulayan ve çözüm üreten bireyler yetiştirmek isteriz.

 

Bu noktada iki kavram öne çıkar: zihnin bağımsızlığı ve bilimsel metotları kullanma. Bu iki kavramı çok iyi anlatan bir hikâyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Hikâye, eğitimci Alexander Calandra tarafından 1959 yılında Saturday Review dergisinde yayımlanmıştır ve yıllar içinde farklı dillerde, farklı versiyonlarıyla anlatılagelmiştir.

 

Barometre ve Gökdelen Hikâyesi

 

Bir üniversitede fizik sınavında öğrencilere şu soru sorulur:

 

“Bir binanın yüksekliğini barometre ile nasıl bulursunuz? Açıklayınız.”

 

Öğrencilerden biri kâğıdına şu yanıtı yazar:

 

“Barometrenin ucuna bir ip bağlar, binanın tepesinden aşağıya sarkıtırsınız. Barometre yere değdiğinde ipin boyu ile barometrenin uzunluğunu toplarsınız; bu da binanın yüksekliğini verir.”

 

Bu oldukça yaratıcı cevap hocayı kızdırır ve öğrenci dersten kalır. Ancak öğrenci itiraz eder. Bunun üzerine, durumun adil biçimde değerlendirilebilmesi için başka bir öğretim üyesi görevlendirilir.

 

Yeni öğretmen, cevabın aslında doğru olduğunu fakat fizik bilgisini ortaya koymadığını belirtir. Öğrenciden soruya sözlü cevap vermesini ister ve ona 6 dakika süre tanır.

 

İlk 5 dakika sessiz geçen sürenin ardından öğrenci şöyle der: “Birçok farklı cevabım var ama hangisini seçmem gerektiğine karar veremiyorum.”

 

Ve ardından alternatiflerini sıralar:

 

·       “Barometreyi tepeden aşağıya bırakarak yere düşene kadar geçen süreyi ölçerim.
h = ½ g t² formülünden yüksekliği hesaplarım.”

 

·       “Hava güneşliyse, barometrenin gölgesini ve boyunu ölçerim. Ardından binanın gölgesini ölçüp orantı kurarım.”

 

·       “Eğer yangın merdiveni varsa, barometreyi cetvel gibi kullanarak yükseklik boyunca ölçüm yapabilirim.”

 

·       “Klasik yöntem tercih edilirse, tepe ve zemin arasındaki basınç farkını ölçer, milibar cinsinden farkı metreye çeviririm (ki öğrenciden beklenen cevap budur)”.

 

·       “Ama biz her zaman zihnin bağımsızlığı ve bilimsel metotları kullanmaya teşvik edildiğimiz için, en iyi yol şüphesiz kapıdaki görevliye gidip barometreyi armağan ederek karşılığında binanın yüksekliğini söylemesini istemek olurdu.

 

Siz Olsaydınız Ne Yapardınız?

 

Öğrencinin bu yanıtlarını dinledikten sonra siz olsaydınız onu dersten bırakır mıydınız, yoksa bağımsız düşünme yeteneğini dikkate alarak başarılı mı sayardınız?

 

 

 

Yazının düzenlenmesinde yapay zeka uygulaması Chat GPT den faydalanılmıştır.

 

[ Modified: Friday, 3 October 2025, 11:54 AM ]
 
Anyone in the world

Handpan: Modern Dünyanın Büyüleyici Enstrumanı

Handpan, ilk olarak 2000 yılında İsviçre'de Felix Rohner ve Sabina Schärer tarafından geliştirilen, benzersiz bir müzik enstrumanıdır. Çelik bir yüzeye sahip olan bu el yapımı enstruman, hem vurmalı hem de melodik özellikler taşır. Handpan, sıcak ve derin tınılarıyla dinleyicilere meditatif bir deneyim sunarken, çalması kolay olduğu için her yaştan bireyin rahatça öğrenebileceği bir enstruman olarak öne çıkar. Kökeni nispeten yeni olsa da, dünya çapında hızla popülerleşen Handpan, özellikle sanat terapisi, meditasyon ve modern müzik prodüksiyonunda sıklıkla kullanılıyor. Caz ve doğaçlama müzik, elektronik müzik , klasik müzik, pop müzik , çocuk müzikleri ve dünya müzikleri olmak üzere handpanin büyüleyici sesi tüm müzik tarzlarıyla bütünleşebiliyor.

 

 

FMV Özel Erenköy Işık Ortaokulu’nda Bir İlk!

Türkiye’de ilk defa “Handpan” eğitimine öncülük eden okullardan biri olarak, FMV Özel Erenköy Işık Ortaokulu'nda bu eşsiz enstrumanı öğrencilerimizle buluşturmanın heyecanını yaşıyoruz! 2024-2025 Eğitim-Öğretim yılında değerli müzik öğretmenlerimizin mentörlüğünde 5 sevgili öğrencimizle handpan eğitimine başlayan okulumuz, Handpan’in sanatsal ve ruhsal derinliğini gelecek nesillere aktararak, öğrencilerimizin hem sanatsal gelişimini hem de duygusal zenginleşmesini hedefliyor.

Handpan’in büyüleyici tınılarıyla tanışan öğrencilerimiz, müzik yoluyla hem yaratıcılıklarını keşfetme hem de ritim ve melodiyi farklı enstrumanlarla harmanlayarak yeni bir perspektif geliştirme şansı yakalıyorlar. Öğrencilerimiz ilk handpan performanslarını “NEY” ve “Perküsyon” eşliğinde “Okul Konseri”lerinde sergilediler. Türkiye’de okullarda ilk defa Handpan eğitimini başlatan öncü bir kurum olarak, bu adımımızla sanat ve eğitimi yenilikçi bir boyuta taşımaktan gurur duyuyoruz.

Bu benzersiz enstruman, öğrencilerimizin hayal gücüne ilham verirken, okul kültürümüzün Atatürk’ün Işığında iyi insan yetiştirme yolunda sanata verdiği değeri bir kez daha gözler önüne seriyor.

 

FMV Işık Okulları, sanatta yeniliklerin adresi olmaya devam ediyor!

Alper GUZEL

FMV Özel Erenköy Işık İlkokulu-Ortaokulu

Müzik Öğretmeni / Müzik Bölüm Başkanı

 
HASAN TURAN
by HASAN TURAN - Thursday, 2 October 2025, 9:41 AM
Anyone in the world

Bugünün öğrencileri, teknolojiyle doğan ve büyüyen bir kuşağın temsilcileridir. Onlar için tablet, telefon, bilgisayar ya da internet sıradan bir araç değil, hayatlarının doğal bir parçasıdır. Bu nedenle eğitim de artık klasik yöntemlerle sınırlı kalamaz; öğrenme süreçlerinin dijitalleşmesi bir zorunluluk haline gelmiştir.

FMV Işık Okulları olarak bizler de bu dönüşümün bir parçası olmaktan öte, ona öncülük etmeyi amaçlıyoruz. BYOD (Bring Your Own Device) sistemi, IDP (Işıkta Dijital Pasaport) uygulaması ve dijital vatandaşlık eğitimleri, öğrencilerimizin teknolojiyle bilinçli, sorumlu ve üretken bir ilişki kurmalarını sağlıyor.

blobid0.png

Teknoloji, eğitimde yalnızca yeni araçlar sunmaz; aynı zamanda öğrenme biçimimizi kökten değiştirir. Artık öğrenciler, sadece öğretmenin anlattıklarıyla değil, kendi araştırmalarıyla da öğrenme süreçlerini zenginleştirebiliyor. Öğretmenler için bu durum, bilgiyi aktarmaktan çok öğrencilerin öğrenme yolculuklarına rehberlik etmek anlamına geliyor.

Derslerde kullanılan dijital araçlar, öğrencilerin merakını artırıyor, sınıf içinde daha fazla katılım sağlıyor ve öğrenmeyi günlük hayatla daha bağlantılı hale getiriyor. Bir öğrenci derste bir konuyu merak ettiğinde, anında cihazından araştırma yapabiliyor. Böylece öğrenme daha canlı, daha etkileşimli ve daha kişisel bir hal alıyor.

blobid1.png

FMV Işık Okulları’nda yıllardır başarıyla uygulanan BYOD sistemi, öğrencilerin kendi cihazlarını okul ortamında kullanmalarına imkân tanıyor. Ancak bu, yalnızca bir ayrıcalık değil, aynı zamanda bir sorumluluk. Öğrenciler cihazlarını okul kurallarına uygun şekilde kullanmak, bakımını yapmak ve gerektiğinde ders için hazır bulundurmak zorundalar.

Bu sistem sayesinde öğrenciler, derslerde çok daha aktif olabiliyor. Araştırmalarını hızlıca yapabiliyor, grup çalışmalarını çevrim içi ortamda sürdürebiliyor ve notlarını dijital olarak organize edebiliyorlar. En önemlisi de, teknolojiyi sadece eğlence için değil, öğrenmenin ayrılmaz bir parçası olarak görmeyi öğreniyorlar.

blobid2.png

IDP (Işıkta Dijital Pasaport), FMV Işık Okulları’nın öğrencilerine sunduğu özel bir uygulama. Bu program sayesinde öğrenciler, teknolojiye erişmeden önce gerekli bilgi ve becerileri kazanıyor. Güvenli internet kullanımı, ekran süresi dengesi, sosyal medyada saygılı iletişim, siber zorbalıktan korunma ve akademik dürüstlük gibi konular bu programın merkezinde yer alıyor.

IDP sınavında başarılı olan öğrenciler, “dijital pasaportlarını” alarak BYOD hakkı kazanıyor. Bu uygulama, öğrencilerin yalnızca teknolojiye erişimini değil, aynı zamanda onu bilinçli kullanma becerisini de ölçüyor. Böylece her öğrenci, kendi cihazını derslere getirirken sorumluluklarının da farkında oluyor.

blobid3.png

FMV Işık Okulları olarak yalnızca teknoloji kullanımına değil, aynı zamanda öğrencilerimizin dijital vatandaşlık kültürünü geliştirmeye de önem veriyoruz. Bu bağlamda uluslararası bir akreditasyon olan Common Sense School unvanına sahip olmamız, verdiğimiz eğitimin evrensel standartlarla örtüştüğünü gösteriyor.

Bu kapsamda öğrencilerimize şunu kazandırmayı hedefliyoruz:

  • Dijital dünyada etik ve saygılı bir iletişim kurmak,

  • Ekran süresini dengeli yönetmek,

  • Çevrim içi ortamda karşılaştıkları bilgiyi sorgulamak,

  • Paylaşımlarının bireysel ve toplumsal etkilerini fark etmek.

Bu beceriler, onları yalnızca bugünün öğrencileri olarak değil, aynı zamanda yarının bilinçli bireyleri olarak da hazırlıyor.

blobid4.png

“Dijital Nesil, Dijital Okul” anlayışı, FMV Işık Okulları’nın eğitim yaklaşımının temelini oluşturuyor. Teknolojiyi sadece bir araç olarak değil, öğrenmenin, paylaşmanın ve üretmenin bir yolu olarak görüyoruz.

BYOD ve IDP uygulamaları ile Common Sense School programları, öğrencilerimizin akademik gelişimlerinin yanı sıra kişisel sorumluluklarını da pekiştiriyor. Çünkü biz biliyoruz ki: 

“Teknoloji ancak iyi insanların elinde anlam kazanır.”

blobid5.png

[ Modified: Thursday, 2 October 2025, 10:40 AM ]
 
Anyone in the world

IOT-Nesnelerin İnterneti

Hiç düşündünüz mü?

Evinizdeki lamba size “Ben şu anda açık kaldım, kapatmayı unuttun!” diyebilseydi ya da okul bahçesindeki çiçekler “Toprağım susadı, biraz su isterim” diye haber gönderseydi…

Aslında bu hayal değil! 🎯

Bugün Nesnelerin İnterneti (Internet of Things – IoT) sayesinde eşyalar, sensörler ve makineler birbirleriyle konuşabiliyor. Üstelik bu iletişim yalnızca hayatı kolaylaştırmakla kalmıyor, dünyayı da daha akıllı ve sürdürülebilir hale getiriyor.

 

🧠 Nesnelerin İnterneti Nedir?

Basitçe anlatmak gerekirse:

👉 Çevremizdeki cihazlar internete bağlanarak veri toplar, bu verileri birbirleriyle paylaşır ve bazen insan müdahalesi olmadan kararlar alabilir.

💡 Örneğin:

  • Akıllı saatler kalp atış hızımızı ölçer ve bize sağlıkla ilgili uyarılar verir.

  • Evdeki akıllı termostat, havanın durumuna göre sıcaklığı ayarlayabilir.

  • Tarımdaki sensörler, toprağın nemini ölçüp otomatik sulama yapabilir.

  • Okullardaki hava kalitesi ölçer cihazlar, sınıf ortamını daha sağlıklı hale getirebilir.

 

🏫  Okulda ve Evde IoT Örnekleri

Bu teknoloji artık sadece büyük fabrikalarda ya da bilim kurgu filmlerinde değil; günlük yaşamımızda.

🎒 Okullarda hava kalitesi sensörleri sayesinde öğrenciler daha temiz havada ders yapıyor.

🌱 Akıllı bahçe sistemleri sayesinde bitkiler ihtiyaç duydukları kadar sulanıyor.

🛏️ Evdeki akıllı saatler çocukların uyku düzenini takip edebiliyor.

🚦 Şehirlerdeki akıllı trafik lambaları, yoğunluğa göre sürelerini ayarlayarak trafiği rahatlatıyor.

 

🌍 Neden Önemli?

  • Zaman ve enerji tasarrufu sağlar.

  • Çevreyi korumaya yardımcı olur.

  • Öğrencilerin teknolojiyle tüketici değil, üretici olarak tanışmasına fırsat verir.

  • Merak duygusunu artırır, yeni projelere kapı açar.

Gelecekte öğrencilerimiz, sadece teknolojiyi kullanan değil; bu sistemleri tasarlayan ve geliştiren bireyler olacaklar. Bugün attığımız küçük adımlar, yarının büyük yeniliklerine zemin hazırlar 🌱✨

 

🚀 Geleceğe Hazır Mısınız?

Nesnelerin İnterneti; evimizi, okulumuzu, şehirlerimizi ve dünyayı dönüştürüyor. Belki de bir gün sizin çocuğunuz, yeni bir akıllı cihaz tasarlayacak ya da çevreyi koruyan bir IoT projesi geliştirecek.

Bugün sorduğumuz küçük bir soru…

👉 “Eşyalar konuşsaydı ne olurdu?”

…yarının büyük keşiflerinin başlangıcı olabilir 💭🌟

[ Modified: Thursday, 2 October 2025, 10:39 AM ]
 
ÖZGE ÖZEL
by ÖZGE ÖZEL - Monday, 29 September 2025, 4:09 PM
Anyone in the world

Küresel Vatandaşlık ve Çocuk Hakları Bilinci

Çocukların sağlıklı, mutlu ve güvende bir dünyada büyümesi, en temel haklarıdır. Bu hakları korumak ve onlara daha iyi bir gelecek sunmak ise yetişkinlerin sorumluluğudur. Bu sorumluluğun en önemli parçalarından biri, çocukları yalnızca kendi toplumlarının değil, tüm dünyanın birer parçası oldukları bilinciyle, yani "küresel vatandaş" olarak yetiştirmektir.

Küresel vatandaş olmak, sadece kendi çevremizi değil, dünyadaki diğer insanları, çocukları, hayvanları ve doğayı da önemsemek demektir. Farklı kültürlerden gelen insanlarla dostluk kurmak, onlara saygı duymak ve evrensel sorunlara karşı duyarlı olmak bu vatandaşlığın bir parçasıdır.

Peki, nedir bu küresel vatandaşlık?

Kapsamlı bir yaklaşımla küresel vatandaşlık şöyle tanımlanabilir:

Sadece doğduğu, büyüdüğü ülkeye ait bağlarla yetinmeyen; evrensel insan haklarını tanıyan; tüm insanlık ailesinin ürettiği kültürleri kabul eden ve tanımaya çalışan; sosyal, ahlaki, siyasi ve çevre sorumluluklarının bilincinde olan; eylemlerinin sorumluluğunu alabilen; teknolojiyi etkin kullanan; yenilikçi ve girişimci bir yaklaşımla çözüm üretebilen; liderlik ve takım çalışması yapabilen; geleceği tasarlayan bireyler yetiştirmektir.

Bu tanım, iki temel etkileşim alanı üzerinde yükselir:

  • Uluslararası Etkileşim: Tüm dünya vatandaşlarının eşit olduğunu ve eşit haklara sahip olması gerektiğini düşünen bireyler yetiştirmeyi amaçlar.
  • Kültürlerarası Etkileşim: Irk, cinsiyet, dil, din ve sosyal statü gözetmeksizin yaşam tarzındaki farklılıkları bir zenginlik olarak gören; farklı kültürlere merak ve ilgi duyan, iletişime ve etkileşime açık, birbirinden öğrenen bireyler yetiştirmeyi amaçlar.

Bu vizyon, özellikle okul öncesi dönemden itibaren hayata geçirilmelidir. Okul öncesi dönem, çocukların dünyayı keşfetmeye başladıkları ve temel değer yargılarını geliştirdikleri çok kıymetli bir süreçtir. Bu dönemde verilen değerler eğitimi, onların yaşam boyu sürecek sosyal ve duygusal becerilerinin temelini oluşturur.

Küresel vatandaşlık, çocuklara farklılıkları tanıma, empati kurma, doğaya ve insana saygı duyma gibi çok boyutlu değerler kazandırır. Bu değerlerin erken yaşta benimsenmesi, çocukların:

  • Farklı kültürlere açık ve saygılı bireyler olarak yetişmesini,
  • Adalet, paylaşım, eşitlik ve barış gibi evrensel değerleri içselleştirmesini,
  • Kendi haklarının yanı sıra başkalarının haklarına da duyarlı olmalarını,
  • Çevreyi ve doğayı koruma bilinci geliştirmelerini sağlar.

Çocuklara küresel vatandaşlık bilincini kazandırmak, onlara “Ben sadece kendi evimin, sokağımın, ülkemin değil, dünyanın da bir parçasıyım.” duygusunu verir. Bu duygu; çok kültürlü hikayeler, oyunlar, farklı ülkelerin müziklerini dinlemek ve dünya çocuklarının yaşamları hakkında sohbet etmek gibi basit ama güçlü deneyimlerle pekiştirilir.

Çocuk haklarına saygıyı temel alan bir eğitimle, onları yalnızca geleceğin meslek sahipleri olarak değil, aynı zamanda küresel vatandaşlık bilinciyle yetişen, tüm dünyaya değer katan, adil ve barışçıl bir geleceğin mimarları olarak desteklemek en büyük sorumluluğumuzdur.

 
Anyone in the world

Eğitimde Yenilikçi Bakış Açısı ve Yapay Zekâ Kullanımı

 

Eğitim, sürekli gelişen ve değişen bir alandır. Toplumların bilimsel ve teknolojik ilerlemeleri, eğitim ortamlarını da doğrudan etkilemektedir. Bu bağlamda öğretmenlerin yenilikçi bakış açıları ve yapay zekâ farkındalıkları, özellikle 21. yüzyıl becerilerini destekleyen öğrenme ortamlarının oluşmasında kritik rol oynamaktadır. Yapılan araştırmalar, öğretmenlerin bireysel yenilikçilik düzeyleri arttıkça teknolojiye uyum sağlama ve yapay zekâ uygulamalarını kullanma eğilimlerinin de yükseldiğini göstermektedir (Gündüz, 2021; Yüregir, 2023).

 

Yenilikçi Bakış Açısının Önemi

 

Yenilikçilik, yeni fikirlerin uygulanması, değişimlere uyum sağlanması ve farklı bakış açılarıyla öğrenme ortamlarının zenginleştirilmesi olarak tanımlanır (Demirel ve Seçkin, 2008). Araştırmalar, yenilikçi öğretmenlerin öğrencilerin merakını canlı tuttuğunu, öğrenme süreçlerini çeşitlendirdiğini ve bireysel farklılıklara daha duyarlı olduklarını ortaya koymaktadır. Özellikle özel yetenekli öğrencilerin eğitiminde yenilikçi yaklaşım, onların potansiyellerini açığa çıkaracak en etkili yollardan biridir.

 

Tezimde elde edilen bulgular da bu görüşü desteklemektedir. Araştırmaya katılan 401 öğretmenden elde edilen veriler, bireysel yenilikçilik düzeyi yüksek olan öğretmenlerin yapay zekâ farkındalıklarının da yüksek olduğunu ortaya koymuştur (Yüregir, 2023). Başka bir ifadeyle, yenilikçi düşünceye sahip öğretmenler teknolojiyi daha kolay benimsemekte ve yapay zekâ uygulamalarını eğitim süreçlerinde daha verimli kullanabilmektedir.

 

Eğitimde Yapay Zekânın Rolü

 

Yapay zekâ (YZ), insana özgü düşünme, karar verme ve öğrenme süreçlerini taklit eden sistemlerdir (Nabiyev ve Erümit, 2020). Eğitim alanında yapay zekânın sunduğu katkılar giderek artmaktadır. Uyarlanabilir öğrenme sistemleri, öğrencilere kişiselleştirilmiş içerikler sunmakta; otomatik geribildirim mekanizmaları öğrencilerin eksiklerini hızlıca fark etmelerini sağlamaktadır (Beck, Stern & Haugsjaa, 1996).

 

Araştırmamda öğretmenlerin büyük çoğunluğunun yapay zekâyı bir tehdit değil, ders süreçlerini destekleyen bir araç olarak gördüğü ortaya çıkmıştır. Özellikle çevrim içi eğitim süreçlerinde yenilikçi özelliklere sahip öğretmenlerin dijital araçları daha hızlı benimsediği ve yapay zekâ uygulamalarını kullanmaya daha istekli oldukları bulgular arasında yer almaktadır (Nayci, 2021; Yüregir, 2023).

 

 

Öğretmenlerin Farkındalıkları

 

Tezimin sonuçlarına göre, öğretmenlerin yapay zekâ farkındalık düzeyleri ile bireysel yenilikçilikleri arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki vardır. Hatta bireysel yenilikçilik, öğretmenlerin yapay zekâ farkındalığını anlamlı düzeyde yordayan bir değişken olarak bulunmuştur. Bu sonuç, öğretmenlerin mesleki gelişimlerinde yenilikçi düşünmenin ne kadar kritik olduğunu göstermektedir.

 

Cinsiyet, yaş, kıdem yılı ve branş gibi değişkenlere göre farkındalık düzeylerinde anlamlı farklılıklar gözlemlenmiştir. Örneğin, genç öğretmenlerin teknolojiye daha hızlı uyum sağladıkları, kıdemi yüksek olan öğretmenlerin ise deneyimlerini yapay zekâ ile destekleyerek sınıf içi süreçlerde daha dengeli yaklaşımlar sergiledikleri belirlenmiştir (Yüregir, 2023).

 

Sonuç ve Değerlendirme

 

Eğitimde yapay zekâ ve yenilikçi bakış açısı bir arada düşünüldüğünde, öğretmenlerin rolü çok daha kritik hale gelmektedir. Öğretmenler teknolojiyi bilinçli ve pedagojik amaçlara uygun şekilde kullandıklarında, hem mesleki gelişimlerini desteklemekte hem de öğrencilerin öğrenme deneyimlerini daha verimli hâle getirmektedirler.

 

Sonuç olarak, geleceğin eğitim ortamlarında yapay zekâdan bağımsız bir süreç düşünmek mümkün görünmemektedir. Bu noktada öğretmenlerin yenilikçi bakış açısını geliştirmeleri, öğrenciler için daha anlamlı, kapsayıcı ve kişiselleştirilmiş öğrenme ortamlarının oluşturulmasına katkı sağlayacaktır.

 

Detaylı bulgular, istatistiksel veriler ve öğretmen görüşleri için yüksek lisans tezime göz atabilirsiniz.

 

https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key=S2eMu1TIwY_v4mYv58xAr3S8dWbpC3uBE9g9tKa0lPtFl5yhdPLOJgI8yfQXvWEL

 

 

 

 

 

Kaynakça

 

 

 

  • Beck, J., Stern, M., & Haugsjaa, E. (1996). Applications of AI in Education. Crossroads, 3(1), 11-15.

     

  • Demirel, Ö., & Seçkin, Ö. (2008). Eğitimde yenilikçilik ve yaratıcılık. Eğitim Bilimleri Dergisi, 18(2), 45-59.

     

  • Gündüz, Y. (2021). Öğretmenlerin bireysel yenilikçilik ve dijital yeterlilik düzeyleri. Eğitim Teknolojileri Araştırmaları, 6(2), 85-102.

     

  • Nabiyev, V., & Erümit, A. (2020). Yapay zekâya giriş. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

     

  • Nayci, N. (2021). Sınıf öğretmenlerinin bireysel yenilikçilikleri ve çevrim içi eğitim yeterlilikleri. Milli Eğitim Dergisi, 50(231), 142-160.

     

  • Yüregir, A. (2023). Özel Yetenekli Öğrencilere Eğitim Veren Öğretmenlerin Yapay Zekâ Farkındalıkları ve Yenilikçi Bakış Açıları Arasındaki İlişki. Yüksek Lisans Tezi, Bahçeşehir Üniversitesi.

     

[ Modified: Thursday, 2 October 2025, 10:41 AM ]
 
EFE UYGUR
by EFE UYGUR - Friday, 16 May 2025, 2:20 PM
Anyone in the world

Unplugged (Ekransız) Robotik Kodlama

Geçmişin izinden hareketle, bugüne hitap eden, geleceğe ışık olmaya çalışan, öğrencilere rehber olan 21. yüzyılın öğretmenleri için yeni gelişmeleri takip etmek, 21. yüzyıl becerilerine hakim olmak ve alan bilgilerini güncellemek son derece önemli bir hale gelmiştir. Eğitim öğretim alanındaki yeniliklerden birisi de “Unplugged (Ekransız) Robotik Kodlama” çalışmalarıdır.

 

              21. yüzyıl becerileri içerisinde problem çözme, eleştirel düşünme, yaratıcılık gibi nitelikler öne çıkmaktadır. Bu niteliklerin edinilmesine zemin hazırlayacak olan çalışmalar ise “Unplugged (Ekransız) Robotik Kodlama” etkinlikleridir. En net tanımıyla ekransız robotik kodlama, herhangi bir dijital cihaz kullanmadan problem çözmeyi, algoritmik düşünmeyi, kodlamayı öğreten bir yöntemdir. Algoritma, problemin çözümü için ya da belirlenen bir hedefe ulaşabilmek adına adım adım ilerleyen, belirli olan talimatlardır. Adım sırası ve uygulama süreci belli kuralları ifade eder. Algoritmik düşünme becerisi de bu süreci destekleyen problemin küçük adımlara bölünerek her adımda sistematik biçimde ilerlenebilmesini sağlayan bir niteliktir. Kodlama becerisi de bilgisayarlara veya robotlara adım adım ne yapılması gerektiğini anlatma sanatıdır. Bu beceri de öğrencilere problem çözme ve düşüncelerini düzenli biçimde ifade etme yetkinliklerini kazandırır. Özetle ekransız robotik kodlamaya ait tüm bu özellikler 21. yüzyıl becerilerini içererek ilkokul öğrencilerinin akademik gelişmelerine son derece pozitif katkılar sunmaktadır.

 

Çalışmaların içerikleri farklı biçimlerde kurgulanabilir. Hedefe ulaşabilme mantığını esas alan etkinliklerle, adım adım ilerlenen planlanan çalışmalar yürütülebilir. Çocuklar için basit robotik setler kullanılarak süreç oyunlaştırılabilir, günlük yaşamla kolaylıkla ilişkilendirilebilir.  Çeşitli kodlama oyunlarıyla adım adım talimat oluşturma, talimatları uygulama ve sonuçlarını gözlemleme fırsatı sunulabilir. İlkokul öğrencilerinin adım adım düşünmelerine imkan tanıyacak bulmacalar veya puzzle aktiviteleri tercih edilebilir. Ders sürecinin içerisine algoritma oluşturma, sayma, sıralama, eşleştirme, sınıflandırma gibi ilkokul seviyesi için çok önemli olan bu becerilere hitap eden etkinlikler entegre edilebilir. Bütün bu etkinlikler ilkokul öğrencilerinin sayma, sıralama, eşleştirme, büyüklük küçüklük, az ve çok, örüntü tanıma, basit sıralama yapma, ölçme, karşılaştırma, yer yön bilgisi gibi farklı birçok nitelikte gelişimini destekleyecektir. Çalışmalar hem akademik seviyeyi, ulaşılmak istenen çıktıların niteliğini hem de algoritmik düşünme becerisi ile problem çözme becerisini geliştirmeye fırsat sunacaktır.

Tags:
[ Modified: Friday, 16 May 2025, 2:33 PM ]
 
Anyone in the world

 

Hepimiz, zamanın akıp gidişini durduramayız; ancak bir parçasını yakalayıp geleceğe bırakabiliriz. Düşünün, yıllar sonrasından biri bu satırları okuyor. Belki bugünün seslerini, umutlarını ve hikayelerini merak ediyor. Bir dijital zaman kapsülü yaratmak, insanlığın hayalleriyle dolu bir hazineyi geleceğe ulaştırmak demektir. Ve şu soruyu sorar: Geleceğe ne anlatırdık?

Küçük Prens bir keresinde şöyle demişti: “Büyüklere her şeyi açıklamak gerekir zaten.” Bizim zamanımızın özü de bu olabilir: açıklama ihtiyacı ve paylaşma arzusu... Ancak bu kapsül sadece kelimelerden daha fazlasını saklamalı.

Bir çocuğun kahkahası, bir yağmur damlasının sesi, bir martının özgürce kanatlanışı… Richard Bach’ın söylediği gibi: “Özgürlük, kimsenin seni olduğundan başka biri olmaya zorlayamayacağını anlamaktır.” Belki de kapsülün içeriği bu duyguyu yakalamalı: Özgür bir dünyanın sesi... Peki bu, geleceğe bırakmak için yeterli mi?

Bir zaman kapsülüne en çok ne yakışır? Hayallerimiz! Paulo Coelho’nun Simyacı adlı eserinde dediği gibi: “Eğer bir şeyi gerçekten istersen, tüm evren onu gerçekleştirmek için iş birliği yapar.” Hayallerimizi kapsüle koymak demek, geleceğe bir mesaj bırakmak demektir:

“Biz bu hayalleri kurduk. Peki ya siz, onları gerçekleştirebildiniz mi?”

Bir fotoğraf, bir şarkı, bir kısa mektup... Bunlar yalnızca bir anı değil, bir duygudur. Bir şeyleri hissettirmek, bir anın izini taşımak gelecekle bir köprü kurmak demektir. Kapsüle koyduğunuz bir müzik parçası, geleceğin zihinlerinde şimdi bizde olan bu hisleri uyandırabilir.

Bu kapsüle sadece hikayeler ve hayaller koymak değil; aynı zamanda zorluklarımızı, sorularımızı ve umutlarımızı da ekleyebiliriz.

Benim mesajım geleceğe şu olurdu:

“Dünyamızı sevgiyle şekillendirin. Biz buradaydık, hatalarımız ve başarılarımızla… Umarım siz, bizim hayal ettiğimizden daha adil ve sevgi dolu bir dünya kurmuşsunuzdur.”

Peki ya sizin mesajınız ne olurdu? Geleceğe bırakmak istediğiniz izler nelerdir? Unutmayın, her hayal bir zaman kapsülüdür. Onu şimdiden doldurmaya başlayalım. Şimdi, hayal kurma zamanı...

 

Geçmişten İlham: Ünlü Zaman Kapsülleri

İçeriği doldurmadan önce, geçmişte yapılan zaman kapsüllerini incelemek ilham verici olabilir. İnsanlık tarihindeki bu kapsüller, hayallerimizi, anılarımızı ve kültürel değerlerimizi saklamayı amaçlamıştır. İşte bazı ünlü zaman kapsülü projeleri:

 

Ben Ne Koyardım?

Eğer bir zaman kapsülü hazırlayacak olsaydım:

  1. Günümüz insanlarının umutlarını ve korkularını anlatan mektuplar...

  2. Çocukların hayallerindeki geleceği çizen resimler...

  3. Bugünün teknoloji simgeleri: elektronik eşyalar, en çok izlenen filmler ve şarkı listeleri...

  4. Sanat eserlerinden örnekler...

Bunlara ek olarak, doğa ile ilgili öğeler eklerdim. Örneğin:

  • Okyanus suyu, bitki tohumları ve çeşitli toprak örnekleri. Doğa, insanlık için hem bir kaynak hem de bir sığınak olmuştur. Geleceğe doğayla ilgili parçalar bırakmak, hem bir hatırlatma hem de bir ilham kaynağı olabilir.

Doğanın kıymetini bilmek, onu korumak ve yeniden keşfetmek… Biz insanlık olarak bunu çok başarabildiğimizi düşünmüyorum. Ama belki sizler daha iyisini yapabilirsiniz.

“Doğaya dönüp onu yeniden kucaklayabildiniz mi?”

Son olarak şu soruları eklerdim:

  • “Bizim çözmeye çalıştığımız sorunları nasıl ele aldınız?”

  • “Teknolojiyi nasıl daha iyi bir dünya yaratmak için kullandınız?”

Sizin Zaman Kapsülünüzde Neler Olurdu?
Eğer siz bir zaman kapsülü hazırlayacak olsaydınız, içine ne koyardınız?

Her zaman hayallerimizi ve umutlarımızı paylaşarak bir iz bırakabiliriz. Haydi, bir zaman kapsülü hayal etmeye başlayalım.

 

 
Anyone in the world

Öğrenme süreci, bireyin bilgi ve becerilerini geliştirmesiyle şekillenen dinamik bir yolculuktur. Ancak bu yolculuğa nasıl yaklaştığımız, başarımızı ve motivasyonumuzu belirleyen en önemli unsurlardan biridir. Zihniyet, bireyin yetenekleri ve zekâsı hakkındaki temel inançlarını ifade eder. Carol Dweck’in (2006) zihniyet kuramına göre, insanlar genellikle iki farklı düşünce yapısına sahiptir: sabit düşünce yapısı ve gelişim odaklı düşünce yapısı. 

Öğrencilerimizin öğrenmeye, başarıya ve başarısızlığa nasıl yaklaştıklarını hiç düşündünüz mü? 

Bir öğrencinin "Ben zaten matematikte kötüyüm, asla düzeltemem" dediğini duymak, onun sabit düşünce yapısına sahip olduğunu gösterirken; "Bunu şu an yapamıyorum ama çalışarak geliştirebilirim" ifadesi, gelişim odaklı bir zihniyetin işaretidir. Eğitimciler olarak, öğrencilerimizin potansiyellerini ortaya çıkarmalarında büyük bir rol oynuyoruz. Onların öğrenme süreçlerine ve karşılaştıkları zorluklara bakış açılarını nasıl şekillendirdiğimiz, akademik başarıları ve kişisel gelişimleri üzerinde derin etkiler yaratabilir.

Dweck’e (2006) göre sabit düşünce yapısına sahip bireyler, zekânın ve yeteneklerin doğuştan geldiğine ve değiştirilemeyeceğine inanır. Bu düşünce yapısındaki öğrenciler, hata yapmaktan çekinir ve zorlayıcı durumlarla karşılaştıklarında genellikle geri adım atarlar. Onlar için başarısızlık, yetersizliğin bir kanıtıdır. Öte yandan, gelişim odaklı düşünce yapısına sahip öğrenciler zekânın ve becerilerin çaba, strateji ve geri bildirimle geliştirilebileceğine inanır. Karşılaştıkları zorlukları birer öğrenme fırsatı olarak görürler ve başarısızlığı kalıcı bir durum olarak değil, gelişimin doğal bir parçası olarak değerlendirirler (Yeager & Dweck, 2012).

Eğitimciler olarak, sınıflarımızda gelişim odaklı düşünce yapısını nasıl teşvik edebiliriz? Öncelikle, öğrencilerin yalnızca sonuçlarına değil, gösterdikleri çabaya ve uyguladıkları stratejilere odaklanmalıyız. Mueller ve Dweck’in (1998) araştırmaları, öğrencilere zekâları için övgüde bulunmanın onları sabit düşünce yapısına yönlendirebileceğini, ancak süreç ve çaba odaklı geri bildirimlerin gelişim odaklı bir yaklaşımı desteklediğini ortaya koymaktadır. Örneğin, "Ne kadar zekisin!" gibi bir övgü, öğrencinin doğal yeteneğinin sabit olduğu mesajını verebilirken; "Bu sorunu çözmek için harika bir strateji geliştirdin!" gibi bir geri bildirim, öğrencinin çabasına ve problem çözme sürecine vurgu yaparak gelişim odaklı düşünce yapısını destekleyebilir.

Ayrıca, öğrencilerin hata yapmaktan korkmamalarını sağlamak için öğrenme ortamlarımızı güvenli ve destekleyici hale getirmeliyiz. Beynin öğrenme sırasında nasıl geliştiğini açıklayan etkinlikler düzenlemek, öğrencilerin yeteneklerinin değiştirilemez olmadığını anlamalarına yardımcı olabilir (Boaler, 2016). Örneğin, "Beyin kas gibidir, ne kadar çok çalıştırırsan o kadar güçlenir" gibi açıklamalar, öğrencilerin öğrenmeye dair bakış açılarını değiştirebilir. Bu tür mesajlarla öğrencilerin hata yapmaktan çekinmemelerini ve başarısızlıkları öğrenme sürecinin doğal bir parçası olarak görmelerini sağlayabiliriz.

Bunun yanı sıra, öğrencilere "Henüz başaramadım" diyebilme alışkanlığını kazandırmak, öğrenmenin uzun vadeli bir süreç olduğunu vurgulamak açısından önemli bir adımdır. "Başarısız oldum" yerine "Henüz başaramadım" diyebilmek, öğrencinin kendine duyduğu güveni ve motivasyonunu artırabilir. Bu noktada, biz öğretmenlerin öğrencilere model olması da büyük önem taşır. Kendi öğrenme süreçlerimizde yaşadığımız zorlukları ve bunları nasıl aştığımızı paylaşarak, öğrencilerimize gelişim odaklı düşünce yapısının bir alışkanlık haline getirilebileceğini gösterebiliriz.

Eğitim, sadece bilgi aktarmak değil, aynı zamanda öğrencilerimize öğrenmeye ve gelişime açık bir bakış açısı kazandırmaktır. Gelişim odaklı bir sınıf kültürü oluşturduğumuzda, öğrencilerimizin yalnızca akademik başarılarını değil, aynı zamanda özgüvenlerini, problem çözme becerilerini ve hayat boyu sürecek öğrenme meraklarını da desteklemiş oluruz. Unutulmamalıyız ki, öğrencilerimizin öğrenmeye ve başarıya dair zihniyetlerini şekillendiren en büyük faktörlerden biri biz eğitimcileriz. Onlara, çabanın ve azmin başarıyı nasıl şekillendirdiğini göstermek, öğrencilerimizin gelecekteki başarıları için en anlamlı yatırımlardan biri olabilir.

 

Kaynakça

  • Boaler, J. (2016). Mathematical mindsets: Unleashing students' potential through creative math, inspiring messages and innovative teaching. Jossey-Bass.

  • Dweck, C. S. (2006). Mindset: The new psychology of success. Random House.

  • Mueller, C. M., & Dweck, C. S. (1998). Praise for intelligence can undermine children's motivation and performance. Journal of Personality and Social Psychology, 75(1), 33–52. https://doi.org/10.1037/0022-3514.75.1.33

  • Yeager, D. S., & Dweck, C. S. (2012). Mindsets that promote resilience: When students believe that personal characteristics can be developed. Educational Psychologist, 47(4), 302–314. https://doi.org/10.1080/00461520.2012.722805

 
Anyone in the world

 

Burçak Günday Tuna  Bilişim Teknolojileri Öğretmeni

Burçak Günday Tuna

Bilişim Teknolojileri Öğretmeni

 

Yapay zekâ karışık işleri insanoğlundan daha iyi ve anlamlı yapma, birden ve birbirinden farklı probleme dikkat kesilerek sorunların çözümüne ilişkin, öğrenme, mantıksal akıl yürütme gibi beceri ve kapasiteye sahip bir beyin gibi çalışan ve çalışmalarda süreklilik sağlayabilen bir bilim dalı olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda yapay zekanın; durumu bir uzman olarak ele alıp performans üretme, olası problem çözümleri içerisinden çözüme en yakın tahmini yapma, insan ile doğal dil iletişimini sağlayabilme, şekilleri, yüzleri, özellikleri vb. otomatik olarak tanıma yeteneklerine sahip olduğu ifade edilmektedir (Singh, Mishra ve Sagar, 2013, s.1).Yapay zeka günümüzde oldukça gelişmiş ve neredeyse her alanda kullanılmaktadır. Özellikle üreten yapay zeka eğitim alanında  hem öğretmenlerin hem de öğrencilerin gündeminde olmuş ve yapılan çalışmalarda sıklıkla destek alınan bir bilim dalı haline gelmeye başlamıştır.

Bu doğrultuda öğrencilerin de gelişen teknoloji ile yapay zeka ile farkındalıklarının sağlanması ve gelişerek değişen sistemi takip edebilmeleri, üreten nesiller olabilmeleri için öğretmenlerinin bakış açılarının ve ders işleyişlerinin bu doğrultuda olabilmesi büyük önem arz etmektedir.

Ortaokul öğretmenlerinin  eğitimde yapay zeka kullanımına yönelik farkındalık ve gereksinimlerini saptayarak nelere ihtiyaçları olduğunu, ne gibi zorluklar yaşanacağını, kullananlar ve sınıfında uygulayan öğretmenlerin geri bildirimlerinin neler olduğunu sorgulamasından yola çıkarak 7.sınıf öğrencim ile küçük bir araştırma yaptık. Bu araştırma sonucunda neler yapılabilir, nasıl gelişme gösterilebilinir, aksaklıklara nasıl çözümler bulunabilir bunu tespit etmek istedik. Süreci daha iyi duruma getirebilmek ve diğer öğretmenlerin Yapay zeka ile ilgili genel tutum ve çalışmalarını inceleyerek eğitim alanında yapay zeka ile ilgili  öğretmenlerin görüşlerine ışık tutabilmek adına yaptığımız bir çalışmayı sizlerle de paylaşmak istedim.Yapılan araştırmaların ışığında; 

      Ortaokul öğretmenleri yapay zeka teknolojisi hakkında ne kadar bilgi sahibidir?

      Öğretmenler, yapay zekayı eğitim süreçlerine nasıl entegre etmek istemektedir?

      Öğretmenler, yapay zeka kullanımında hangi zorluklarla karşılaşmaktadır?

      Yapay zekayı sınıflarında uygulayan öğretmenler, bu deneyimleri hakkında neler söylemektedir?

      Yapay zeka kullanımının eğitimde daha yaygınlaşması için neler yapılabilir? gibi sorulara yanıt aradık.

Hem devlet okulundan hemde özel okuldan oluşmak üzere toplam 30 öğretmen ile görüşme yaptık. Sosyal Bilgiler, Matematik, Fen Bilgisi, Görsel Sanatlar, Müzik, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık, Bilişim Teknolojileri, Beden Eğitimi, Sınıf Öğretmenliği, İngilizce, Türkçe gibi birçok farklı branştan öğretmenlerin cevapları ile sorularımıza yanıtlar aradık.Yapay zeka hakkında öğretmenler, işleri kolaylaştıran, insan benzeri davranışları sergileme davranışı gösteren, hayatı kolaylaştıran, chat gpt, canva, gemini, madlen gibi yapay zeka araçlarını kullanarak sorunlarını çözmeye çalıştıklarını dile getirmişlerdir. Verilen cevaplar arasında 3 öğretmenimiz konu ile bilgisinin olmadığını ya da az olduğunu dile getirmiştir.

Yapılan görüşmeler sonucunda 6 öğretmenimiz yapay zeka aracını kullanmıyorken diğer öğretmenlerimiz genellikle Chat Gpt, Suno, Canva, Gemini, Madlen, Veed gibi araçların isimlerini vererek kullandıklarını dile getirmiştir. Genel olarak cevaplar incelendiğinde öğretmenler, soru sormak, plan yazmak, kendi branşları ile ilgili çalışmalar yapmak, yönerge hazırlamak ve akademik çalışmalar için kullandığını söylemiştir. 

Yapılan görüşmeler sonucunda 13 öğretmen derslerinde yapay zeka araçlarını kullanmadığını dile getirmiştir. Kalan 17 öğretmen; derslerinde sunum hazırlama, şarkı sözü yazma, farklılaştırılmış çalışmalar yapma, yeni ürünler tasarlama, ders planları oluşturma, etkinlik tasarlama için yapay zeka araçlarını kullandıklarını belirtmişlerdir.

Yapay zekanın öğrenci başarısına etkisi üzerine sorular yönetildiğinde;

“Her öğrencinin ihtiyaçları farklıdır,yapay zeka bu özellikleri göz önünde bulundurur. Ayrıca yapay zeka veriyi tutar,analizini yapar ve ilerlemenin izlenmesiyle öğrenciye yardımcı olur.” Yapılan görüşmeler sonucunda öğretmenler doğru kullanıldığı takdirde araştırma yapmada , bilgiye ulaşmada, yol gösterici olmasında, bireysel öğrenme sürecine katkı sağladığı düşüncesindedir.Ancak cevapların bir kısmıda öğrencileri tembelleştirdiği, yaratıcılıklarına sınır koyduğu, hazır içeriğe hızla eriştiği için araştırma becerilerini zayıflattığı, araştırmalar sonunda sorgulama yapılmadığı gibi düşünceler ve geri bildirimlerde yer almaktadır.

Yapay zeka araçlarını kullanan öğretmenler yapay zekanın sınırlılık ve zorluklarını dile getirirken; yanlış bilgilerin yer aldığı, uygulamaların limitli olması ve pro olması, istenilen ile verilen yanıtın aynı olmaması, çözümlerin doğru olmaması ve yönlendirme gerektirmesi gibi zorluklarla karşılaştıklarını dile getirmişlerdir.  Çözüm olarak öğretmenler prompt yazımı konusunda gelişme gösterdikçe, doğru teknikleri kullanarak yapay zekanın anlayacağı dilde konuştuklarında daha net sonuçlar elde ettiklerini ve bir çok araç olduğunu birinde yanlışlık ve eksiklik varsa diğerinde bunu giderebileceklerini dile getirmişlerdir. Ayrıca araştırmaya katılım sağlayan öğretmenler derslerde yapay zeka uygulamalarının kullanılabilmesi için eğitimlerin olması gerektiği düşüncesinde, öğretmen eğitimleri, okul yönetiminin konu ile ilgili teşvik etmesi ve motivasyon sağlaması, gereken materyallerin öğretmenlere sağlanması ile öğretmenlerde derslerinde kullanmak istediğini belirtmektedir.

Yapılan araştırmaya bakıldığında öğretmenlerin eğitimde yapay zeka kullanımına yönelik farkındalıklarının olduğunu, bilgi sahibi olduklarını, birçoğunun kullandığını, eğitimde entegrasyonu için çalışmalar yapıldığını görmekteyiz. Kullanmayan öğretmenler ise gelişen yapay zeka araçlarının farkında, bu araçlar ile neler yapabileceklerini ve nasıl kullanacaklarını tam olarak bilmediği için kullanmayı tercih etmemektedir.

KAYNAKLAR

1)     Aytekin, N., Aşık, F., Yıldız, A., Kılınç, S., Adalı, R., & Kurnaz, K. (2023). Yapay zekânın eğitime etkileri. International Journal of Social and Humanities Sciences Research, 10(98), 2100-2107. https://doi.org/10.5281/zenodo.8307107

2)    Can, E. (2023). Yapay zeka sistemlerinin siber suçlarla mücadeledeki rolü: Bilişim ve uluslararası hukuk incelemesi. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 27(3), 345-382. https://doi.org/10.34246/ahbvuhfd.1306712

3)    Coşkun, F., & Gülleroğlu, H. D. (2021). Yapay zekanın tarih içindeki gelişimi ve eğitimde kullanılması. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 54(3), 947-966.  https://doi.org/10.30964/auebfd.916220

4)    Güzey, C., Çakır, O., Athar, M. H., Yurdaöz, E., & Saad, S. (2023). Eğitimde yapay zeka konusunda yapılmış çalışmaların içerik analizi, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Dergisi, 5(1), 66-77. https://doi.org/10.53694/bited.1060730

5)    İşler, B., & Kılıç, M. (2021). Eğitimde yapay zekâ kullanımı ve gelişimi. Yeni Medya Elektronik Dergisi, 5(1), 1-11. Karaca, B. ve Telli, G. (2019). Yapay zekanın çeşitli süreçlerdeki rolü ve tahminleme fonksiyonu. G. Telli (Ed.), Yapay zeka ve gelecek içinde (ss. 172-185). İstanbul: Doğu Kitapevi.

6)    McCarthy, J. (2007). From here to human-level AI. Artificial Intelligence, 171(18),1174-1182.  https://doi.org/10.1016/j.artint.2007.10.009 

7)    Singh G/Mishra A/Sagar D, “An Overview of Artificial Intelligence”, SBIT Journal of Sciences and Technology, 2(1), 2020, s. 1-4.

8)    Sevil, Ş., & Saralar-Aras, İ. (2024). Eğitimde kullanılan yapay zekâ araçları: Öğretmen el kitabı. Mustafa Canlı (Genel Yay. Yön.), Sümeyye Hatice Eral (Ed.). Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü.

 

BURÇAK GÜNDAY TUNA

BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ ÖĞRETMENİ

 

[ Modified: Friday, 9 May 2025, 1:48 PM ]
 

  
loader image