Skip to main content

Site blog

Anyone in the world

Bağlanma bireylerin bebeklik döneminde bakım verenleriyle kurdukları duygusal bağ olarak tanımlanmaktadır. İnsanlar arasındaki kalıcı psikolojik bağ olan bağlanmanın temelleri daha bebek doğmadan anne karnındayken annenin bebeğin hareketlerine tepki vermesi, sevgiyi yansıtan kelimeler, sesler, dokunuşlarla etkileşime girmesiyle atılır. Çocuk bir başkasının gözündeki yansımasını görerek kim olduğunu oluşturmaya başlar. Anne veya bakım veren bir ayna işlevi görerek çocuğa var olduğunu yaşatır, hissettirir. Çocuklar dünyanın güvenli bir yer olduğunu ve sevildiklerini bakım verenlerinden öğrenirler. Anne-baba yani bakım verenler çocuğunun ihtiyaçlarına cevap vererek ve çocuk için ulaşılabilir olarak onların güvenlik duygusunu geliştirmelerine önemli katkıları olmaktadır. Sağlıklı bir bağlanma ilişkisinde çocuğun bakım verenlerle kurduğu ilişki de bakım verenin ne kadar duyarlı, ulaşılabilir, çocukla uyumlu, ihtiyacını karşılayan, tutarlı bir bakım veren olması kıymetlidir çünkü bu bağ yaşam boyu devam eden bir etkiye sahiptir…

 

Bağlanmada Ebeveynlerin Önemi

 

Çocuklarla kurulan ilişkide ebeveyn güvenli bir üs olabilmesi çocuğun stres, kaygı yaşadığında tekrar dönebileceği, onu yatıştıracak, sakinleştirecek bir ebeveynin olması, ebeveyn güvenli üs olabilirken aynı zamanda çocuğun keşfetmesi için dünyayı görebilmesi, yaşayabilmesi, deneyimleyebilmesi içinde onu cesaretlendiriyor olması gerekir. Bu dengeyi iyi kurabilen ebeveynlere sahip olan çocukların yaşam ilerleyişinde çok daha uyumlu, olumlu olduğu görülmektedir. Erken dönemdeki bağlanma ilişkisi ne kadar olumluysa çocuğun ruhsal, sosyal, duygusal gelişimi, yaşamdaki her türlü başarısı çok daha olumlu gelişip devam etmekte ve yetişkinlik dönemindeki ilişkilerini de etkilemektedir.

 

Anne-bebek etkileşimleri gözlenerek bağlanma üzerine yapılan araştırmalarda çocukların üç belirgin bağlanma şekli geliştirdiği belirtilmektedir.

 

Güvenli Bağlanma; güven, terk edilmeye karşı uyarlanabilir bir tepki ve kişinin sevgiye layık olduğu inancı ile karakterize edilmektedir. Güvenli bağlanan bir çocuk annesi, bakım vereni bulunduğu ortamdan gittiğinde üzülür ancak yeniden bir araya geldiğinde anneyi aktif olarak arar, karşılamaya isteklidir, onunla yakınlığını sürdürür, anneyle etkileşime girmeye ilgi gösterir ve mutlu olur. Anne ortama tekrar geldiğinde çocuk kolayca güvende hisseder, sakinleşir, oynamaya devam eder.

 

Kaygılı Bağlanma; kişinin yakınlık arzusuna başkalarının karşılık vermeyeceği endişesiyle karakterizedir. Ebeveynin çocuğun ihtiyaçlarına yönelik tutarlı bir şekilde duyarlı bir bakımın sağlanmadığı, zayıf ebeveyn varlığının bir sonucu olarak bu çocuklar ihtiyaç duyduklarında yanlarında olacak birincil bakım verenlerine güvenemezler. Kaygılı bağlanan bir çocuk annesi, bakım vereni bulunduğu ortamdan gittiğinde ise aşırı üzülür, anne döndüğünde mutlu olsa da sinirli ve zıt tepkiler verir. Sakinleşmesi zaman alır. Anneyi öfkeyle itebilir, kucağından inmek ister, ağlar. Bir durumla karşılaştığında anneyle etkileşime girmeye direnç göstermiştir.

 

Kaçıngan Bağlanma; Kaçıngan bağlanan bir çocuk annesi, bakım vereni bulunduğu ortamdan gittiğinde hiçbir şey olmamış gibi davranır, yüzünü çevirme, göz temasından kaçınma vb etkileşimden kaçınma eğilimindedir. Anne döndüğünde ilgilenmez, görmezden gelir, oynamaya devam eder. Çocukların yakın olma girişimlerini görmeyen, görmezden gelen ebeveynlerin çocuklarında bu bağlanma stiliyle karşılaşılmaktadır. Aslında bu çocuklar o anda ne sakin ne de kendini kontrol edebilen noktadadır. Yapılan araştırmalarda stres seviyelerinin arttığı gözlemlenmiştir, yani aslında çocuğun içinde fırtınalar kopuyordur. Bu ilgilenmiyor görüntüsü yaşadıkları duyguları, hassasiyeti bastırarak başa çıkma hali olarak görülmektedir.

 

**Sağlıklı bağlanmayı mümkün kılan en önemli etken tutarlılık, tekrar ve samimi, nazik, empati duyan sabırlı bir bakım verenin olmasıdır.

 

Sosyal yaşamda, okul ortamında farklı bağlanma şekillerine sahip olan çocuklara bakıldığında “Güvenli Bağlanan Çocuklar; ayrılıkların, kalıcı bir şey olmadığını içselleştirmiş, ayrılıkları tolere edebilen çocuklardır. , Öğretmen ve arkadaşlarıyla beraber okuldayken de kendilerini güvende hissederler. Güvenli bağlanan çocuklar olumsuz bir durumda ona yaklaşan öğretmenine, arkadaşına karşı onlardan gelecek teselliyi, yardımı kabul eder, kapsanmaya, zorlandığı bir durumda bunu anlatmaya, yardım istemeye yatkındırlar. Güvensiz Bağlanan Çocuklar; okulun içerisinde öğretmenleriyle, akranlarıyla daha olumlu olacak duygusal deneyimler arayışındadır. Bazen bağımsız hareket ederler, rutinlere, kurallara, grubun gidişatına uyum sağlamakta zorlanabilirler bazen de rutinlere karşı da aşırı bağımlı bir hal de alabilirler. Duygusal desteğe ihtiyaç duyduklarında, kendilerini regüle edemediklerinde kendilerini kapatabilirler. Dışarıdan yardım almak, sakinleştirilme, akranlarının, öğretmenlerinin olumlu yaklaşımlarına kaçıngan yanıt verirler.

 

Çocuğun kendine, diğer kişilere ve dünyaya dair algısını nasıl şekillendirebiliriz? Çocuk doğduğu andan itibaren anne-babasından dokunuşlarla, bakışlarla sevgi ve sefkat görmüş, ihtiyaçları karşılanmış, duyusal ve motor becerilerini özgürce edindiği bir alanla karşılaşmış olduğunda çocukta “Temel Güvenlik Hissi” geliştirir. (Ben çevrem içerisinde bir güce sahibim) Büyüme devam ederken istekleri, ihtiyaçları, duyguları, seçimleri ebeveynleri tarafından önemsenen, dinlenen çocukta ‘Kendi Kimliğine Duyduğu Güven’ güçlenir. (Ne istediğimi biliyorum) Çocuk bazı şeyleri kendi başına yapmak, deneyimlemek ister ve ‘Becerilerine Olan Güveni’ artar. (Ne yapabileceğimi biliyorum) Evinin çevresinde, okulda yaşıtlarıyla tanışır, vakit geçirir, arkadaş edinir ve ‘Sosyalleşmeye ve İlişkiye Yönelik Güveni’ gelişir. Bunların gerçekleşmesiyle de “Hayata ve Geleceğine Sağlam Bir Güvenle Bakar ve ilerlemeye devam etmek ister. İşte bu nedenlerle çocukların gelişimlerine katkı sağlamak için onların kararlarına, sağlıklı, mantıklı olan itirazlara evet diyebilmeli, haklı itirazlarına alan açmalı, ve zaman zaman kabul etmeliyiz.

 

Özellikle dış dünyaya, sosyal yaşama, okul yaşamına karışmaya başladıkları dönemler çocuk için çok önemlidir. Her çocuk kendi aile süreçlerinden gelen deneyimleriyle bu alanlara gelir. Okul ortamını düşündüğümüzde okul içinde yeni olumlu deneyimler, etkileşimler kurarak çocuk kendi benlik algısıyla ilgili ‘ben seviliyorum, özelim, yetkinim, yeterliyim’ gibi olumlu bir benlik algısının inşaasını geliştirmeye devam eder. Geliştirilmesi gereken duygusal ihtiyaç ve deneyimlerle okula gelen çocuk için ise okulda öğretmenleriyle, arkadaşlarıyla kuracağı yeni olumlu deneyimler, etkileşimler çocuğun kendine, diğer kişilere ve dış dünyaya dair algısının şekillenmesine imkan tanır. Tüm bu deneyimlerle çocukların zihninde yeni yollar açılmaktadır. Ne kadar olumlu deneyim, etkileşim olursa gelişimde o derece de olumlu olmaktadır. Çocuklarımızla olan bağa, tutum ve davranışlarımıza yönelik fark ettiklerimiz ve bunlara dönük yapılan davranışsal, ilişkisel değişimler o bağa ve çocuğun bağlanma modeline etki edebileceğini söyleyebiliriz.

 

Dışardan ya da içerden gelen uyaranlarla ilgili çocuğun anlam verilmemiş deneyimlerine annenin kapsayıcılığını ve dönüştürücülüğünü sunması çocuk için bu bilinmeyen deneyime anlam vermesine imkan tanırken benzer durumlarla baş etmesini de kolaylaştıracaktır. Örneğin; kuma basmak istemeyen çocuğu anne yavaş yavaş ve kendi sakinliğini ona sunarak duruma alıştırması, kabus gören çocuğu kapsayarak bunun bir kabus olduğunu, kendisini rahatsız ettiğini ancak şuan beraber yan yana olduklarını ve geçtiğini belirterek çocuğun anlam verilmemiş deneyimleri arasında bağ kurmasını sağlaması, benzer deneyimlerde ruhsal olarak daha sakinlikle baş edebilir olmasına imkan tanıyacaktır. Çocuğun ihtiyacını anlayabilen olgun ebeveynler olarak çocukların ihtiyaçlarına, tepkilerine cevap vermek, yardımcı olmak için kendi duygusal ve düşünen beyin kısımlarından yararlanarak çocuğu sakinleştirir, onun da daha az gelişmiş olan bu kısımlarının gelişmesine katkı sağlamış olunmaktadır.

 

Kriz Anlarında Beyin Gelişimi Nasıl ve Bizler Çocuklara Nasıl Yardım Edebiliriz?

 

Kriz anında beynin birbiriyle olan teması kopar, entegrasyonunu kaybeder. Bir alarm çalıyordur; güvende değilim, tehlikedeyim, iyi şeyler olmuyor gibi olumsuz düşünceler zihinden geçiyordur. O anlarda çocuklar için yapmamız gereken beyni daha rahat, sakin, güvende olduğu ana, alana geçişini desteklemektir. Bunu yaparken ebeveynin önce kendisinin sakin olması sonrasında çocuğun duygusunu kabul ederek çocuğu sakinleştirmesi empatik bir yaklaşımla, bağ kurmaya odaklanması gerekir. Böyle durumlarda ebeveynlerin işbirliği de süreci kolaylaştırmaktadır. Bir ebeveyn çocuğu sakinleştirmeye çalışırken yani aktifken, diğer ebeveyn uyumla hareket ederek daha pasif kalabilir. Çocuğunuzla bir anlaşmazlık yaşadığınızda kendi duygunuzun farkında olabilmek, öfkeyle tepki vermeden önce durmayı öğrenebilmek, çocuğunuzun bakış açısına katılmıyor olsanız bile onu dikkatle dinleyebilmek iyi bir rol model olmanızı sağlarken aynı zamanda ebeveyn–çocuk ilişkisini korumaya da yardımcı olur. Bununla birlikte zorlayıcı duygu ve durumlarda neyin yanlış olduğuna odaklanmaktan çok neye ihtiyaç duyulduğuna odaklanarak;

 

Neye ihtiyaç duyuyorum?

 

Şu An ne yapmam gerekiyor?

 

Ne tür bir destek bana yardımcı olabilir? şekilde düşünmek ve sormak ebeveyn olarak sizlere de yardımcı olacaktır.

 

Tüm bu yöntemler ve bakış açılarıyla birlikte çocuğun rahatlayabilmesi, sakinleşmesi için onun “stressörlerle başa çıkabilme kapasitesi” de çok önemlidir. Çocuklar yetiştiği çevrede yaşamları boyunca bir takım yaşantısal stresörlerle karşı karşıya gelmektedirler. Çocukların erken dönemden itibaren gelişim dönemlerine uygun olacak belirli stresörlerle karşı karşıya kalması, bu karşılaşmalarda ebeveynlerinin / ailenin nasıl davrandığı, nasıl model olduğu, ne tür yönergeler verdiği bunlarla baş edebilmesi, bu ve benzer durumlara yönelik kontrol algılarının gelişmesine etki etmektedir. Kendi yaşamları üzerinde kontrol algısı geliştiren çocuklarda bu durum onların psikolojik iyi oluşlarına da katkı sağlandığı belirtilmektedir. Örneğin; aniden bir ses gelmesiyle küçük çocuğun yaşadığı korku anında veya bilgi, becerileri, arkadaş ilişkilerini geliştirirken yaşadığı bir zorlukta ebeveynler güvenli üs olup verdikleri mesajla, destekle çocuğu rahatlatır ve keşfetmeye devam etmesini sağlar. Yaşam sürecinde birçok kez deneyimlenen bu etkileşimlerle çocuklarla kurulan bu duygusal bağla çocuklar ilgilenildiğini, güvenden olduğunu anlarlar. Ancak bu güven ve duygusal bağı hisseden yaşayan çocuklar keşfeder, öğrenir, eğlenir ve oyun içerisinde olabilmektedir.

 

Sağlıklı çocuk-ebeveyn ilişkilerine dair yapılan araştırmalarda ebeveynlerin çocuklarını destekleyerek çevreyi-dünyayı keşfetmelerine imkan tanıdıklarını ve bunu çocuklarıyla bir arada olarak gerçekleştirdiklerini belirtmektedir. Bu birliktelik sadece fiziksel olarak yan yana olmak değil yetişkinin birlikte geçirilen vakte, oynanan oyuna odaklanması, bundan keyif alması ve bunu çocuğa hissettirmesi çocuğun yeni şeyleri denemesine yardımcı olmakta, kendine güvenerek yaşamı için adım atma isteğini arttırmaktadır.

 

“Destek alabileceğiniz birilerine sahipseniz kendinizi yeni şeyler deneyecek kadar güvende hissedebilirsiniz.”

 

Hangi yaşta olurlarsa olsunlar anlaşıldığını ve kabul gördüğünü hisseden çocuk gelişime kendini açar. Çocuğun sahip olduğu ilişki ve o ilişkide hissettikleri gelecekteki ilişkilerinin nasıl olması gerektiğine dair model oluşturur. Sağlıklı bir ilişkide olmanın kendini değerli, kabul görmüş olmak ve o ilişkideki kişilerle olmaktan keyif almak anlamına geldiğini fark eden çocuk yetişkinlikte de bu özellikleri içinde barındıran sağlıklı ilişkiler kurmanın önemini bilerek ilerler…

 

                                                                                                                         Klinik Psikolog Fatma Merve Yıldız

 

 

 

Kaynakça

 

Atalay, Z., (2021) Mindfulness: Bilinçli Farkındalık Farkındalıkla Anda Kalabilme Sanatı, (9. Baskı), İnkılap, İstanbul

 

Levine, A.; Heller, R., (2017), Bağlanma, (6. Baskı), Aganta Kitap, İstanbul

 

Norris, V.; Rodwell, H., (2017), Ebeveynler için Theraplay: Bağlanma Temelli Oyun Terapisinin Günlük Hayatta Kullanımı, (1. Baskı), Gün Yayıncılık, İstanbul

 

Parman, T., (Ed.) (2011), Psikanaliz Yazıları: Donald W. Winnicott, 1. Basım, Bağlam Yayıncılık, İstanbul

 

Seçkin, Ş.; Hasanoğlu, A., (2016), Çocukta Rezilyans Esneklik ve Toparlanabilme Becerisi, (5. Baskı), Remzi Kitabevi, İstanbul

 

Thierry, B., (2023), Çocuklarda Bağlanma Zorlukları için Basit Rehber: Nedir ve Nasıl Yardım Edebiliriz?, (1. Baskı), Sola Unitas, İstanbul

 

[ Modified: Friday, 29 December 2023, 9:38 AM ]
 
İpek Turan Akça
by İpek Turan Akça - Friday, 29 December 2023, 8:53 AM
Anyone in the world

IŞIKTA DİJİTAL PASAPORT SÜRECİ

 

Işık Okulları olarak Teknolojiyi hem öğretmenlerimiz ile hemde öğrencilerimiz ile aktif olarak kullanıyoruz. Okulumuzun projelerinden biri olan Işıkta Dijital Pasaport (IDP) derslerimizde müfredatlarımızda aktif olarak kullanılmaktadır.

Nedir IDP?

Öğrencilerimiz dönem başlarında common sense standartlarına uygun olarak hazırlanan IDP sınavına online olarak katılım sağlarlar. Sınavdan belirlenen geçme notunu alan öğrencilerimiz kendilerine sunulan öğrenci taahhütnamesini imzalar. Öğrencilerimiz kendi sorumluluklarını tamamladıktan sonra velilerimizden veli taahhütnamelerini toplarız.

Tüm işlemlerini başarıyla tamamlayan öğrencilerimiz sticker almaya hak kazanırlar ve Sticker alan öğrencilerimiz okula getirmek istedikleri cihazlarına ( Tablet ya da bilgisayar) etiketlerini yapıştırırlar.

Süreç Nasıl İlerler?

Etiketlerini kazanan öğrenciler cihazları ile derslerine gelirler. Öğretmenler mutlaka öğrencilerin stickerlarını kontrol eder çünkü sticker alamayan öğrenciler cihazlarını okula getiremeyeceklerdir.

Cihazlarını getiren öğrenciler ve sınıfta cihazı olmayan öğrenciler için öğretmenler Hibrit ders planları hazırlarlar. Cihazı olan öğrenciler için dijital içerikler cihazı olmayan öğrenciler için dijital olmayan ya da ortak Akıllı tahtalar üzerinden hazırlanan içeriklerle derslerini devam ettirirler.

Bu proje ile öğrencilerimiz Dijital dünyanın temellerini oluşturan dijital vatandaşlık politikamız paralelinde iyi bir dijital vatandaşın sorumluluklarını da farkına varır.

İyi bir dijital vatandaş nasıl olunur?

·        Güçlü şifreler kullanın, düzenli olarak değiştirin.

·        Sadece güvenli ve şifreli bağlantıları kullanın.

·        Bilgisayarınızı ve diğer cihazlarınızı güncel tutun.

·        Kişisel bilgilerinizi koruyun: Özel bilgilerinizi sadece güvendiğiniz platformlarda ve kişilerle paylaşın.

·        Bilinçli bir şekilde paylaşım yapın ve gizlilik ayarlarınızı kontrol edin.

·        Saygılı iletişim: Çevrimiçi ortamlarda diğer kullanıcılara saygılı ve nazik bir dil kullanın.

·        İnternet üzerinde paylaştığınız içeriklerde telif haklarına dikkat edin.

·        İzin almadan başkalarının çalışmalarını kullanmaktan kaçının.

·        Haberleri ve bilgileri doğrulamak için güvenilir kaynakları kullanın.

·        Sahte haberlere karşı dikkatli olun.

Yukardaki özelliklerimize dikkat etmek teknolojiyi iyi ve doğru bir şekilde kullanmak hayatımızı her zaman kolaylaştırır.

Öğrencilerimize cihaz sorumluluğunu anlatacak sarı ve kırmızı etiketler kullanırız. Ders içerisinde yada cihaz kullanım zamanlarında yaptıkları ilk olumsuz davranışlarında sarı kart ikinci olumsuz davranışlarında kırmızı kart alırlar. Kırmızı kart alan öğrencilerin vizeleri iptal edilir ve etiketleri alınır. Vizesi olmayan öğrenciler derslere cihazsız olarak devam ederler.

Vize sınavlarımız 1 dönem ve 2. Dönem olmak üzere yılda iki kere yapılır. İlk vizeyi geçemeyen öğrenciler 2. Vize döneminde tekrar deneyebilirler.

 

IDP projesi için öğretmen yorumları:

Öğretmen : The IDP lessons for year 5 have been extremely helpful to the students in a sense of having the familiarity on how to use and maneuver through the digital platforms, NightZookeeper and MyOn. Additionally, the lessons provide a fruitful and engaging experience to our students for having an interactive interaction during the lessons..

 

Öğretmen : IDP derslerini faydalı buluyorum. Her hafta yapmaya çalışıyorum. Öğrencilerin interaktif bir şekilde görsel ve bilişsel olarak beslenmeleri öğretmen ve öğrenciler için de keyifli. Planlamalar daha efektif olabilir, İngilizce için kahoot ya da wordwall gibi uygulamaların dışında. Grup proje çalışmaları onları ders içinde getirdikleri device lardan araştırmaya yönlendiriyorum. Sınıflardaki öğrenciler pasif öğrenmeden aktif öğrenmeye geliştirilmiş IDP dersleriyle step by step adım atıyor.

 

Öğretmen : Bu senenin en keyif aldığım projesi şimdilik. Öğretmenlerle sık sık IDP akademik için toplantılar yaptık beraber planlar hazırladık. Yapay zekayı dahil etmeye çalıştık. Öğrenciler farklı materyaller ile öğrenmelerini daha kalıcı hala getirdi.

 

IDP projesi için öğrenci yorumları :

Öğrenci :

Bence IDP programı çok güzel. 5.sınıftan beri uygulanan bu programın çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Böylelikle derslerimiz hem keyifli hem de daha verimli geçiyor. Aynı zamanda dijital vatandaşlığın getirdiği sorumlulukları düşünerek hareket etmemizi sağlıyor. Projeyi yürüten  öğretmenlerimize ve okulumuza çok teşekkür ediyorum.Derslerde çağımıza uygun içerikler ile konuyu derinlemesine işlemek kalıcılığı ve aktif kalmamızı sağlıyor.

 

Öğrenci :

Öncelikle bu okula yeni geldiğim için sürekli bahsedilen IDP programını çok merak ediyordum. Sonunda sınav zamanı geldiği zaman sınavı büyük bir dikkatle yaptım. IDP etiketini kazandığımda çok mutlu oldum. IDP programının çok yararlı bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Tüm arkadaşlarımla beraber derslerimizde yaptığımız ve yapacağımız uygulamalar için heyecanlıyım.

 

      

 

 wXIWCQhP4bDaiL4nqBnq7zjmltEzksXVLGlUVZdEDYjBJCs5GI0dhePMbiqsRs8DlmVqlb9cnHlYM-dVFYsa3WiPLiqH59bCmluZy9ffbqK-8eMFqt04XexM8kZX2Qc1q-myt0s9FsL8b7VLBwjBKFY  xYu6DNVOxIIYYCg4JCU1sA_FwOc4w28E4bWx3pHSCzk2luHjXN0WVSMRkyyMxpNkiwvFCnpPqJJD4GqXLJlGOMB-VJHWPjzFEWPUfPNvJKuzSP18Ykx4_VOSY_52Jcs0euG9b5C4VhvxUWwFwHydrk8   9TitVGrEJYkDgyvNbcEcYt52SMS4suwp7iDfjTjEXvfhD98Lp1RXIasI7R2aF13JqzgmNidHYORWfz2TkMSQ6NNHKquIP5yOJ0vmIisX9HysWtXLF7q6uiZHs9HokjCmbwnHM4nS3kmr4LZmqNFzolE

 

[ Modified: Friday, 29 December 2023, 8:55 AM ]
 
Özlem Şen
by Özlem Şen - Thursday, 28 December 2023, 4:07 PM
Anyone in the world

Ben Anlamam Yapay Zekâdan!

 

Yapay zekâ hızlı bir şekilde tüm alanlara yayılmışken, en temel anlamda ne olduğunu, nerelerde ve nasıl kullanıldığını tam olarak öğrenme vakti geldi. Birazdan hem bu konuda bilgilenip hem de kullanım ihtiyacı duyduğunuz alanlarda örnek sitelere ulaşabileceğiniz bir yazı ile karşınızdayım.

 

Yapay Zekâ nedir?

 

Basitçe ifade etmek gerekirse, yapay zekâ insan zekâsını taklit ederek verilen görevleri yerine getiren, topladığı bilgileri analiz ederek kendini geliştirebilen bir sistemdir. En önemli özelliği; insan zihnini taklit ettiğinden dolayı öğretilebilir ve genişletilebilir olmasıdır.

 

Peki, ben bunu nasıl kullanabilirim?

 

Yapay zekâyı hem gündelik hayatınızda, hem de eğitim alanında kullanabilirsiniz. Mesela bir spor programına ya da bir parti fikrine veya elinizde olan malzemelerle bir yemek tarifine ihtiyacınız var. Tam da bunlar için yapay zekâdan yardım alabilir, ona istediğiniz ve istemediğiniz şeyleri söyleyebilir ve tüm bu fikirleri özelleştirmesini talep edebilirsiniz.

 

Aynı zamanda ders verdiğiniz bir sınıf için istediğiniz komutları yazarak etkinlikler, çalışma kâğıdı fikirleri, kazanımlar, dil bilgisi konuları ile dolu bir ders planı örneği hazırlatıp, yine istediğiniz ve istemediğiniz ya da eklenmesini düşündüğünüz konuları söyleyerek ders planınızı özelleştirmesini talep edebilirsiniz.

 

Ama bu hep yazı...

 

Verdiğim ilk örnek yazı temelli bir yapay zekanın kullanımını içeriyor fakat yapay zekâ bundan ibaret değil. Farklı yapay zekâ sistemlerini kullanarak bir görsel tasarlayabilir, metinlerinizi seslendirebilir, podcast kaydedebilir, bu podcastleri kolayca düzenleyebilir ve sunum oluşturabilirsiniz. Yapay zekânın kullanım alanı bunlarla da bitmeyip devam ediyor. Toplantılarınızda sesinizin daha net duyulması için, kendinize özel bir site oluşturmak için, logo tasarlamak için, internette okuduğunuz makalelerin ya da yazıların önemli bölümlerini işaretlemek için, gördüğünüz metinleri başka dillere çevirmek için, telif hakkı olmadan müzik yaratmak için ya da üretkenliğinizi desteklemek için bile kullanabilirsiniz.

 

Tüm bu fikirler müthiş ama nasıl...

 

Tam da bu noktada ihtiyacınız olan şeyin adı “komut” ya da “prompt”. Doğru komut girerek ihtiyacınız olan her şeye ulaşmanız çok kolay. Komut yazmak için önce kendi içinizde fikirlerinizi düzenlemelisiniz. Mesela bir tarife ihtiyacınız var. Bu tarif için yazı temelli bir yapay zekâ sistemine komut yazabilirsiniz. Bu komut iki faklı şekilde olabilir. “Patlıcan, domates, soğan, kıyma. Sadece bunları kullanarak bir yemek tarifi oluştur.” bu komutla istediğiniz tarife ulaşabilirsiniz fakat oyunu biraz daha iyi oynayabilmek için şu şekilde komut da girebilirsiniz “Sen dünyaca ünlü bir aşçısın ve senin restoranına bir yemek eleştirmeni gelecek. Şanssızlık o ki elinde sadece patlıcan, domates, soğan ve kıyma var. Sadece bu malzemeleri kullanarak yemek eleştirmeninin çok hoşuna gidecek bir yemek tarifi yaratman gerekli. Bu tarifi senin öğrencin olan benle de paylaşıp, tüm püf noktalarını vermelisin. Çünkü senden sonra aynı yemeği benim de yapmam gerekli. Restoranımızın adının daha iyi duyulmasını benim yeteneklerim de sağlayacaktır.” Yapay zekâ paylaşımcı ve öğrenen bir sistem olduğundan dolayı ona ne kadar detay ve rol verirseniz o kadar iyi çalışacaktır.

 

Tamam anladım. Hangisini ne için kullanacağım?

 

Örneklere gelecek olursak, yazıda bahsettiğim tüm sistemler için QR kodları ve site linklerini ufak açıklamalarla yazıyorum. Aklınızda tutmanız ve asla unutmamanız gereken en önemli şey, yapay zekâ ile ne kadar çok vakit geçirir, ona ne kadar çok done sağlarsanız sizin isteklerinize o kadar yakın olur. Amiyane tabir ile ne kadar kurcalarsanız o kadar çok şey bulursunuz.

 

Gelsin Linkler

 

image.png  image%20%2816%29.pnghttps://chat.openai.com/

 

İki farklı versiyonu bulunan chatGPT’nin 3.5 versiyonunu ücretsiz kullanabilirsiniz. Komut girerek, girdiğiniz komuta uygun yazılı belgeye ulaşmanız sadece saniyelerinizi alacak.
Ücretli olan 4.0 versiyonu hayal gücü kullanımı ve üretkenlik açısından çok daha başarılı fakat ücretsiz haliyle çok da büyük bir farkı yok!

 

Artısı: Çok kısa bir sürede okuma parçalarından ders planına, şarkı sözlerinden etkinlik fikirlerine ulaşabilirsiniz.

 

image%20%281%29.pngimage%20%2817%29.png https://discord.com/invite/midjourney

 

Komut girerek, girdiğiniz komuta uygun bir görsele ulaşmanız sadece saniyelerinizi alacak. Midjourney çoğunlukla ücretli bir sistem olmakla birlikte, zaman zaman ücretsiz versiyonu da kullanıcılara sağlanıyor. Bunu kullanmak için Discord uygulamasını da bilmeniz gerekli.

 

Eksisi: İstediğiniz görsele ulaşmak için komutta oynama yapmanız ya da istekleriniz doğrultusunda yapay zekaya bir süre komutlar üzerinden öğretme gerçekleştirmeniz gerekebilir.

 

image%20%282%29.pngimage%20%2818%29.png https://www.bing.com/images/create

 

Komut girerek, girdiğiniz komuta uygun bir görsele ulaşmanız sadece saniyelerinizi alacak. Tasarım tarzı da çok sevimli.

 

Artısı: Tamamen ücretsiz!

 

image%20%283%29.pngimage%20%2819%29.png https://www.naturalreaders.com/online/

 

Metinlerinizi seslendirmek için kullanabileceğiniz bir yapay zeka harikası. Bir bölümü ücretli fakat ücretsiz hali de tamamen yeterli!

 

Eksisi: Ücretli versiyonunda daha fazla ve gerçekçi ses bulunuyor aynı zamanda seslendirilen metni indirmeye de izin veriyor.

 

image%20%284%29.png image%20%2820%29.pnghttps://podcastle.ai/

 

Yapay zeka temelli bir podcast kaydetme, düzeltisi yapma ve paylaşma sistemi. Belli bir bölümü ücretli fakat ücretsiz hali de yeterli.

 

image%20%285%29.pngimage%20%2821%29.pnghttps://cleanvoice.ai/

 

Yapay zeka temelli bir podcast kaydetme, düzeltisi yapma ve paylaşma sistemi.

 

Eksisi: Sadece 30 dakikası ücretsiz.

 

image%20%286%29.pngimage%20%2822%29.pnghttps://www.beautiful.ai/

 

Birkaç komutla bir sunu oluşturmaya ne dersiniz? Bu link tam da bu işe yarıyor.

 

Eksisi: Aylık bir ücretlendirme ile üyelik sistemi var.

 

image%20%287%29.pngimage%20%2823%29.pnghttps://gamma.app/?lng=en

 

Yine bir sunu oluşturma uygulaması olan gamma, beautiful’un aksine ücretsiz!

 

 

 

image%20%288%29.pngimage%20%2824%29.pnghttps://krisp.ai/

 

Çevrimiçi toplantılar ve çağrılar için tam zamanlı bir yapay zeka destekli asistan. Size gürültü engellemede, transkrip hazırlamada ve notlar almada destek olarak verimliliğinizi ve odağınızı en yüksek seviyede yaşamanızı sağlar.

 

image%20%289%29.pngimage%20%2825%29.png https://10web.io/

 

Kendi internet sitenizi oluşturmanızda size kolaylık sağlayabilecek bir yapay zekâ aracı!

 

Eksisi: Maalesef kendisi ücretli.

 

image%20%2810%29.pngimage%20%2826%29.pnghttps://brandmark.io/

 

Kendi freelance şirketiniz ya da kendiniz için kullanmak üzere özgün bir logo yaratabileceğiniz bir yapay zeka aracı.

 

Eksisi: Logoları indirmek için belirli bir ücret istiyor.

 

image%20%2811%29.pngimage%20%2827%29.png https://glasp.co/

 

İnternet üzerinde gördüğünüz her metinde, sizin için önemli olan bölümleri işaretlemenizi sağlayan ve bu notları size toplu bir şekilde gösteren bir sistem.

 

Artısı: Google Chrome’a eklenti olarak yüklenebildiği için kullanıcı dostu olarak kabul edilebilir.

 

image%20%2813%29.pngimage%20%2828%29.pnghttps://soundful.com/

 

Yapay zekanın gücünü kullanarak videolarınız, yayınlarınız, podcastleriniz ve daha fazlası için bir düğmeye tıklayarak telifsiz arka plan müziği oluşturmanızı sağlıyor!

 

Eksisi: Sadece başlangıçta ücretsiz kullanmanıza izin veriyor.

 

image%20%2814%29.pngimage%20%2829%29.pnghttps://www.notion.so/

 

Yazı yazmak, plan yapmak, paylaşımda bulunmak ya da sadece düşüncelerinizi organize etmek için kullanabileceğiniz müthiş bir çalışma alanı. Bu alan sayesinde işlerinizi daha organize ve hızlı çözümleyebileceksiniz!

 

Yazardan tavsiye

 

Artık yapay zekanın temelini ve birkaç gerekli sistemi öğrendiğimize göre Google’ın laboratuvarına da göz atmadan yazıyı kapatmamanız gerektiğini eklemek isterim.

 

image%20%2815%29.pnghttps://labs.google/

 

 

 

Yapay zekâyla kalın ve unutmayın, teknoloji iyi insanların elinde güzel!

 

 

 

 

 

 

 

[ Modified: Friday, 29 December 2023, 8:17 AM ]
 
Anyone in the world

1990 Yılların sonuna doğru internetin evimize girmesi ile birlikte hayatımızda yer edinen web araçları süreç içerisinde ihtiyaçlara yönelik gelişimini üstüne koyarak sürdürdü. 1990 yıllarda internet tarayıcıları (Internet Explorer -1995, Altavista-1995, Netscape Navigator-1994 vb.) ve ile ilk internet siteleri insanların tecrübesine sunuldu. HTML (Hypertext Markup Language), ile hazırlanan siteler yapılandırılırken, http (Hypertext Transfer Protocol) sunucular ile web siteleri arasındaki bağlantıyı sağlanmış oldu. 1990 yılların genelinde temelde veri alışverişine dayanan bu ilişki 90’ların sonu 2000’lerin başından itibaren forumların, blogların ve ilk sohbet programlarının
(ICQ, MSN Messenger, Yahoo Messenger vb. ) peşi sıra gelmesiyle eğlenceli bir hal aldı. Bloglar, sosyal medya platformları, wiki gibi web araçları altın çağını 2000 yıllarda yaşadı.

 

Sistem artık karşılıklı etkileşime girebileceğiniz, katılım sağlayabileceğimiz ve bilgiye hızlı bir şekilde ulaşabileceğiniz bir hal almıştı. Günümüzde insanlar sosyal medya platformlarında ( İnstagram, Facebook, Twitter vb.) kullanıcılar fotoğraf, video ve metin paylaşabiliyor, fikirlerini ifade edip hatta alışveriş yapabiliyorlar.
Kullanıcılar tarafından oluşturulan içerik, diğer kullanıcılar tarafından tüketiliyor ve bu şekilde ortak düşünce ve beğeniye sahip topluluklar oluşturulabiliyor. Ürün ve hizmetler ise bu web araçlarının üzerinden pazarlanarak insanların beğenisine sunuluyor. Zaman içerisinde web araçları kitleleri harekete geçirip idarecilerin karar alma mekanizmalarını etkileyecek kadar güçlü bir hal almış durumdadır.

 

2020 yıllara geldiğimizde ise web araçlarını ve bizi yeni bir tecrübe beklemektedir. Saydığım özelliklerin dışında belkide tüm dünyaya çağ atlatacak bir tecrübe. Bilim-kurgu filmlerinde görmeye alışık olduğumuz ( Terminatör, Matrix, Blade Runner vb. )  yapay zeka teknolojileri kısa sürede insanoğlunu yeni bir sınama ile karşı karşıya bırakacak. Kimilerine göre uzak gelecek artık çok yakında ve insanların çoğunun bir cep telefonu ya da bilgisayar üzerinden web araçlarını bağlandığını düşündüğümüzde bu süreçten etkilenmemiz kaçınılmaz bir gerçek.

 

Bu süreçte web araçlarında meydana gelecek bazı değişimleri şu şekilde sıralayabiliriz:

 

-İnsan benzeri düşünme , öğrenme ve öğretme
-Yetenekleri simüle etme
-Veri analizi ve algoritma oluşturma
-Karar verme ve uygulama
-Kişiselleştirilmiş içerikler
-Merkeziyetsiz özerk yapılar

 

Şimdiden pek çoğunuzun heyecanla birlikte endişeye kapıldığını tahmin edebiliyorum. Muhtemelen on yıl içerisinde saydığım özelliklerin pek çoğu web araçlarının temel özellikleri halini alacaktır. Bilindiği üzere web 2.0 araçlarından web 3.0 araçlarına geçiş çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Yapay zekanın yükselişi içerisinde mevcut araçlar da saymış olduğum niteliklere sahip olmak ve insanların beklentisine cevap vermek için kendilerini güncelliyorlar. İnternetin baş döndüren hızı içerisinde yapay zekâ; bizi neyin beklediğini bilmediğimiz karanlık odanın kapısını açan anahtar olabilir mi? Deneyimleyip göreceğiz.

 

[ Modified: Friday, 29 December 2023, 8:17 AM ]
 
Anyone in the world

Hayat herkesin beklentilerini ve hayallerini gerçekleştirecek kadar seçenek sunmuyor insana. Kimi zaman küçük bir grubun istekleri tüm toplumu etkiliyor, insanları mutlu ya da mutsuz edebiliyor. Bu da demokrasinin bir sonucu işte. Zaten insanoğlu denen dünyanın bencil varlığı; kendi isteği, çıkarı veya konforu için çevresindeki tüm canlılara zarar vermeyi kendinde hak olarak görür. Doğadan kopup onunla uyum içinde yaşamak yerine tüm gücünü doğa ile mücadele etmeye harcamaya karar verdiği gün, aslında bu savaşı kaybetmeyi ve mutsuz olmayı kabullenmiş olan insan, doğaya karşı kazandığını zannettiği her zaferde kendini ulaştığı güçle avuttu. Bitmek bilmeyen hırsı ve doyuramadığı açgözlülüğü kendisini bekleyen sonu değiştirmeye bir türlü yetmedi, yetmiyor, yetmeyecek.

 

Bu gerçeklerle yüzleşmek insan için oldukça zor bir durum. Başkalarının her hatasını gören gözler iş kendine bakmaya geldiğinde, kendi hatasını görmek ve kabullenmekte zorlanır. İşte sanatın, edebiyatın bir yararı daha bu noktada devreye giriyor. İnsana kendine dışardan bakma şansı sunuyor.

 

Bir insanın en büyük şansı, çocukken iyi bir öğretmenle karşılaşmaktır derler ya, işte o cümledeki öğretmeni sadece insan olarak düşünmemek gerekli. Kitaplar da bu konuda hatırı sayılır katkılar sunuyor insana, yeter ki doğru kitaplarla karşılaşın. İlkokul yıllarımda öğretmenimin okuttuğu kitaplarla başlayan okuma yolculuğumda, hevesimi arttıran birçok yazar ve tür keşfetme şansım olmuştu. Ben de bu yolculukta başta birçok çocuk klasiğini okumuş, Kemalettin Tuğcu romanlarında zavallı öksüzler için yüreğim kan ağlamış, Ömer Seyfettin öykülerinde zaman zaman dehşete düşmüştüm. Gülten Dayıoğlu’nun Fadiş’i yüreğimi yumuşatmıştı. Bu kitapların duygusal gelişimime etkisini yadsıyamam ama benim için asıl macera, Jules Verne ile tanışınca başlamıştı. Art arda tüm kitaplarını okumuş, hakkında araştırmalar yapmış, yaşadığı dönemde hayal bile edilemeyecek birçok icadı eserlerinde kullandığını öğrenmiştim. İşte o günlerde Kaptan Nemo’ya saygım ve kendimi içinde yolculuk ederken hayal ettiğim Naitulus’a hayranlığım bir kez daha artmıştı. Böylece başlayan bilim kurgu merakım zamanla fantastik romanlarla da gelişti. Bir yerden sonraysa aslında fantastik dünya olarak sunulan evrenlerin ütopik ve distopik evrenler olduğunu öğrendim.   

 

Peki nedir bu ütopya ve distopya kavramları? Ütopya kavramının isim babası 1517’de yazdığı “Ütopya” adlı eser nedeniyle Thomas More kabul edilse de bu kavramın kökeni yani ideal gelecek tasarımı, MÖ 375’e Platon’un “Devlet” adlı eserine kadar uzanır. Ütopya, TDK sözlüğünde “gerçekleştirilmesi imkânsız tasarı veya düşünce” diye tanımlanırken distopya ise TDK’de kendine yer bulamayan bir kavram olarak kalmış ne yazık ki. Bunun nedeni, distopya sözcüğünün hem etimolojik kökeninin olmayışı hem de insanoğlunun uzun zaman gelecekle ilgili felaket olasılığını kabullenemeyişi olabilir.  

 

Kendisine sözlükte yer bulamayan “distopya” kelimesini ilk defa 19. yüzyılın başında İngiliz filozof ve politikacı John Stuart Mill, parlamentodaki bir konuşması sırasında kullanmış. Distopya denince en kötü şekilde oluşturulmuş bir toplum düzeni söz konusudur. O toplumda yaşayan bireylerin erk sahipleri tarafından kölece kullanıldığı birey olmanın, özneliğin, özgür düşüncenin olmadığı; işkence, baskı, sansür gibi araçların sınırsızca kullanıldığı bir sistemden söz edilir. İlginç olan, bu sürecin, ütopya gerçekleştirmek üzere başlanmış olması ama her şeyin ters gitmesiyle oluşmasıdır. Hayalin kâbusa dönüşmesi söz konusudur. (Distopya Romanlarının Oluşumu ve Tarihsel Gelişimi; Çevirilerinin İncelenmesinde Öne Çıkan Kuramsal Yaklaşımlar - Necdet Neydim, Ali Polatel)

 

 

 

İnsanın kendisine daha yakın bulduğu “ütopya” kavramıyla ilgili de bazı yanlış yaklaşımlar görüyoruz. Bu yanlış yaklaşımlardan biri, ütopyanın “mükemmel toplum tasarımı” olarak ele alınması. Çünkü Claeys’e göre Dikkat edilmesi gereken, ütopyanın mükemmelliyetçilikle eş anlamlı olmadığıdır. İşte bu noktada yıllar önce bir edebiyat sempozyumunda Hakan Günday’dan duyduğum cümle geliyor hep aklıma: “Her ütopya birileri için distopyadır.” Çünkü özünde her ütopya yazarın ya da sistemi tasarlayan kişinin ideallerini yansıtır ve bu kişisel idealler herkes için aynı olmayabilir.

 

Konuya yanlış yaklaşımlardan bir diğeri de distopyayla ilgilidir. İlk olarak, John Stuart Mill tarafından, 1868’de kullanılan distopya kötü, normal olmayan, hastalıklı anlamına gelse de anti-ütopyanın karşılığı değildir. Kabaca söylersek “ütopya, uygulanabilecek iyi” olarak görülüyorsa, distopya “uygulamada kötü olan”dır. Ütopyalarda ve distopyalarda sunulan gelecek tasvirlerinde olayların iyi ya da kötü gidebilme olasılıkları asla göz ardı edilmez. Hatta bu olasılıkların gerçekleşmesi vatandaşların ahlaki ve sosyal ve vatandaşlığa dair sorumluluklarına bağlı olarak konumlandırılır. Bu açıdan distopya, insanlığın mükemmel olana ulaşma fikrini reddeder.

 

Edebiyat dünyasına geri dönersek bu türün dünyada en bilinen yazarlarının başında elbette 16. yüzyılda yazdığı “Ütopya” adlı eseriyle Thomas More gelmektedir. Ayrıca Jack London'ın 1907'de yayımlanan “Demir Ökçe” adlı eseri, modern karşı ütopyacı romanların ilki sayılır. Totaliter ve baskıcı sistemdeki toplumu tanımlamak için kullanılan karşı ütopya kavramı, bu kitapta, ABD'de oligarşik bir tiranlığın yükselişiyle ifade edilmiştir.  George Orwell'in “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört” adlı romanına da esin kaynağı olan “Demir Ökçe”, toplumda ve siyasette gelecekte yer alacak değişiklikleri irdeler. Jack London'ın ilerde ABD'de bir çöküş yaşanacağı yolundaki öngörüsü tam anlamıyla gerçekleşmemişse de yazarın uluslararası gerginliklerle ilgili görüşleri bir süre sonra gerçeğe dönüşür. 1950’lerin sonuna doğru, yani toplumların yaşadığı iki dünya savaşı sonrasında ekonomik ve psikolojik olarak tükendiği dönemde, bu tür eserlerde patlama yaşanmıştır. George Orwell 1947-1948 yılları arasında “1984” romanını yazmış, sonrasında ünlü yönetmen Stanley Kubrick tarafından beyazperdeye de aktarılan Anthony Burgess’in ünlü eseri “Otomatik Portakal” popülariteyi arttırmıştır.  1970’lerde Ursula Le Guin ve Stephan King gibi yazarlarla distopyanın içeriği tekrar genişlemiş, distopya ile bilim kurgu arasındaki çizgi daha da incelmiştir. Ayrıca çevresel sorunlar, hava kirliliği, feminizm, bedenlerin makine olarak kullanılması gibi konular da distopik evrenlerin doğal parçası olmaya başlamıştır. Bu genişlemenin bir yansımasını 1980'lerde Margaret Atwood'un yazdığı ve 2017’de dizi haline getirilerek ekranlara taşınan “Damızlık Kızın Öyküsü”nde görebiliriz. Bu noktadan sonra "distopya" kavramı inanılmaz genişlemiş, hemen her bilim kurgu romanına "distopya" denmeye başlanmış, eskiden genellikle tek kitap olan distopyalar birkaç kitaptan oluşan serilere dönüşmüştür.

 

Toplumların yaşadığı süreçler, sarsıntı ve değişimler, distopik eserlerdeki konu genişlemesinde görüldüğü gibi, kaçınılmaz olarak sanat eserlerine de yansır.  Modern toplumların günden güne totaliter rejimlere doğru kaydığı, filozof Slavoj Zizek'in dediği gibi kapitalizmle demokrasi arasındaki sonsuz evliliğin bittiği bir dönemde hepimizin kafasını kurcalayan şey nasıl bir geleceğin bizi beklediği. Bir yanda baş döndürücü bir hızla gelişen yapay zekâ teknolojisi, diğer yanda toplumsal çözülme ve ahlakî çöküş. Zamanında Jules Verne, Da Vinci gibi sanatçıların eserlerinde yarattıklarını gören insanlar bu tasarımların asla gerçek olamayacağını savunuyordu ama hepsi gerçek oldu. Günümüzde kurgulanan birçok eserde insanlığı tarih boyunca yaşadıklarının sınırladığı hayal dünyasında yarattığı distopyalardan oluşan gelecek modelleri bekliyor. Kabul etmek istemese de dünyadaki en zararlı canlı olduğunun farkındaki insanla mükemmeliyetçi özelliklere sahip yapay zekânın mücadelesi, insanlığın doğduğu dönemdeki gibi kısıtlı kaynaklarla yaşamak zorunda kalan Mad Max’teki gibi tamamen ilkel doğasına dönen vahşi insanlar düzeni ya da bu senaryolardan başka Katharine Burdekin'in 87 yıl önce kurguladığı faşist bir dünya düzeni. Eğer insanlık eserlerde sık sık işlenen gelecekle ilgili işaretleri okuyamaz ve geleceğini değiştirmeyi başaramazsa sizce bizi nasıl bir gelecek bekliyor olabilir?

 

                                                                                                                                             Gülhiz BİNİCİ

 

                                                                                                                                          FMV Özel Işık Lisesi

 

                                                                                                                              Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı

 

[ Modified: Friday, 29 December 2023, 2:18 PM ]
 
Anyone in the world


u6s5bi1rG5CWa9QBsHGiPLh7YyfsF7BfSXWRmC9kBInvpkRikRvpYYkez720D5t9usLj8Y06sayxf-wkKLiXpjvQevH5IuVnpL-faQtIcKeJTugFaaFXqXmBu_V8AA-MqjGACFll9xVd  

AYŞE GÜL YILMAZ KURU

FMV Ayazağa Işık Okulları - Bilişim Teknolojileri Öğretmeni

Teknolojinin eğitimdeki rolü giderek artıyor ve öğrencilerin öğrenme deneyimlerini zenginleştirmek için önemli bir araç haline geliyor. Ancak bu teknolojik gelişmelerle birlikte, veri gizliliği endişeleri de artmaktadır. Eğitim kurumları ve teknoloji sağlayıcıları, öğrencilerin kişisel bilgilerini toplarken ve işlerken özellikle dikkatli olmalıdır.

Öğrenci verilerinin korunması, öğrencilerin güvenli ve özel bir öğrenme ortamına sahip olmaları için kritik bir öneme sahiptir. Veri gizliliği, öğrencilerin kişisel bilgilerinin yetkisiz erişime, kötüye kullanıma ve ihlallere karşı korunmasını sağlar. Eğitim kurumları, öğrencilerin verilerini toplarken, depolarken ve işlerken yasal düzenlemelere ve en iyi uygulamalara uymalıdır. Ayrıca, öğrencilere bu veri toplama süreçlerinin nasıl işlediği ve nasıl kullanıldığı hakkında şeffaf bilgi sağlamalıdır.

Öğrencilerin dijital platformları kullanırken dikkatli olmaları gereken hususları şöyle sıralayabiliriz;

  • Bilinçli Olma: Öğrenciler, kişisel bilgilerini paylaşmadan önce dikkatli bir şekilde düşünmeli ve bu bilgilerin neden gerekli olduğunu değerlendirmelidirler. Gerekmedikçe özel bilgileri paylaşmaktan kaçınmak önemlidir.

  • Güçlü Şifre Kullanma: Çevrimiçi hesaplar için güçlü şifreler kullanmak, hesap güvenliğini artırabilir. Şifrelerin karmaşık ve tahmin edilmesi zor olması önemlidir.

  • Çift Faktörlü Kimlik Doğrulama: Çift faktörlü kimlik doğrulama, hesap güvenliğini artıran etkili bir yöntemdir. Bu, kullanıcıların sadece şifreleriyle değil, aynı zamanda başka bir doğrulama faktörüyle de giriş yapmalarını sağlar. Özellikle bu koruma faktörü ebeveynlerin çocuklarının hesaplarını korurken etkin bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır.

  • Uygulama İzinlerini Kontrol Etme: Mobil uygulamalarda ve çevrimiçi platformlarda, uygulama izinlerini dikkatlice kontrol etmek önemlidir. Gereksiz izinleri vermemek ve sadece gerekli olanlara izin vermek, veri gizliliğini koruma açısından önemlidir. Bu maddeye eğitimciler yada ebeveynler olarak bizler bile çok dikkat etmesek de önem arz eden güvenlik maddelerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Uygulama izinlerini uygulamanın kullanım alanlarına uygun şekilde vermek önemlidir.

  • Güvenilir Platformları Kullanma: Yapay zeka ve öğrenme uygulamalarını seçerken güvenilir ve saygın platformları tercih etmek önemlidir. Düşük güvenlik standartlarına sahip veya kötü niyetli yazılımlar içeren platformlardan kaçınılmalıdır. Güvenilir uygulama marketlerine öğrencilerimizi ve çocuklarımızı yönlendirmek ilk adım olacaktır.

  • Gizlilik Ayarlarını Düzenleme: Bilişim teknolojileri bölümü olarak en çok üzerinde durduğumuz maddelerden biri de gizlilik kontrolleridir. Deep-fake*** teknolojisinin gündemde olduğu ve verilerimizin işlenerek farklı amaçlarda kullanılabildiğini bildiğimiz günümüzde veri gizliliği büyük önem arz etmektedir. Kullanılan platformlarda ve uygulamalarda gizlilik ayarlarını düzenlemek, hangi bilgilerin paylaşılacağını kontrol etmek açısından önemlidir. Gerekli olmayan özellikleri devre dışı bırakmak, gizliliği artırabilir.

  • Eğitim ve Farkındalık: Bu yıl bilişim teknolojileri bölümü olarak okul öncesi dönemden lise seviyesine kadar müfredatımıza yapay zeka konularını dahil ettik. Amacımız  öğrencilerin, yapay zeka ve diğer teknolojik konularda eğitim almaları ve bu konuda farkındalık geliştirmelidirler. Veri gizliliği konusunda bilinçli olmak, riskleri anlamak ve koruma önlemlerini uygulamak önemlidir.

  • Güncel Kalma: Kullanılan uygulamalar ve cihaz yazılımları düzenli olarak güncellenmelidir. Güncellemeler, genellikle güvenlik açıklarını düzeltir ve veri güvenliğini artırır.

Öğrenci veri gizliliği, gelecekteki eğitim teknolojilerinin güvenliği ve öğrenci güvenini koruma açısından kritik bir faktördür. Eğitim kurumları, teknoloji sağlayıcıları ve yasal düzenleyiciler arasındaki işbirliği, veri gizliliği konusundaki hassasiyeti artırmada önemli bir rol oynamaktadır. Sonuç olarak, eğitim teknolojisinin güçlü bir şekilde benimsenmesi ve aynı zamanda öğrenci verilerinin güvende tutulması, öğrencilerin daha iyi bir öğrenme deneyimi yaşamalarını sağlamak için birlikte çalışmanın temelidir.

 

***Deep-Fake: 

Web Site-1

Web Site-2

Web Site -3

 

[ Modified: Friday, 24 November 2023, 12:18 PM ]
 
ILHAN TUNC
by ILHAN TUNC - Friday, 24 November 2023, 10:53 AM
Anyone in the world

Bugün ne 19 Mayıs, ne 23 Nisan, ne 30 Ağustos, ne de 29 Ekim…

 

Bugün 10 Kasım... Gökyüzünün karardığı, denizlerin fırtınalarla boğuştuğu, şanlı bayrağımızın gökyüzünde dalgalanırken ağladığı gün …

 

Bugün 10 Kasım. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 85. yılı. Gözümüz yaş, yüreğimiz acı dolu.

 

Tüm yaşamını milletine adayan, bir imparatorluğun küllerinden, yepyeni ve güçlü bir devlet yaratan eşsiz bir lider, mümtaz bir devlet adamı, büyük bir komutan ve dâhi olan Atatürk; ender insanlardan biri değil, onların en büyüğüdür. Atatürk, hem milli mücadeleyi hem de cumhuriyeti inşa sürecinde daima ileriye bakmış, ileriye yürümüştür.

 

Bugün, Büyük Atatürk’ün yolundan giden bizlere düşen görev de yüzümüzü geleceğe dönmek, ufkumuzu geniş, hedeflerimizi büyük tutmaktır. Bunun için artık 10 Kasım’ları, aydınlık geleceğimize yönelik atılımlarımızın esin kaynağı haline getirmeliyiz. Atatürk’e saygının gereğinin bu olduğuna, O’nun manevi huzuruna ancak bu şekilde başımız dik alnımız açık olarak çıkabileceğimize inancımız tamdır.

 

Sevgili Atamız, onu güçlü ve başarılı kılan kişisel özelliklerini, daha küçük yaşlardan itibaren göstermeye başlamış ve bu özelliklerini de yol göstericisi olduğu Türk Milleti’nin çağdaş milletler seviyesine ulaşması için tüm gayretiyle kullanmıştır. Ata’mızın, çocukluğunda yaşadığı bir anıyı, arkadaşı SALİH BOZOK şöyle anlatıyor:

 

“Selanik’te evlerin bahçesi büyüktü. Mahalle arkadaşları toplanır ve o zamanlar pek moda olan “Mançık” oyununu oynardık. Bu bir nevi “Birdirbir” oyunu idi. Bir kişi eğiliyor ve diğerleri sıra ile üzerinden atlıyorlar. Fakat bir arkadaşımız oyuna iştirak etmezdi ama seyrine de bayılırdı. Bir gün onu zorla oyuna iştirak ettirdim. Sıra ile hepimizin üzerinden atladı ve diğer çocukların onun üzerinden atlama sırası geldiğinde eğilmedi. Atlayabiliyorsa böyle atlasınlar, ben asla eğilmem dedi. Diğer çocuklar eğilmesini istediler. Yine eğilmedi ve ben eşek miyim ki eğileyim diye cevap verdi. Tam ortalık karışacaktı ki yine liderliğini göstererek, bu çocuk oyununu sizin gibi gençlere yakıştıramadım. Bence savaş oyunu oynayalım dedi. Çocuklar nasıl olacak diye sorunca ben sizi iki takıma ayıracağım, vazifeleri de ben vereceğim, kumandan da ben olacağım ve oyun başlayacak dedi. Tüm çocuklar onun talimatlarına dinledi ve o, yaman liderliğini küçük yaşlarda göstermiş oldu.”

 

Atatürk, asla başını eğmedi ama daha da önemlisi Türk milletinin başını eğdirmedi. Bu bağlamda Türk milleti için 10 Kasım, 100. Yılını kutladığımız cumhuriyet çocukları olarak, karalar bağlama günümüz değil, Atamızı, ilke ve devrimleriyle yaşattığımız günlerden sadece biri olmalıdır. Bizler, O’nun izinde yürüyüp O’nu yaşattıkça, Atamız her daim yaşayacak ve asla başı yere eğilmeyecektir.

 

Sonsuz saygı, minnet ve özlemle birlikte Atatürk’ü yaşamanız ve yaşatmanız dileğiyle.

 

 

 

 

 

                                                     

 

İlhan TUNÇ

 

FMV Özel Işık Lisesi

 

Müdür Yardımcısı

 

[ Modified: Friday, 24 November 2023, 12:19 PM ]
 
Anyone in the world

Dünyayı Robotlardan Önce Algoritmalar mı Yönetecek?

Yeni teknolojilerin gelişimi ile birlikte, bilginin ve verinin üretimi, işlenmesi ve kullanılabilir hale getirilmesi sürecinde artık algoritmalar gündemde. Amazon, X ve Google gibi büyük teknoloji

şirketleri bilgi akışını yönlendirmek, bilgi içeriğini yapılandırmak, ürün reklamlarını stratejik olarak

yerleştirmek ve tüm bunları gelecekteki teknolojik süreçleri tahmin etmek için algoritmik işlemler ön plana çıkıyor.

Bir problemin çözümü için gerekli girdilerin nasıl elde edileceğini, nasıl işleneceğini ve bu girdilerden

nasıl çıktı alınacağına yönelik tanımlanan algoritmalar ile ilgili iki temel tartışma konusu bulunuyor.

Bunlardan ilki ‘algoritmaların tarafsızlığı ve nesnelliği’ , diğeri ise ‘algoritmik sistemlerin sorumluluğu. Akademisyenler ve alan uzmanlarına göre bu tür algoritmalar ne tarafsız ne de nesneldir; potansiyel olarak bilinçli veya bilinçsiz ayrımcılığa ve önyargıya yol açan seçimlerin, sınıflandırmaların, öznel

yorumların ve kararların sonucudur. Buradan çıkacak sonuç, tüm bunlar çok farklı yönlendirmeler için kullanılabilir.

Algoritmik Hesap Verebilirlik Mümkün Mü?

İnsanların eylemleri ve deneyimleri giderek daha fazla algoritmik süreçler tarafından tanımlanıyor ve algoritmik sistemler bu işlemlere aracılık ediyor. Bu sebeple, ‘algoritmik sistemlerin sorumlu

tutulmasının’nın yollarının bulunması da büyük önem taşıyor. Bununla birlikte, şeffaflığı artıran ve

çevrimiçi aracıların otomatik karar verme prosedürlerini sorumlu kılan, ‘algoritmik hesap verebilirliği’ sağlamak birkaç nedenden dolayı zor bir girişim olarak değerlendiriliyor. Bunların başında ise ‘gizlilik sorunu’ geliyor. Algoritmik formüllere ilişkin yapılacak detaylı açıklamaların, kötü niyetli kullanıcılar ve rekabet açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceği düşünülüyor. Dolayısıyla insanların yerine karar alan sistemlerin kontrolü konusu büyük önem taşıyor. Bir sistemin tercihlerinizi belli verilere ve sürece dayalı olarak da olsa otomatik olarak karşınıza çıkarması pek çok alanda kararlarımızın kontrol altında tutulabileceği ve bilinçli yönlendirmelerin olanaklı olabileceğini gösteriyor. Bu nedenle bunların kontrolü meselesinin esas önemi hangi amaçlarla kullanılabileceği sorusundan

kaynaklanıyor.

‘Hesap Verebilirlik’ Algoritmik Sistem Tasarımının İlk Aşamasından İtibaren Düşünülmeli

Algoritmaların iyileştirilmesi, hesap verebilir ve şeffaf süreçlerin sağlanması ve algoritmaların yönetimi için kontrol mekanizmalarına odaklanılması büyük önem taşıyor. Bu tür yapay zeka

teknolojilerinin gelişmesi elbette çok önemli ve desteklenmeli. Her şeyden önce tüm kaynakların etkin kullanımını sağlayacak, insanın yaşam kalitesini artıracak olanaklar sağlıyor. Bununla birlikte kontrol edilmez, gerekli düzenlemeler yapılmazsa bir o kadar da risk içeriyor. Bu noktada Dünyayı robotlardan önce algoritmaların yöneteceği olasılığını hiç de yabana atmamak lazım.






[ Modified: Friday, 24 November 2023, 10:52 AM ]
 
Anyone in the world

AVjIDQGQo1xtMVp92nS02Z7O4Buq35J7Q19i_-Br5orkBOA06oNIEbStmDaQyV2sw6n3-Ao8piqEkQGWx5DaTE0yoG8_R3-GJu_t4ubOL2D8UlQyzB_UP1K8kizY9zbr_5LsXqxyTVGnIV_oL2PK8wDijital Zekâyla Tanışma: Planlı Yaşamın Büyüsü

Planlı yaşamak mutluluğun anahtarıdır. Kendi düzenimizi kurmak ve yönetmek, “acil” olarak adlandırdığımız birçok işi sıralamak stresimizi azaltarak sakin ve mutlu bir hayat sürmemize olanak sağlar. Öncelikle “Eisenhower Matrisi“ konusundan bahsetmek istiyorum. Eisenhower Matrisi, ABD'nin 34. Başkanı olan Dwight D. Eisenhower'a atfedilen bir zaman yönetimi aracıdır. Bu matris, görev ve sorumlulukları önceliklendirme konusunda yardımcı olan bir çerçevedir. Matris, görevleri aciliyet ve önem kriterlerine göre sınıflandırarak dört ana kategoriye ayırır. Bu kategoriler şunlardır:

Acil ve Önemli (Quadrant I): Bu kategori, acil ve aynı zamanda önemli görevleri içerir. Hemen ele alınması gereken acil durumları temsil eder. Örneğin beklenmeyen bir kriz ve ya acil bir proje teslim tarihi olabilir. Bir öğretmen için düşünecek olursak son tarihi gelmiş bir sınav olabilir.

Acil Olmayan Ama Önemli (Quadrant II): Bu kategori, acil olmayan ancak uzun vadeli başarıya katkıda bulunan görevleri içerir. Stratejik planlama, önceden planlama, eğitim ve ilişki geliştirme gibi faaliyetleri içerir. Yeni bir dil öğrenmek, ilginiz olan bir alanda sertifika almak ya da kendinize belirlediğiniz hedefler (üç kitap okumak, arkadaşların ile bir buluşma planlamak) gibi…

Bu alana odaklanmak, gelecekteki sorunları önlemeye yardımcı olabilir. 

Acil Ama Önemsiz (Quadrant III): Bu kategori, acil gibi görünen ancak uzun vadeli başarıya gerçek anlamda katkıda bulunmayan görevleri içerir. Çoğu zaman, bu tür görevlere başkalarının aciliyetleri veya beklenmedik talepler nedeniyle odaklanılır. Yine bir örnek vermek istersek terziye götürülecek kıyafetler, ödenecek faturalar olabilir. Bu alandaki notlar genellikle sizin başkasına paslayabileceğiniz, siz olmasanız da yapılabilecek işler olur.

Acil Değil ve Önemsiz (Quadrant IV): Bu kategori, ne acil ne de önemli olan görevleri içerir. Boş zaman aktiviteleri veya zaman kaybına neden olan işler bu kategoriye dâhildir. Evrak dolabını düzenlemek, herhangi bir aklınızda olan belgeseli izlemek gibi işleri bu alana alabilirsiniz.

Eisenhower Matrisi, kullanıcıya görevleri bu dört kategoriye yerleştirme konusunda rehberlik ederek zamanını daha etkili bir şekilde yönetmesine yardımcı olabilir. Bu yönetim aracı, öncelikleri belirlemek ve önemli işlere odaklanmak konusunda bir çerçeve sunar. Bunlardan en önemlisi “Acil ve önemli” olan alanda olabildiğince iş bırakmamaktır. Bu alanı kontrol edebiliyorsak hayatımızı da düzene sokmaya başlamışız demektir.

Şimdi bir yerden başlamak için kendimize bir asistan seçelim. Günümüzde, işlerimizi düzenlemek, görevleri planlamak ve takvimimizi organize etmek için bir dizi ücretsiz çevrim içi planlama programı bulunmaktadır. Bu programlar, kişisel ve profesyonel yaşamımızı düzenlememize yardımcı olabilir. Günlük hayatımızı organize ederken yaşadığımız yoğun temponun içerisinde bir asistana ihtiyaç duyabiliriz. Teknoloji, hayatımızın her anını kolaylaştırdığı gibi bu konuda da birbirinden kullanışlı uygulamalar ile bizleri karşılıyor. Bu uygulamalar içerisinde seçtiğim ve kullanışlı bulduğum planlayıcıları sizlerle paylaşmak isterim.

Google Takvim - VikipediGoogle Takvim ile başlayalım. Google Takvim, kolay kullanımı ve entegrasyonuyla öne çıkan bir çevrim içi takvim servisidir. Etkinlikleri oluşturabilir, paylaşabilir ve diğer Google hizmetleriyle entegre edebilirsiniz. Google Takvim mobil cihazlarla senkronize edilebilir, bu sayede her anımızda yanımızda olan ve asla unutmayan bir asistan ile günlük hayatınızı planlayabilirsiniz.

Trello - Google Play'de UygulamalarTrello, görsel kartlar ve panolar kullanarak görev yönetimi sağlayan bir platformdur. Proje aşamalarını, görevleri ve öncelikleri takip etmek için kullanılır. Esnek ve özelleştirilebilir bir arayüze sahiptir. Takip etmek istediğiniz işleri işaretleyebilir, önemli olan işleri yıldızlayabilirsiniz. Görünümü bir Padlet uygulamasını andırmaktadır. Diğer uygulamalara göre çok daha detaylı olması ile birlikte bazı özellikleri sadece Premium üyeler için açıktır.

Asana for SalesforceAsana programı, takım çalışmalarını kolaylaştırmak için tasarlanmış bir görev yönetim aracıdır. Projeleri ve görevleri organize etmek, takip etmek ve paylaşmak için kullanılır. Ayrıca zaman çizelgeleri ve raporlama özellikleri içerir. Diğer planlama yöntemlerine göre çok daha detaylı ve işlevseldir. 

Dosya:Todoist logo.png - VikipediTodoist, basit ve etkili bir görev yönetim uygulamasıdır. Görevleri listeleyebilir, önceliklendirebilir ve takvimle senkronize edebilirsiniz. Farklı platformlarda kullanılabilecek bir mobil uygulaması da bulunmaktadır.

Welcome to To DoMicrosoft To Do, Microsoft'un görev yönetimi uygulamasıdır. Kullanıcılar görevleri, listeleri ve hatırlatıcıları düzenleyebilir. Office 365 ile entegre olması, kullanıcıların iş süreçlerini daha iyi yönetmelerine yardımcı olur ve kullanıcıların iş ve kişisel görevleri arasında geçiş yapmalarını sağlar.

Zenkit - SharpSpringZenkit, görev yönetimi, proje takibi ve iş birliği için kullanılan çok yönlü bir platformdur. Tablo, liste ve daha fazlası gibi farklı görünümlerde çalışabilir. Esnek yapısı, farklı projeler için özelleştirilmiş iş akışları oluşturmanıza olanak tanır.

 

Her şeye rağmen ben “Ajandam” ile not tutmayı daha çok severim diyebilirsiniz. Gözlemlerimle sizlere çevrim içi uygulamaların artı yönlerini de yazmak istedim.

1. Erişilebilirlik

  • Çevrim içi planlama uygulamalarına, internet bağlantısı olan herhangi bir cihaz üzerinden erişilebilir. Bu, bilgilerinize her zaman ve her yerden ulaşmanıza olanak tanır. Defterinizi yanınıza almak zorunda kalmadan mobil cihazlarınız veya bilgisayarlarınız aracılığıyla güncel kalabilirsiniz.

2. Kolay Düzenleme ve Değişiklik

  • Uygulamalarda not almak, düzenlemek ve görevleri güncellemek çok daha hızlı ve kolaydır. Bir defterdeki notları değiştirmek veya taşımak genellikle daha fazla zaman ve çaba gerektirir.

3. Hatırlatmalar ve Bildirimler

  • Planlama uygulamaları, belirli bir tarih veya saate bağlı hatırlatmalar ve bildirimler göndererek önemli görevleri kaçırmamanıza yardımcı olabilir. Bu, planlarınızı daha etkili bir şekilde yönetmenize yardımcı olabilir.

4. Paylaşılabilirlik ve İş Birliği

  • Birçok çevrim içi planlama aracı, görevleri başkalarıyla paylaşma ve iş birliği yapma olanağı sunar. Ekip projelerini daha etkili bir şekilde yönetmek ve iş birliği yapmak için idealdir.

5. Entegrasyon ve Senkronizasyon

  • Uygulamalar, diğer çevrim içi hizmetlerle entegre olabilir ve bu sayede çeşitli görevleri senkronize edebilirsiniz. Örneğin Google Takvim ile entegre bir planlama uygulaması, takvim etkinliklerinizi otomatik olarak senkronize edebilir.

6. Çeşitli Görünümler ve Kategoriler

  • Birçok planlama uygulaması, görevleri farklı görünümlerde (liste, tablo, takvim vb.) gösterme ve kategorilere ayırma seçeneği sunar. Bu, farklı projeler veya yaşam alanları arasında geçiş yapmayı kolaylaştırabilir.

7. Veri Kaybı Riskinin Azalması

  • Çevrim içi planlama uygulamaları genellikle veri kaybını önlemek için otomatik olarak yedekleme ve güvenlik özellikleri sunar. Bu, önemli bilgilerinizi kaybetme riskinizi azaltır. Defterlerimiz gibi yırtıldı, su döküldü, silindi gibi riskleri de oluşturmaz.

Her ne kadar geleneksel defter tutmak bazı kişiler için hâlâ etkili olsa da çevrim içi planlama uygulamaları bu avantajlarıyla modern yaşam tarzına daha iyi uygun ve daha esnek kullanım olanakları sunar. Ancak tercihler kişiseldir, bu nedenle hangi yöntemin size daha uygun olduğunu belirlemek için deneme yapabilirsiniz ve çevrim içi uygulamalara da bir şans verebilirsiniz.

Bilişim ve Eğitim Teknolojileri Koordinatörü

İpek TURAN AKÇA

 

[ Modified: Friday, 24 November 2023, 12:19 PM ]
 
Anyone in the world

Dijital Dönüşüm: Nesnelerin İnterneti (IoT)

IoT Nedir?

Dünya, giderek daha bağlantılı hale geldikçe, Nesnelerin İnterneti (IoT) kavramı da her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. IoT, cihazların, araçların, ev aletlerinin ve hatta giyilebilir teknolojilerin birbirleriyle ve internetle bağlantılı olduğu bir ağ sistemidir. Nesnelerin İnterneti, her türlü cihazın, sensörün ve diğer nesnelerin internet üzerinden birbirleriyle iletişim kurabilmesini sağlayan bir konsepttir. Bu nesneler, birbiriyle veri paylaşabilir, kontrol edilebilir ve daha karmaşık sistemlere de entegre edilebilirler.

Günlük Hayatımızda IoT

IoT, günlük hayatımızın birçok alanında varlık göstermekte ve akıllı ev sistemleri, aydınlatma sistemleri ve güvenlik kameraları gibi birçok sistemi uzaktan kontrol etme imkanı sağlamaktadır. Aynı şekilde, giyilebilir teknolojiler sayesinde sağlık verilerimizi anlık olarak takip edebiliyor ve analiz edebiliyoruz.

aomSrMcxsHWkyyXb7-Gd9z_TCTCDBXhKne747b63hftm66fKniRT_fZlvmDeW-V3yjAS-NKYieie0Ea0fdA1DAiucf-CHUtXWPM16s0Z0XVp19FlglBCnC_2Y3Hi00uxBTnaJHZMzYouNfwqeOLfZw

Endüstriyel Kullanım

IoT, endüstriyel alanda da büyük bir etki yaratıyor. Akıllı tarım uygulamaları, üretim hatlarındaki sensörler ve otomatik sistemler, kaynakları daha etkili bir şekilde kullanmamıza ve üretkenliği artırmamıza yardımcı olmaktadır. IoT'nin endüstriyel kullanımı, verimlilikte artış, hata oranlarında düşüş ve sürdürülebilir üretim süreçleri gibi avantajları beraberinde getirerek sektöre yeni olanaklar sunmaktadır.

IoT'nin Geleceği

IoT'nin geleceğinin oldukça parlak olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Akıllı şehir projeleri, otonom araçlar ve daha fazla sektörde IoT uygulamalarının yaygınlaşması bekleniyor. Ancak, bu büyüme ile birlikte güvenlik ve gizlilik konularına daha fazla odaklanmamız gerekecek.

Gelişmeleri takip etmek, teknolojinin getirdiği fırsatları anlamak ve sorumluluklarımızı bilmek, IoT'nin sunduğu potansiyelden tam anlamıyla yararlanmamıza yardımcı olacaktır. Bu sayede, nesneler arası iletişimle güçlenen teknoloji, sadece hayatımızı kolaylaştırmakla kalmayacak, aynı zamanda bizleri daha bağlantılı bir dünyaya adım atmaya teşvik edecektir.

 

[ Modified: Friday, 24 November 2023, 12:20 PM ]
 

  
loader image