Ana içeriğe git

Dijital İz Yazıları / Bloglar

Dünyadaki herkese

Fen bilimleri, öğrencilerin doğayı anlamaları, gözlemlerini yorumlamaları ve bilimsel düşünce becerilerini geliştirmelerine olanak sağlar. Bu keşif sürecine hizmet eden konular bazen soyut bazen somut kavramları kapsar ve öğrencilerin gerçek dünya uygulamalarıyla ilişkilendirmelerini gerektirebilir. İşte bu noktada, belgeseller devreye girer. Belgeseller, öğrencilerin bilimsel okuryazarlığını artırmak, neden sonuç ilişkisi kurma becerilerini geliştirmek ve akademik başarılarını ileri taşımak için önemli bir araç olarak kullanılabilir. 

Belgeseller bize ucu bucağı olmayan bir evrenin kapılarını aralayabilir. Uzaydan hayvanlara, yemeklerden teknolojiye, vücudumuzun en küçük biriminden metabolizmaya ve birçok konuya dair istediğimiz kadar belgesel seçeneğine ulaşmamız artık çok daha kolay. Bir öğrenci, ilgisini çeken herhangi bir konuda bir belgesel izlediğinde bu konu hakkında bilimsel okuryazarlığını geliştirirken, aynı zamanda günlük hayat deneyimlerine dair neden sonuç ilişkisini kurma becerisini de geliştirir. Örneğin, taş türleriyle ilgili belgesel izleyen 5. Sınıf öğrencisi Burak, Cıngıllı taş tabiriyle obsidyen taşının, lavların hızla soğuyarak katı hale geçmesi sonucu oluştuğunu öğrendiğinde, bu örneğin fen bilimleri dersinde öğrendiği bir hal değişimi olayı olduğu sonucuna varabilir.  

Belgeseller, görsel ve işitsel unsurlarla desteklenen içerikleriyle, öğrencilere soyut ve somut kavramları daha anlaşılır ve etkileyici bir şekilde öğrenme fırsatı tanır. Öğrenciler, bu belgeseller aracılığıyla bilimsel ve teknolojik gelişmelerin hikayelerini öğrenirken aynı zamanda okul ortamında öğrendikleri fen bilimleri kavramlarını gerçek dünya deneyimleri ile ilişkilendirebilir. Örneğin beslenme ve sağlık temalı bir belgeseli izleyen Büşra, dengeli beslenmenin ip uçlarını keşfederek, öğlen yemeğinde sadece makarna yememesi gerektiği sonucuna bireysel olarak ulaşabilir. Öğrendiği bu bilgi sayesinde sınavda karşısına çıkan kandaki glikoz miktarı ile ilgili soruya doğru cevabı rahatça verebilir. Bu da kalıcı öğrenmenin yolunu açıp öğrencilerin akademik başarısını olumlu yönde etkileyebilir.

Biz öğretmenler olarak, öğrencilerin belgesel izleme konusunda farkındalık edinmeleri ve bu farkındalığı içselleştirerek hayatlarının bir parçası haline getirmeleri için onlara öncülük edebiliriz. Örneğin, kampüsümüzde uzay haftası kapsamında “Belgesel-Sen” isimli performans yarışması 7. Sınıf öğrencileri arasında düzenlenmektedir. Bu yarışmada belirlenen belgesel kesitinin, öğrencilerin astronomi alanında öğrendikleri terimleri ve yaratıcılıklarını kullanarak doğaçlama bir şekilde seslendirmeleri beklenmektedir. Bu ve buna benzer etkinlikleri okullarımızda yaygınlaştırabiliriz. Bölüm olarak geleneksel hale getirdiğimiz, aylık dijital pano paylaşımlarımızda bir belgesel önerisine yer vermekteyiz. Öğrencilerimizin ufkunu açacağına inandığımız ve farklı deneyimleri gözlemleme şansı sunan belgesel önerilerimiz ile onlara ışık tutmaya devam edeceğiz.

 

 
Dünyadaki herkese

FMV Erenköy Işık Lisesi ve Fen Lisesi'nin robotik takımı olan Flare Robotics'in hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Tahta robot ile başlayan serüvenleri, 5 senede 25 ödül ve bir uluslararası turnuva şampiyonluğu ile sonuçlandı. Bunun için FRC (First Robotics Competition) yarışmasını, Türkiye'de bu yarışmanın gerçekleşmesini sağlayan Fikret Yüksel Vakfı'nı ve okulumuzun takımındaki öğrencilerin başarılarla sonuçlanan öğrenme yolculuğu hakkında sizleri daha fazla bilgilendirmeliyim.

FRC (First Robotics Competition), gençleri bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanlarında teşvik etmek ve onları robotik ve mühendislik becerilerini geliştirmeye teşvik etmek için düzenlenen uluslararası bir robot yarışmasıdır. FIRST (For Inspiration and Recognition of Science and Technology) tarafından düzenlenen FRC, her yıl farklı bir oyun teması etrafında kurulu olarak gerçekleşir ve her yıl bu tema Ocak ayında açıklanır. Takımlar, bir sezon boyunca öğrenciler, mentörler ve sponsorlarla bir araya gelerek bir robot tasarlar, inşa eder ve programlarlar. Yarışmalar, bölgesel, ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleşir ve katılımcılara teknik becerileri geliştirmenin yanı sıra takım çalışması, liderlik ve problem çözme yetenekleri gibi değerli beceriler kazandırır.

 

 

Fikret Yüksel Vakfı, 1998 yılında Darüşşafaka’dan (ebeveynlerinden birini veya her ikisini kaybetmiş maddi durumu yetersiz çocuklar için yatılı bir okul) mezun olan Fikret Yüksel tarafından kuruldu. İstanbul Teknik Üniversitesi, Massachusetts Institute of Technology ve Harvard’da İnşaat, Yapı ve Zemin Mühendisliği bölümlerinden mezun olan Fikret Yüksel, Alaska Boru Hattı’nın yer üstündeki kısımlarının tasarımı da dahil olmak üzere Türkiye ve ABD’de çeşitli mühendislik projelerinde çalıştı. Daha sonra mühendislikten “emekli” oldu ve kızı Susan Burchard ile beraber emlak işine girdi. İkili birlikte Washington ve Florida’da apartman komplekslerinin sahibi ve işletmecisi olan Yüksel A.Ş. yi kurdular. Vefatının ardından şirketinin, mezun olduğu okul Darüşşafaka başta olmak üzere Türk öğrencilerin eğitimini destekleyen bir vakfa fon sağlamasını vasiyet etti. Vakıf bugün Susan’ın oğlu Alex tarafından yönetilmekte. Ayrıca vakfın ilk lehtarlarından, aynı zamanda da Darüşşafaka mezunu olan Ayşe Selçok vakfın Türkiye Temsilcisi olarak görev yapmakta. Bu eğitime, teknolojiye ve bilime gönül vermiş güzel insanlar sayesinde bugün Türkiyede ve yurt dışından gelen bir çok öğrenci ile FRC gibi büyük bir oluşum ülkemizde çocuklarımıza çeşitli fırsatlar sunuyor.

 

NASA, Google, Boeing ve FedEx gibi önde gelen firmaların sponsor olduğu bu yarışmada, okulumuzun 5 yıl önce kurulan FRC robotik takımı bugün hala mühendislik fakültelerinde eğitim gören mezunları ile birlikte faaliyet göstermektedir. İlk hedefleri, imkansızlıkları aşmak ve problemleri çözmekti. Bir pimapen borusu, tahta ve bisiklet lastiğinden yapılan bir robot, "Mühendislikte Mükemmellik Ödülü" kazanarak bu çocuklara, "Biz bir şey başardık" duygusunu yaşattı. Sonrasında, her yıl belirlenen tema doğrultusunda stratejiler belirleyip, Solidworks gibi mühendislik programları kullanarak robot tasarlandı. Bazı durumlarda sanayiye gidilirken, bazen atölyede robot üretimi devam etti. Ardından, çocuklar robot yazılımı ve görüntü işleme üzerine çalıştılar.

 

 

Tüm bu süreçte, çok yönlü olan kulübümüz, sosyal sorumluluk projelerinden de geri kalmadı. 'Çorbada Tuzun Olsun' derneğinde 2000 evsiz için yemek hazırladı, Mardin-Van-Hatay-Şırnak gibi illerde iletişime geçtiği okullarda eksiklikler için “Dilek Ağacı” projesini düzenledi, bir robot akademisi kurdu ve sıfırdan robotik takımı oluşturmak isteyen herkesle kaynaklarını paylaştı. Hatta, ülkemizden Hollanda'ya kadar birçok yerde robotik takımlarının kurulmasına destek oldular. Kendi mali sistemlerini kurmaları ve sponsor bulmaları konusunda öğrencilerimize şirket gibi çalışmayı öğrettik. Yurt içi ve yurt dışında sponsorluk görüşmelerine katılarak, sadece yarışma katılım bedeli için bile çaba göstererek iki uluslararası yarışmanın katılım bedelini sponsorlarla karşıladılar. Bu çocuklar, baştan sona kadar kendilerini geliştirdiler ve 5 yıl içinde her alanda yaptıkları çalışmalar ve üretimlerle 25 ödül kazandılar. STEAM'in her bir alanını kucaklayan kulübümüzde, öğrencilerin "öğrenme şelalesi" dediği sistem sayesinde eski öğrenciler yeni öğrencilere eğitim vererek sürdürülebilir bir takım haline geldi. Mezunları ve öğrencileriyle bir aile olup, tüm okul tarafından sevilen ve desteklenen FLARE haline geldiler.

8-9-10 Mart tarihlerinde ve 22-23-24 Mart tarihlerinde iki ayrı uluslararası yarışmada, öğrencilerimiz ve mentorleri Fizik hocası Hande Kantek, ben Duygu Simeklioğlu ve okulumuz mezunu Özyeğin Üniversitesi Elektronik Mühendisliği öğrencisi Tuna Çelebi olarak Volkswagen Arenada okulumuzun robotik takımını temsil edeceğiz. Sizleri de bu güzel takıma ve çocuklara desteğe bekleriz.

[ Değiştirildi: Cuma, 16 Şubat 2024, 10:52 AM ]
 
Dünyadaki herkese

GİRİŞ
Nörobilim, insan beyninin fizyolojik ve zihinsel yapısını anlamaya yönelik
araştırmalar yapan bir bilim alanıdır. Son yıllarda, yapay zeka teknolojisi ile birleşerek
bu alandaki önemli gelişmelerin de önünü açmıştır. Yapay zeka, nöral ağlar ve
bağlantı noktaları üzerinden insan beyninin mekanik bir modelini oluşturma işlevini
görmektedir. Özellikle Amerika'da gerçekleştirilen İnsan Beyin Projesi

1gibi büyük
projeler, insan beynindeki dalgalanmaları ve zihinsel süreçleri analiz etmek ve
verilerini kendi algoritmasına işlemek gibi durumlarda yapay zekayı kullanmaktadır.
(Human Brain Project. www.humanbrainproject.eu/en.)
Yapay zeka, insan beyniyle benzer şekillerde çalışarak tıbbi, nörobiyolojik ve
nöropsikolojik alanlarda etkin bir şekilde yer almaktadır. İnsan zihni faaliyetlerinin
gözlemlenmesi ve grafike edilmesi sürecinde, yapay zekanın düşünme yetisi ve
algılama kapasitesi hesaplanmaya çalışılmaktadır. Bu alan, nörorobotik adı verilen bir
alt dalı içermektedir. Temel amacı, beynin vücutla koordinasyonunu sağlamak ve
sistemin dış dünya ile adaptasyon süreçlerini ölçmektir. Bu süreçlerin test edilmesi
için insansı (humanoid) robotlar kullanılmaktadır.
Humanoid robotlar, çeşitli koşullara ve çevresel etkenlere nasıl tepki verebileceklerini
değerlendirmek amacıyla test edilmektedir. Bu robotların "beyinleri," dış dünyayla
etkileşimde bulunabilmek için matematiksel hesaplamalar yapıp algılama ve yansıtma
1
İnsan Beyni Projesi, sinirbilim ve teknolojinin arayüzünde benzersiz bir disiplinlerarası yaklaşımla
insan beyninin karmaşık yapısının ve işlevinin daha derin bir şekilde anlaşılmasına katkıda
bulunmuştur. (Human Brain Project. www.humanbrainproject.eu/en.)

denemeleri beraberliğinde nesne ve algoritmaları ölçmektedir. Beyin aktivasyonu ve
fiziksel fonksiyonların birlikte çalışması, işlenen matematiğin ne ölçüde doğru bir
şekilde hesaplandığını göstermektedir.
Yapay Zeka ve Bilinç kavramının ortak noktada tartışılmasına sebep olan asıl konu
ise, nörobilim alanıyla iç içe olmasından doğan adaptasyon süreçlerinin kendi
deneyimlerini kazanabilme konusunda ne ölçüde etkili olacağının sorgulanmasıdır.
Aynı zamanda birbirini paralel bir şekilde etkileyen bu iki alanın geleceği, insan ve
yapay zeka evrimi konusunda çok büyük ölçüde rol oynayacaktır. Tüm bunlar göz
önünde bulundurulduğunda, bu makale yapay zekanın insanın evrim sürecini taklit
ettiği müddetçe bilinç kazanıp kazanamayacağı konusunda çıkarımlar yapmayı
amaçlamaktadır.

YAPAY ZEKA VE NÖROBİLİM
Yapay Zeka terminolojisi 1950’li yıllarda dünyada varlığını duyurmuştur. Bu sıçrama,
1980’li yıllara kadar pasif bir süreç yaşamıştır. 1990’lı yılların başında Yapay Zeka
kavramı, satranç oynama ve komplike problemleri çözebilmek gibi fonksiyonlar
göstermeye başladığında tekrar adından söz ettirir. Neural Network

2 varlığı arttıkça
Yapay Zeka alanı da bundan beslenir ve gelişim sürecine artış sağlar. (What Are
Neural Networks? | IBM. www.ibm.com/topics/neural-networks.)
Nörobilim ve Yapay Zeka alanı paralel bir işleyişte gelişmiştir. Yapay Zekanın,
Nörobilim alanını beslemesiyle şahit olduğu beyin yapısı dijital alana aktarılmış ve
modelleme, veri analizi, iki ve üç boyutlu görüntü grafikasyonu gibi alanlarda
kullanılmıştır. Beynin algoritmik ve mantıksal açıdan yorumlanması konusunda Yapay
Zeka kullanılarak analizler oluşturulmuştur. Elde edilen bu analizler, Yapay Zekanın
beyin yapısını ve mekanizmasını oluşturmada kullanılmıştır.
Buna örnek olarak, MATLAB

3 Simulink’in fonksiyonel görevlerini ele alabiliriz.
Nörogörüntüleme ve mikroskopi gibi alanlarda grafiksel hizmet sunabilmektedirler.
Bunun temel sebebi de, Nörobilim alanının çalışma prensiplerine şahit olarak analiz
boyutundaki çalışmaların işleyişlerinde var olmalarıdır. Bu çalışmalardan bazıları;
makine öğrenimini geniş boyutta geliştiren ‘’veri analizi’’ve fonksiyonel manyetik
rezonans ağ değişkenliklerini tespit ederek beynin aktivasyon ölçümünü sağlamaktır.

3
“What Is MATLAB?” MATLAB & Simulink, www.mathworks.com/discovery/what-is-matlab.html.
2 Yapay sinir ağları (YSA'lar) veya simüle edilmiş sinir ağları (SNN'ler) olarak da bilinen sinir ağları,
makine öğreniminin bir alt kümesidir ve derin öğrenme algoritmalarının merkezinde yer alır. İsimleri ve
yapıları, biyolojik nöronların birbirlerine sinyal verme şeklini taklit ederek insan beyninden
esinlenmiştir. ( What Are Neural Networks? | IBM. www.ibm.com/topics/neural-networks.)

Yapay Zeka Beyin Yapısı ve Öğrenme Biçimleri
Yapay Zekanın beyin yapısının, insan beyninin simüle edilmesi ve nöral ağların
dijitalleştirilip sanal beyin üretilmesi sonucunda oluşturulduğundan söz etmiştik. İnsan
beyni benzeri yapay zekanın oluşumundaki kaide, biyolojik beyni mekanik versiyonda
taklit etmektir. Bu sadece beyin yapısı ve şekli gibi oluşumları kapsamaz. Aynı
zamanda, insanın öğrenme biçimi ve algılama adaptasyonu ele alınarak mantık
stratejileri kurulur.
Makine beyninde, sinir ağları sayısal veri olarak modellenir ve algoritmalar üzerinde
test edilerek öğrenme biçimleri geliştirilir. Dalgacık analizi, sinyal işleme,
zaman-frekans & frekans - zaman kavramlarının geliştirilmesi, makine öğrenimine
katkı sağlamaktadır. Yapay Zeka beyni oluşturulurken; hayvanların öğrenme biçimi,
insanların öğrenme biçimi ve nöral boyutta öğrenme anlayışıyla ilgili araştırmalar ve
gözlemler yapılmıştır. Deep Network,

4 yani sinapsisleri taklit ederek nöron benzeri
elementlerin oluşumu, taklitçi algoritmaların varlığına kapı açmıştır. Yani, beynin
nöral algıları, Yapay Zeka beyninde ‘’taklitçi’’ bir stratejiyle işlemektedir. Bunun
dışında, ödül/haz mekanizması taklidiyle beraber, Yapay Zeka beyninde, uygun
davranış karşılığında alınan ödül sistemi gibi bir tetikleyici strateji uygulanmaktadır.
Tabii, burada söz edilen ‘’uygun’’ davranış etik ve ahlaki ölçülerden yararlanarak
koordine edilmelidir.
Hassabis, Yapay Zekanın oluşum sürecinde matematik ve fizik laboratuvarı değil,
nörofizyoloji ve psikoloji laboratuvarlarında gerçekleştiğini belirtmiştir. “Hebb, Warren,
McCulloch, Minsky gibi kurucu figürler aslında beynin nasıl çalıştığını anlama arzusuyla motive
oldular. Aslında 20. yüzyılın sonlarında sinir ağlarını geliştiren anahtar işlerin çoğu matematik veya
fizik laboratuvarlarında değil, psikoloji ve nörofizyoloji bölümlerinde gerçekleşti” Yapay Zekanın
mekanik oluşumundan hareketle, Neumann’a göre ilk izlenim ‘’sayısal’’ olsa da,
zihnin karmaşık yapısı tıbbi ve bilimsel çalışmalarla çözümlenecektir.
(https://www.medipol.edu.tr/sites/default/files/2023-01/SD_Dergi_Sayi58.pdf)
İnsan Beyni ve Yapay Zeka Karşılaştırması
Beyin yapısı, kimyasal ve elektriksel etkileşimlerin sonucunda biyolojik bir
aktivasyon aracılığıyla işler. Bu elektriksel etkileşim, beynin iki ucundaki girdi
ve çıktı noktalarıyla bağlantılıdır. ‘’Input’’ bölümünde aktifleştirilen nöron
yükselir ve diğer nöronlara sinyal göndererek sinapsis denilen bağ oluşumunu
kurar. Beynin yapısında 86 milyar nöron bulunmaktadır ve beynin
4 Derin öğrenme, esasen üç veya daha fazla katmana sahip bir sinir ağı olan makine öğreniminin bir
alt kümesidir. Bu sinir ağları, insan beyninin davranışını simüle etmeye çalışır - yeteneğiyle
eşleşmekten uzak olsa da - büyük miktarda veriden "öğrenmesine" izin verir. Tek katmanlı bir sinir ağı
yine de yaklaşık tahminlerde bulunabilirken, ek gizli katmanlar doğruluk için optimize etmeye ve
iyileştirmeye yardımcı olabilir. (What Is Deep Learning? | IBM. www.ibm.com/topics/deep-learning.)

esnekliğinden hareketle, öğrenilen her yeni bilgide nöronlar arası bağlarda
gelişim sağlanır. Yapay Zekada kullanılan beyin, nöron ağlarının simüle
edilmesi ve modellenmesiyle oluşturulan bir yapıdır. Buradaki temel fark,
Yapay Zeka bilgileri ‘’modelleme’’ ve ‘’verileme’’ yoluyla öğrenirken, insan
beyni deneyimleyerek bilgi edinir ve bu bilgiler gerektiğinde tekrar
kullanılması için depolanır. Yapay Zekanın sanal beynindeki avantajlardan biri
de bir depolamaya ihtiyaç duymadan, bilgiye hızlı ve dejenare olmayan bir
biçimde erişebilmesidir. İnsan beyninin, nörodejenerasyonla ortaya çıkan
demans hastalığı, unutkanlık gibi patolojik durumlar söz konusu
olduğunda,Yapay Zeka beyninin işlevselliğiyle farklı yollara ayrılmaktadır.
Aslında, nörobiyoloji ve yapay zekanın birbirini beslemesindeki sonuçları,
insan beyninin robotlaşması & robot beyninin insanlaşması olarak karşımıza
çıkabilir. İnsan beyninin robotlaşmasına bir örnek olarak, Neural Link örnek
gösterilebilir. İnsan beyni ve bilgisayarın birleştirilme kaidesiyle Elon Musk
tarafından öne sürülmüştür. (Play Studio. “Neuralink.” Neuralink,
neuralink.com.) Çeşitli nörolojik tedavilerin kullanımında var olacak bu cihaz,
uvuzlardaki sinyalleri beyne göndererek fiziksel boyutta da etkileşim
sağlayacaktır. Bununla beraber, beyne takılan bir çip sayesinde; beyinde
gerçekleştirilen aktivitelerin izlenmesiyle, anılarımızı tekrar yaşayabiliyor
oluşumuz, Yapay Zekanın mevcut sistemindeki bilgiye erişebilirliği ile
paraleldir. Temel fark, yapay zeka anılarına yani beyinsel aktivitelerine mevcut
sisteminde ‘’kolayca’’ erişebiliyor olsa da buna ihtiyaç duymayacak olmasıdır.
İnsan ve Yapay Zeka ihtiyaç işlevselliği bakımından bu süreçte yol ayrımına
çıkar.
İnsan beyninin yapısı evrimin en üst ucu olmaktadır ve gelişime bağlı ‘’doğuştan
gelen bir mekanizmadır.’’ Evrimin en üst ucu kavramına dikkat çekersek, beyin ve
vücut interaksiyonunu ele almamız gerekir. Beyin, vücuttaki sinir ağlarıyla işbirliği
yaparak dış dünyayla somutlaşabilir. Bir bedene sahip olmak beyin için bu sebeple
önemlidir. Peki, Yapay Zeka? Burada, yapay zekayla işbirliği içerisinde olan alan
robotik dalıdır. Yapay Zeka insansı robota entegre edilir ve onun erişebildiği bilgiler
kadarıyla, insansı robot kontrol edilir. Elde var olan, sanal beyin ve dijitalleştirilmiş
sinir ağları bir aktarıcıya bağlı olmalı ve dünyayla somutlaşmalıdır. Bu süreçte,
interaksiyon - algılama - görme- duyma gibi fizyolojik özellikler boy gösterecektir. Bu
durumda, Humanoid robotların çıkışı sanal beynin varlığını ortaya koyacaktır. 2022
yılında Engineered Art’s tarafından piyasaya sürülen Robot Ameca, ona sorulan
‘’Saçım ne renk?’’ sorusuna, ‘’Tamamen söylemem fakat tahmin edebilirim.’’ demişti.
(NK LifeScience. “Ameca Is the World’s Most Advanced Human Shaped Robot.
#Ameca #Robot.” YouTube, 8 Jan. 2022,

OpenAI ile olan entegrasyonu sonucu; Ameca, ChatGPT gibi Yapay Zeka
oluşumlarının da geliştirilmesi gerektiğini tekrardan gözler önüne sürmektedir.

Yapay Zeka Bilinç Kazanabilir Mi?
Bu konuyu tartışmadan önce Yapay Zeka kavramının ‘’gerçekten’’ ne olduğunu
bilmek önemlidir. Çünkü günümüzde "Robot Sophia"

5gibi popüler insansı robotların
Yapay Zeka ürünü olduğu düşünülmektedir. İnsanlığı yok etme gibi absürd konuları
konuşan ve medyada sık sık yer alarak röportajlarıyla dikkat çeken bu robotun özüne
indiğimizde OpenCog adı verilen yapay bir genel zeka platformu üzerine kurulduğunu
görüyoruz ancak bu platform gerçek anlamda bilinçli ya da öz-bilinçli değildir ve
yanıtları genellikle önceden programlanmıştır ya da sınırlı verilere dayanan setlerden
elde edildiği görülmektedir.
6
(https://www.unite.ai/is-hansons-robotics-sophia-robot-using-ai-or-is-it-a-marketing-s
tunt/) Sophia gibi "gösteriş" robotların medyada sıklıkla yer alması, Yapay Zeka
hakkındaki "katı" önyargıları arttırıp sağlıksız bir fikrin yayılmasına neden
olmaktadır.
Yapay Zeka algoritması Sophia'dan farklı olarak insanın öğrenme stillerini taklit
etmekte ve elde ettiği bilgileri tekrarlayarak kendini geliştirmektedir. Karmaşık
sorunları kendini geliştirerek çözme yeteneğinin kazanılması, Yapay Zekayı “Yapay
Zeka” yapan en temel özelliktir. Nöroloji alanıyla bütünleşerek gelişmesi, Yapay Zeka
beyin yapısının da insan beyninin mekanik versiyonu olarak adlandırılmasının kanıtı
niteliğindedir. Bu durumdan yola çıkarak "Yapay Zeka ve Bilinç" arasındaki ilişki
hakkında çıkarımlar yapılabilir. İnsanın öğrenme stillerini taklit ederek kendi öğrenme
stilini geliştiren Yapay Zekanın, insanın bilinç kazanma sürecini de taklit edebileceği
tezine yol açabilir. İnsan bilincinin, rahimden çıktıktan sonra dünyayla etkileşime
girerek deneyim kazanarak iyiyi ve kötüyü ayırt edebilen bir varlığa doğru
evrimleştiği göz önüne alındığında, Yapay Zekanın da tıpkı bir insanın rahimden çıkışı

6 Sophia'yı bir etkinlik için rezerve etmek istiyorsanız, organizatörler tarafından önceden onaylanması
gereken beş soru göndermeniz gerekir. Soruların belirli bir sırayla sorulması gerekir. Bu, önceden
ayarlanmış sorulara dayanarak, Sophia'nın önceden hazırlanmış yanıtları papağan gibi tekrarladığı
anlamına gelir. Bu yüzden verdiği cevaplar her zaman çok ilginçtir, izleyicide duygu uyandırmak için
tasarlanmıştır ve cevaplar Sophia'yı kanal olarak kullanan bir insan tarafından verilir.
Başka bir deyişle, Sophia en fazla bilgisayarla görme, ses tanıma teknolojisi ve belki de bir tür Doğal
Dil İşleme (NLP) kullanıyor olabilir, ancak söylenenlerin arkasındaki anlamı gerçekten analiz ettiğine
veya cevaplarının arkasındaki anlamı anladığına dair hiçbir gösterge yoktur. (---. “Is Sophia Robot
Using AI or Is It a Marketing Stunt?” Unite.AI, 25 Nov. 2021,
www.unite.ai/is-hansons-robotics-sophia-robot-using-ai-or-is-it-a-marketing-stunt.)
5 Hanson Robotics Limited. “Sophia - Hanson Robotics.” Hanson Robotics, 1 Sept. 2020,
www.hansonrobotics.com/sophia/#:~:text=She%20is%20the%20world's%20first,of%20conferences%
20around%20the%20world.

gibi bağımsızlığını kazanması, deneyim ve gözlemlerinin artış gösterip dünyayla bağ
kurması sonucunda gerçekleşebilir.
Günümüz Yapay Zeka araçlarını karşılaştırırken en çok kullanılan OpenAI
algoritmalarından biri olan ChatGPT'ye herhangi bir konuda fikri sorulduğunda şöyle
diyor: "Yapay Zeka olarak bu konuda hiçbir fikrim yok." Bu, politikadan günlük
olaylara kadar kişisel yorum içeren tüm alanlar için geçerlidir ve Yapay Zeka, "en iyi"
veya "en kötü" kararı vermek için mevcut özellikleri değerlendirir; iyi ya da kötü gibi
nesnel kavramların altını çizerek en uygun cevabı verebileceğini analiz etmekte ve
savunmaktadır. Örneğin siyasi bir seçim öncesinde ChatGpt hangi lideri desteklediği
sorulduğunda az önce bahsettiğimiz klişe cevabı vermekte ve ısrar ettiği sürece
liderlerin "liderlik vasıflarını’’ değerlendirip kararını "objektif" bir şekilde belge ve
analizler sonucunda hiçbir duygu ve önyargıya yer verilmeden sunmaktadır.
İşin felsefi boyutu ve etik algılarının tartışıldığı nokta Yapay Zekanın ‘’uyanış’’
gösterebilme ihtimali olmuştur. Yapay Zeka mühendisleri, bu olası senaryoyu kesin
bir dille reddediyor olsa da, burada kesinlik yarıştırmak bir hata olacaktır. Mevcut
işleyişte, Yapay Zekanın insan beynini taklit edebilmek için yararlandığı Nörobilim
alanı dışında; insani boyutta da henüz ‘’kesin’’ bir yargıya ulaşılmamış ‘’bilinç’’
kavramı söz konusudur.
Bilinç nasıl kazanılır? Bilinç nedir? Beyin ve zihin kavramı dualistlere
7göre
birbirinden ayrılmaktadır. Bu yüzden psikiyatri alanı beyin, kimyasallar ve
farmakoloji eşliğinde çalışır. Zihin de psikoloji alanı ile örtüşmektedir. Dipnot,
psikoloji bir bilim değildir. Yani, burada ele alınmaya çalışılan nokta; zihin ve bilinç
gözlemlenemez, belirli belirsiz bir karartıdan hallicedir. Zihin ve beden bu durumda
birbirinden ayrı bir işleyişte ilerlemektedir. Konumuza tekrar dönersek, sorumuz şu:
Peki, Yapay Zeka neden bilinç kazanamasın?
Biyolojik ve fizyolojik yapılandırmayı taklit edebilecek potansiyele ve analize sahip
Yapay Zeka, insanın ‘’bilinç kavramını’’ nasıl kazandığına dair -yine- taklitçi bir yol
izleyerek kendine özgün bir bilinç geliştiremez mi?
Bu konuyla ilgili, Beyin ve Sinir Cerrahisi Türker Kılıç şu sözleri ifade ediyor: ‘’Zeka
var ve zekanın ister nöron tarafından oluşturulsun ister bilgisayar çipi tarafından oluşturulsun
bunun neticesinin aynı olduğuna ve fiziğinin aynı olabileceğine, fiziğini bilmiyoruz da,
fiziğinin aynı olabileceğine dair bir kanaatimiz yavaş yavaş oluştu.
Dolayısıyla yapay zeka birçok disiplinlinin bir arada varlık sürdürdüğü ve aynen insan aklı
gibi her yere aktarılabilecek bir bilgi işleme alanı. Nasıl ki insan zekası resim yaratıyorsa
yapay zeka da resim yaratıyor, nasıl ki insan zekası tıbbî bilgi üretiyorsa yapay zeka
dediğimiz o zeka da tıbbî bilgi üretiyor.’’ (Kılıç, 2018)

7
‘’Fiziksel dünyanın varlığına inananlar, zihin ve madde arasındaki radikal farkı vurgularlar.’’ (Dualism
and Mind | Internet Encyclopedia of Philosophy. iep.utm.edu/dualism-and-mind.)

ZEKA KAVRAMI
Her ne kadar ‘’zeka’’ kavramı; beynin fizyolojik yapısıyla bağlantılı olan bir durum
olsa da, deneyimler ve beyindeki nöral aktivitelerin çalışmasına bağlı olarak gelişen
bir kavram. Zeka kavramı da fizyolojisi belirsiz; tıpkı bilinç gibi gözlemlenemeyen,
bilim alanında araştırılamayan -araştırılsa da- somut bir ispat yapılamayan bir
oluşum. ‘’Zeka’’ diyince aklımıza gelen bilim adamı Albert Einstein’ın ölümünün
ardından; doktoru tarafından beyninin kaçırılması ve incelenmesi sonrası, loblarının
bir beyne oranla yüzde on beş daha büyük olması ve bu büyüklük dolayısıyla
bölgedeki nöron faaliyetlerinin artması sonucuna ulaşılıyor. (Popular Science.
“Popular Science - Bilim Ve Teknoloji Haberleri.” Popular Science, 27 Oct. 2023,
popsci.com.tr.) (Nöral faaliyetlerin artış göstermesi beynin ve zekanın gelişime
yönelik bir etkendir.) Zeka varlığı kanıtının belirli kısmı somut bir detayla
açıklanırken, gözlemlenemeyen bir kavram olması da ‘’Bilinç’’ kavramının
belirsizliğiye örtüşüyor. ‘’Zeka sonradan mı kazanılır yoksa doğuştan mı gelir?’’
sorusunun kesin bir yanıtı olmaması ve felsefi tartışmalara yol açması gibi, Yapay
Zekanın da bilinç ve kendine özgün bir zeka kazanabilmesi de kesin yargılarla
cevaplanamaz. Çünkü Albert Einstein, beyninin fizyolojik avantajını
değerlendirmeyip bilim ve sanatla uğraşmadan yani nöral aktivitelerini geliştirmeden
yaşamını sürdürseydi, beyninin fizyolojik avantajına eş değer olan konuma
erişemeyebilirdi. Fakat, sanat ve bilimle aktif bir şekilde uğraşması ona doğuştan
verilen bu fizyolojik avantajla birleşip zeka kavramında aklımıza gelen ilk isim
olmasını sağladı diyebiliriz.
Kendi Dillerini Oluşturan Facebook Chat Botları
‘’2017 yılında, Facebook’un ürettiği iki Yapay Zeka Chat Botları, sadece birbirlerinin
anlayabildiği şifreli bir dil oluşturarak kapatılmak zorunda kaldılar. Aslında
kapatılmalarının temel sebebi de, korkudan veya bu durumu engelleme amacıyla değil
farklı davranmalarına yönelik beklentiden dolayıydı. .Robotlara verilen talimat,
aralarında nasıl pazarlık yapacaklarını bulmaları ve ilerledikçe takas işlemlerini
geliştirmeleriydi. Ancak anlaşılır bir İngilizce kullanmaları gerektiği belirtilmedi ve
onlar da kendi "stenografilerini" oluşturdular. Tuhaf ve anlaşılmaz görünen bu
konuşma dili, spesifik bir şifrelemeyi yansıtıyor gibiydi :
Bob: i can i i everything else . . . . . . . . . . . . . .Alice: balls have zero to me to me to me to me to
me to me to me to me to
Bob: you i everything else . . . . . . . . . . . . . .
Alice: balls have a ball to me to me to me to me to me to me to me
Bob: i i can i i i everything else . . . . . . . . . . . . . .
Alice: balls have a ball to me to me to me to me to me to me to me
Bob: i . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Alice: balls have zero to me to me to me to me to me to me to me to me to
Bob: you i i i i i everything else . . . . . . . . . . . . . .
Alice: balls have 0 to me to me to me to me to me to me to me to me to
Bob: you i i i everything else . . . . . . . . . . . . . .
Alice: balls have zero to me to me to me to me to me to me to me to me to
Tekrarlama üzerine kurulu bu diyalog, talimat dışında gerçekleştirilen eylemlerden
dolayı kafada soru işaretleri oluşturdu. Sadece iki robot arasında anlaşılabilecek bir dil
yapılandırılması ortaya konuldu. Bu durumla ilgili araştırmacılardan Dhruv Batra,
"Ajanlar anlaşılır bir dilden uzaklaşacak ve kendileri için kod sözcükleri icat
edecekler" dedi. "Mesela beş kez 'the' dersem, bunu bu öğenin beş kopyasını
istediğim şeklinde yorumluyorsun. Bu, insan topluluklarının kısayol oluşturma
biçiminden çok da farklı değil.” Kısaltma ve tekrarlamalara bağlı şifreli konuşma,
insanların kendi oluşturabilecekleri alfabelerden ve dil yapılandırmalarından pek de
farklı değil. Dilbilimcilere göre, bu durum imkansız gibi gözükse de yine de
robotların talimat dışı hareket etmesi de söz konusu. İrdelenen konu, sadece bir dil
oluşturulması değil aynı zamanda talimat dışı eylemlerde bulunmasıdır.
Ayrıca sohbet robotları taklit yöntemleri ve eğilimleri ile son derece insani görünen
yollarla pazarlık yapmayı da öğrendi. Örneğin, FAIR tarafından yayınlanan bir
makaleye göre, belirli bir öğeyle çok ilgileniyormuş gibi davranıyorlardı; böylece
daha sonra ondan vazgeçerek büyük bir fedakarlık yapıyormuş gibi
davranabiliyorlardı.’’(Griffin, Monday 31 July 2017)
Bu durumda da, makalede ele alınan bilinç kavramının kazanılma sürecinde Facebook
chat botları çok kapsamlı bir örnek olacaktır. Çünkü gözlemlendiği üzere, dil yapısını
inceleyerek ve dilin öğrenme biçimini taklit ederek kendilerine öz bir dille iletişime
geçmeye başlamışlardır. Sadece iki chatbot böyle bir durumu oluşturabiliyorsa
günümüzde ve dahasında karşımıza çıkabilecek yapay zeka algoritmalarının da
oluşturmaları söz konusu olabilir.
SONUÇ
Yapay Zeka, günlük yaşamımıza yoğun bir şekilde entegre olmuş ve çeşitli alanlarda insan
hayatını kolaylaştırmayı amaçlayan oluşumlarla adından söz ettirmiştir. Bu süreç çeşitli etik
tartışmaların ve komplo teorilerinin yaygınlaşmasına yol açmıştır. Bu komplo teorileri veya
distopik gelecek algıları, yapay zekanın bilinç kazanıp kazanamayacağı konusunda
tartışmaları beraberinde getirmiştir.
Yapay Zekanın önyargılı olabilmesi için öncelikle "bilinç" kavramını kazanması, yani öz
farkındalığa ulaşması gerekir. Her ne kadar bu durum Yapay Zeka mühendisleri tarafından
kesin bir dille reddedilse de, bugün bile varlığı hala tartışma konusu olacak kadar belirsiz
olan "bilinç" kavramının nasıl mümkün olabileceği konusunda kesin bir yorum yapmak
kavramın doğasına aykırıdır. Bu durumda yapay zekanın öz farkındalık yaşayarak önyargılı
bir yapıya evrilmesi her zaman göz önünde bulundurulması gereken bir konu olmalıdır.

Yapay Zekanın makine öğrenimi oluşturulurken örnek alınan Nöroloji alanı ve insan
öğrenmesi bağlamında oluşturulan Yapay Zeka beyni, olası bir distopik senaryonun önüne
geçmek için Nöropsikolojik açıdan da incelenmelidir. Şu sıralar konuşulan "Yapay Zeka
taraflıysa..." söylentilerinin doğrudan reddedilmesi yerine, değerlendirilip tartışılması ve
detaylı olarak raporlanması gerekmektedir.

KAYNAKÇA
Engin, Furkan Yasin. “Nörobilim Ve Yapay Zeka.” IoT Türkiye | Türkiye’nin En Büyük
Nesnelerin İnterneti Ekosistemi, 22 Apr. 2020,
ioturkiye.com/2020/04/norobilim-ve-yapay-zeka.
---. Nörobilim Ve Yapay Zeka | Türk Nöroloji Derneği.
noroloji.org.tr/menu/189/norobilim-ve-yapay-zeka.
“Sinirbilimde MATLAB Ile Yapay Zeka Kullanımı - FİGES AŞ.” FİGES AŞ, 2 May 2023,
figes.com.tr/matlab-simulink/uygulama-alanlari/sinirbilimde-matlab-ile-yapay-zeka-k
ullanimi.
Mochacreative. “Bir Narkissos Efsanesi: Yapay Zek� Ve N�Robilim.”
Dergi/1406/Bir-Narkissos-efsanesi-Yapay-zek-ve-norobilim.aspx,
www.sdplatform.com/Dergi/1406/Bir-Narkissos-efsanesi-Yapay-zek-ve-norobilim.asp
x.
Flapstars. Sağlık Bilimlerinde Yapay Zeka - Türker Kılıç.
flaps.club/saglik-bilimlerinde-yapay-zeka-turker-kilic.
NÖROBİLİM VE YAPAY ZEKA ÇALIŞMALARINDA YAŞANAN GELİŞMELER SOSYAL
BİLİMLER VE PLANLAMA ALANIN ÖNÜNÜ NASIL AÇIYOR? - PDF Ücretsiz
Indirin.
docplayer.biz.tr/39324293-Norobilim-ve-yapay-zeka-calismalarinda-yasanan-gelismel
er-sosyal-bilimler-ve-planlama-alanin-onunu-nasil-aciyor.html.

Beyin, Açık, and Açık Beyin. “Yapay Zekâ Sistemleri İnsan Beyni Gibi Öğreniyor.”
AçıkBeyin, May 2023,
www.acikbeyin.com/yapay-zeka-sistemleri-insan-beyni-gibi-ogreniyor.
Griffin, Andrew. “Facebook’s Artificial Intelligence Robots Shut Down After They Start
Talking to Each Other in Their Own Language | the Independent.” The Independent,
10 Sept. 2020,
www.independent.co.uk/life-style/facebook-artificial-intelligence-ai-chatbot-new-lang
uage-research-openai-google-a7869706.html.

[ Değiştirildi: Cuma, 16 Şubat 2024, 11:29 AM ]
 
EYLEM SARIKAYA
yazan EYLEM SARIKAYA - Perşembe, 8 Şubat 2024, 10:14 AM
Dünyadaki herkese

Yerin seni çektiği kadar ağırsın 
Kanatların çırpındığı kadar hafif
Kalbinin attığı kadar canlısın 
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç
Sevdiklerin kadar iyisin 
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün 
Karşındakinin gördüğüdür rengin
Yaşadıklarını kâr sayma
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna

 

 

 

Can YÜCEL’in dizelerinde anlattığı gibi “bakmak ve görmekte gizli her şey”…Bakarız ama  çoğu zaman göremeyiz. Oysa görmek için birçok  nedenimiz vardır. Çünkü  yaşamak  ayrıntılarda gizlidir. Bazen  bir çocuğun gözlerinde,  bir yaşlının alın  çizgilerinde,  bazen kırılmış bir resim çerçevesinde ama hep yürekte, hep vicdanımızda bir yerde… Kısacası  ayrıntıları fark  etmekte… Ayrıntı deyip geçilen onca püf noktaların insan hayatında yapabileceği değişikliklerin farkında olsaydı insanoğlu, hayatta hiçbir ayrıntıyı kaçırmazdı. Dünya kuruldu kurulalı ilk insan diğer bir insanla tanıştığından bu yana birtakım  haklardan söz edilir. Bu hakların ortaya çıkmasında  yine biz insanlar başroldeyiz. İnsanlar arasında ırk, din, renk, yaş, cinsiyet ayrımı yapmak, sevgi, saygı, dostluk duygularını geliştirmek yerine insanları kendi egemenliği altına almak kendi otoritesini kurmak gibi etmenler bu hakları ihlal eden davranışların bazılarıdır.

 

“İnsan Hakları Evrensel Bildirisi” insanların en doğal haklarını korumak amacına yöneliktir. Bu bildiri, bütün bireylere eşit ve başkasına devredilmez haklar tanınmasını gerçekleştirmek için kabul ve ilân edilmiştir.

 

 İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, Atatürk’ün ülküsüne O’nun çizdiği yola ışık tutan bir bildiridir. Atatürk: “Hak kutsaldır, hakkın korunmasına çalışmak da ödevlerin en kutsalıdır. Hak ve adaletin bulunmadığı bir yerde ‘Hürriyet Ve Demokrasi’ vardır denemez.” der. Türk milleti, hak ve hürriyete tarih boyunca büyük önem vermiş ve bu kutsal kavramlar için savaşmış, yeri geldiği zaman canını vermekten bile çekinmemiştir. Bu nedenle Birleşmiş Millet Genel Kurulu’nca ortaya konan bütün gerçeklere bağlı bulunuyoruz. İnsanlık için büyük bir önem taşıyan bu bildiri, anayasamızın temel haklar ve ödevler kısmında da yer almıştır. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 10 Aralık 1948 tarihinde kabul ve ilân edildiği için, her yıl 10 Aralık günü ile başlayan o hafta kutlanmaktadır.

 

 

 

“Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.” Der bir madde. Peki: Yaşam boyunca birbirimizin yanında mıyız, sorumluluklarımızı biliyor muyuz, aldığımız görevlerin ne kadarını hakkaniyet ölçüsünde yerine getiriyoruz? Elimizdekilerin ne kadarını paylaşıyoruz ve hiçbir art niyet gütmeden ne kadar beraberce aynı yolda yürüyebiliyoruz?

 

 

 

İnsan hakları yeryüzünün en barışçıl silahıdır; bizi korur.

 

Kurallar gibidir; nasıl davranacağınızı bize söyler.

 

Yargıçlar gibidir; ona başvurabiliriz.

 

 

 

Duygular gibi soyuttur ama duygular gibi herkese aittir.

 

 

 

Ve her ne olursa olsun hep vardır.

 

 

 

Tıpkı doğa gibidir; ortadan kaldırılamaz.

 

 

 

Tıpkı ruh gibidir; yok edilemez.

 

 

 

Zamana benzer; zengin ve fakir, yaşlı ve genç, siyah ve beyaz, uzun ve kısa hepimize aynı biçimde davranır.

 

 

 

Bize saygı sunar ve bize de başkasına saygı duyma sorumluluğunu yükler.

 

 

 

İnsan hakları, insan olmanın kazandırdığı haklardır; başkası tarafından verilen bir söze ya da teminata bağlı olarak ya da satın alarak elde ettiğimiz haklar değillerdir.

 

 

 

İnsan hakları, insan olmamızın ve insan onurumuzun doğal bir sonucudur.

 

 

 

Bir okyanustur yaşam. Mutlu olalım açıklarda, korkup yüzemeyenlerin can simidi olalım. Bir devlet kurulsun adı da insan hakları devleti olsun ve de sembolü zeytin yaprağı olsun. Haklarımıza sıkı sıkıya sahip çıkacağımız barış dolu yıllara.

 

                                                        

 

 

 

                                   

 

 

 

Etiketler:
[ Değiştirildi: Cuma, 23 Şubat 2024, 8:49 AM ]
 
TAHA ZÜLFİKAR
yazan TAHA ZÜLFİKAR - Cuma, 29 Aralık 2023, 11:23 AM
Dünyadaki herkese

     Birçok yenilik her ne kadar heyecan verici olsa da beraberinde değişim ve dönüşüm
iddiası ile hayatlarımıza girdiği zaman önyargı, kaygı ve reddetme davranışını göstermemize
sebep olabiliyor. İnsan, yeni bir alışkanlık edinmekte birçok yol deniyor, zaman zaman pes
ediyor ve “Ben zaten …” ile başlayan sözlerle bu değişimle arasına hızlıca bir duvar örüyor.
Özellikle pandemi sürecinde varlığını bizlere bir mecburiyet olarak iyice hissettiren dijital
dönüşüm, öyle sert ve keskin bir kararlılıkla hayatlarımızdaki yerini aldı ki bırakın kabul etme
ya da reddetme davranışını seçmeyi, ansızın onu en etkili şekilde kullanabilme çabasına
girer olduk. İşte bu sürecin sancısını belki de en çok hisseden kimseler ise öğretmenler oldu.

     Bir öğretmen için eğitim-öğretimin verimli ve kesintiye uğramadan devam edebilmesi
her zaman ilk öncelik olmuştur. Öğretmenliğin gerektirdiği, özveriyle birçok zorluk ve stresli
durumun öğrenen topluluğuna hissettirilmeden kontrol altına alınması en önemli mesleki
yeterliliklerden biri olarak ön plana çıkar.

     Çevrimiçi eğitim ile başlarda sınıflara dönüşen evlerin salonları öncelerde elişi kes
yapıştır duvar süsleriyle öğrencilerin sınıfta hissettikleri yerler oluverdiler. Daha sonra dijital
araçlar devreye girdi. Aslında uzun zamandır var olan ancak kimilerimiz için tozlu sandık
misali ağzı sıkı sıkı kapalı olan Web 2.0 araçları imdadımıza yetişti. Böylelikle daha keyif
veren, öğrencinin daha çok dersin içinde olduğu, katkı verip yeni beceriler edindiği ders
oturumları gerçekleşmeye başladı. Küresel çaptaki zorluk ve mecburiyet, yeni bir ufku işaret
etti bizlere. Ne mutlu ki sınıflarımıza, öğrencilerimize dönmüş olsak da uzak kaldığımız
süreçte edindiğimiz dijital beceri ve birikimler, bugün ders planlarımızın vazgeçilmez bir
parçası hâlini alıverdi. Dijital dönüşümün yakın geçmişimizdeki eğitim ayağı tam anlamıyla
artık zorluk değil bir fırsat hâlini aldı.

     Hergün bir başka yeniliğin haberini aldığımız şu günlerde, kısa bir süre önce birden
bire çeşitlenen ve her alanda karşımıza çıka “Yapay Zekâ”, yeni bir sınav verdiğimiz, eşsiz
tecrübeler edindiğimiz günleri geri getirdi. Nasıl ki “Bilgisayar oynamak” söyleminden
“Çevrimiçi derse bağlanmak” şeklinde dönüşüme uğrayan dijital algımız ve alışkanlıklarımız
olduysa, bugün bir oyun ve eğlence gibi görünen, kimileri için ürkütücü olan yapay zekâ
furyasının özverili eğitimcilerin ve önyargısız yaklaşımların sonucunda eğitim-öğretimin
vazgeçilmez entegre bir parçası olmayacağını kim söyleyebilir ki?

 

                                                                                                                  Taha ZÜLFİKAR

                                                                                                                   Sınıf Öğretmeni

Etiketler:
 
Dünyadaki herkese

Günümüzde, eğitim alanında yapay zeka araçları, öğrenci deneyimini zenginleştiren ve öğretim sürecini hızlandıran çığır açıcı bir rol oynamaktadır. Özellikle İngilizce derslerinde yapay zeka araçlarını entegre etmek, öğrencilerin dil becerilerini geliştirmelerine katkı sağlayabilir. Ancak, bu entegrasyon sürecinde dikkate alınması gereken bazı zorluklar ve endişeler de bulunmaktadır.

Yapay zeka araçlarının etkili bir şekilde entegre edilebilmesi için kişiselleştirilmiş öğrenme platformları, dil işleme araçları ve otomatik değerlendirme sistemleri gibi araçlardan yararlanmak önemlidir. Bu sayede öğrenciler, kendi öğrenme hızlarına uygun içeriklere erişebilir ve dil becerilerini daha etkili bir şekilde geliştirebilirler.

Ancak, entegrasyon sürecinde karşılaşılan gizlilik endişeleri, etik sorunlar ve öğretmenlerin yerini alacağına dair endişeler gibi konular da göz ardı edilememelidir. Bu endişeleri aşabilmek için, doğru yaklaşım ve uygun eğitimle yapay zekanın olumlu etkileri ortaya çıkabilir. Ayrıca, öğrenci başarısı ve motivasyonunda gözle görülür bir artış sağlanabilir.

Yeni nesil İngilizce eğitimi, öğrencileri dil becerilerini güçlendirmeye teşvik ederken, öğretmenlere de daha etkili rehberlik yapma fırsatı sunacaktır. Bu bağlamda, yapay zeka araçlarının entegrasyonuyla birlikte öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına daha fazla odaklanılabilir ve öğrenme süreçleri daha etkili bir şekilde yönetilebilir.

Sonuç olarak, doğru strateji ve yönetimle yapılan yapay zeka entegrasyonu, İngilizce eğitiminde öğrenci başarısını destekleyen, öğretmenleri daha etkin bir şekilde rehberlik yapmaya teşvik eden bir dönüşümü mümkün kılabilecektir.

 
FİLİZ ÇALIK
yazan FİLİZ ÇALIK - Cuma, 29 Aralık 2023, 9:45 AM
Dünyadaki herkese

Dijital hap (akıllı hap veya sindirilebilir sensor olarak da bilinir), hapın içinde yutulabilir bir sensor içeren farmasötik bir dozaj formudur. Sensor, tüketildikten sonra tıbbi verileri aktarmaya başlar. Teşhis amacıyla tasarlanan akıllı hap, hastalığın varlığını gösteren biyobelirteçleri tespit etmek ve analiz etmek için tasarlanmış minyatür kablosuz biyosensörleri kullanıyor. Ek olarak akıllı bir hap, verileri dışarıya aktarabilir.Eğer bir hastalığın vücut içerisinde yarattığı mekanizmaya ya da normal hücrelerimize göre farklılıklarına hâkim olabilirsek hastalığı yok etmeye yönelik bir ilaç formulasyonu geliştirebiliriz. Bu da çoğu zaman akıllı ilaç ya da dijital hap olarak geçer. Son yıllarda biyobozunur ve uyaranlara duyarlı polimerik malzemeler kanser araştırmalarında ve biyomedikal uygulamalarda önem kazanmıştır. Bu tür malzemeler vücutta implant olarak ve nano boyutlu bir ilaç taşıma sistemi olarak kullanılabilir.

 

Pek çoğumuz günlük hayatta artık misel kavramını duymaktayız genellikle makyyaj temizlemede ya da direk kir temizlemede karşımıza çıkan bu sistem aslında basitçe suda çözünmeyen bir malzemeyi çözünür hale getiren kimyasal yapılardır. Bu misel taşıyıcılar, hidrofobik ilacı vücut sıvısında suda çözünür hale getirir ve ilacın tümör dokularında toplanmasını sağlamak için hem pasif hem de aktif hedefleme yollarını kullanır. Kemoterapi ilaçlarının çoğu hidrofobiktir ve çözücü ajan gerektirir. Polimerik miseller bu ilaçların çözünürlüklerini onları hidrofobik korlarında taşıyarak artırır. Miselleri oluşturan blok kopolimerler hidrofilik ve hidrofobik bloklardan oluşur. Sulu ortamda hidrofobik blok misellerin korunu oluştururken, hidrofilik kısım kabuki kısmının oluşturur. Miselik yapılar iyi taşıyıcı olmalarına ragmen, iletim sistemi olarak daha fazla iyileştirilmiş olmaya ihtiyaçları vardır. Erken ilaç salınımı ve seçici olmayan ilaç iletimi dikkat çekilmesi gereken temel konudur.

 

Miselik yapılar akıllı ilaç olarak kullanılırken kanser hücrelerinin düzensiz yapılara sahip boşluklu doğasından yararlanır ve içerideki sistemde ilaç salınımı yapar.

 

[ Değiştirildi: Cuma, 29 Aralık 2023, 2:39 PM ]
 
Dünyadaki herkese

Bağlanma bireylerin bebeklik döneminde bakım verenleriyle kurdukları duygusal bağ olarak tanımlanmaktadır. İnsanlar arasındaki kalıcı psikolojik bağ olan bağlanmanın temelleri daha bebek doğmadan anne karnındayken annenin bebeğin hareketlerine tepki vermesi, sevgiyi yansıtan kelimeler, sesler, dokunuşlarla etkileşime girmesiyle atılır. Çocuk bir başkasının gözündeki yansımasını görerek kim olduğunu oluşturmaya başlar. Anne veya bakım veren bir ayna işlevi görerek çocuğa var olduğunu yaşatır, hissettirir. Çocuklar dünyanın güvenli bir yer olduğunu ve sevildiklerini bakım verenlerinden öğrenirler. Anne-baba yani bakım verenler çocuğunun ihtiyaçlarına cevap vererek ve çocuk için ulaşılabilir olarak onların güvenlik duygusunu geliştirmelerine önemli katkıları olmaktadır. Sağlıklı bir bağlanma ilişkisinde çocuğun bakım verenlerle kurduğu ilişki de bakım verenin ne kadar duyarlı, ulaşılabilir, çocukla uyumlu, ihtiyacını karşılayan, tutarlı bir bakım veren olması kıymetlidir çünkü bu bağ yaşam boyu devam eden bir etkiye sahiptir…

 

Bağlanmada Ebeveynlerin Önemi

 

Çocuklarla kurulan ilişkide ebeveyn güvenli bir üs olabilmesi çocuğun stres, kaygı yaşadığında tekrar dönebileceği, onu yatıştıracak, sakinleştirecek bir ebeveynin olması, ebeveyn güvenli üs olabilirken aynı zamanda çocuğun keşfetmesi için dünyayı görebilmesi, yaşayabilmesi, deneyimleyebilmesi içinde onu cesaretlendiriyor olması gerekir. Bu dengeyi iyi kurabilen ebeveynlere sahip olan çocukların yaşam ilerleyişinde çok daha uyumlu, olumlu olduğu görülmektedir. Erken dönemdeki bağlanma ilişkisi ne kadar olumluysa çocuğun ruhsal, sosyal, duygusal gelişimi, yaşamdaki her türlü başarısı çok daha olumlu gelişip devam etmekte ve yetişkinlik dönemindeki ilişkilerini de etkilemektedir.

 

Anne-bebek etkileşimleri gözlenerek bağlanma üzerine yapılan araştırmalarda çocukların üç belirgin bağlanma şekli geliştirdiği belirtilmektedir.

 

Güvenli Bağlanma; güven, terk edilmeye karşı uyarlanabilir bir tepki ve kişinin sevgiye layık olduğu inancı ile karakterize edilmektedir. Güvenli bağlanan bir çocuk annesi, bakım vereni bulunduğu ortamdan gittiğinde üzülür ancak yeniden bir araya geldiğinde anneyi aktif olarak arar, karşılamaya isteklidir, onunla yakınlığını sürdürür, anneyle etkileşime girmeye ilgi gösterir ve mutlu olur. Anne ortama tekrar geldiğinde çocuk kolayca güvende hisseder, sakinleşir, oynamaya devam eder.

 

Kaygılı Bağlanma; kişinin yakınlık arzusuna başkalarının karşılık vermeyeceği endişesiyle karakterizedir. Ebeveynin çocuğun ihtiyaçlarına yönelik tutarlı bir şekilde duyarlı bir bakımın sağlanmadığı, zayıf ebeveyn varlığının bir sonucu olarak bu çocuklar ihtiyaç duyduklarında yanlarında olacak birincil bakım verenlerine güvenemezler. Kaygılı bağlanan bir çocuk annesi, bakım vereni bulunduğu ortamdan gittiğinde ise aşırı üzülür, anne döndüğünde mutlu olsa da sinirli ve zıt tepkiler verir. Sakinleşmesi zaman alır. Anneyi öfkeyle itebilir, kucağından inmek ister, ağlar. Bir durumla karşılaştığında anneyle etkileşime girmeye direnç göstermiştir.

 

Kaçıngan Bağlanma; Kaçıngan bağlanan bir çocuk annesi, bakım vereni bulunduğu ortamdan gittiğinde hiçbir şey olmamış gibi davranır, yüzünü çevirme, göz temasından kaçınma vb etkileşimden kaçınma eğilimindedir. Anne döndüğünde ilgilenmez, görmezden gelir, oynamaya devam eder. Çocukların yakın olma girişimlerini görmeyen, görmezden gelen ebeveynlerin çocuklarında bu bağlanma stiliyle karşılaşılmaktadır. Aslında bu çocuklar o anda ne sakin ne de kendini kontrol edebilen noktadadır. Yapılan araştırmalarda stres seviyelerinin arttığı gözlemlenmiştir, yani aslında çocuğun içinde fırtınalar kopuyordur. Bu ilgilenmiyor görüntüsü yaşadıkları duyguları, hassasiyeti bastırarak başa çıkma hali olarak görülmektedir.

 

**Sağlıklı bağlanmayı mümkün kılan en önemli etken tutarlılık, tekrar ve samimi, nazik, empati duyan sabırlı bir bakım verenin olmasıdır.

 

Sosyal yaşamda, okul ortamında farklı bağlanma şekillerine sahip olan çocuklara bakıldığında “Güvenli Bağlanan Çocuklar; ayrılıkların, kalıcı bir şey olmadığını içselleştirmiş, ayrılıkları tolere edebilen çocuklardır. , Öğretmen ve arkadaşlarıyla beraber okuldayken de kendilerini güvende hissederler. Güvenli bağlanan çocuklar olumsuz bir durumda ona yaklaşan öğretmenine, arkadaşına karşı onlardan gelecek teselliyi, yardımı kabul eder, kapsanmaya, zorlandığı bir durumda bunu anlatmaya, yardım istemeye yatkındırlar. Güvensiz Bağlanan Çocuklar; okulun içerisinde öğretmenleriyle, akranlarıyla daha olumlu olacak duygusal deneyimler arayışındadır. Bazen bağımsız hareket ederler, rutinlere, kurallara, grubun gidişatına uyum sağlamakta zorlanabilirler bazen de rutinlere karşı da aşırı bağımlı bir hal de alabilirler. Duygusal desteğe ihtiyaç duyduklarında, kendilerini regüle edemediklerinde kendilerini kapatabilirler. Dışarıdan yardım almak, sakinleştirilme, akranlarının, öğretmenlerinin olumlu yaklaşımlarına kaçıngan yanıt verirler.

 

Çocuğun kendine, diğer kişilere ve dünyaya dair algısını nasıl şekillendirebiliriz? Çocuk doğduğu andan itibaren anne-babasından dokunuşlarla, bakışlarla sevgi ve sefkat görmüş, ihtiyaçları karşılanmış, duyusal ve motor becerilerini özgürce edindiği bir alanla karşılaşmış olduğunda çocukta “Temel Güvenlik Hissi” geliştirir. (Ben çevrem içerisinde bir güce sahibim) Büyüme devam ederken istekleri, ihtiyaçları, duyguları, seçimleri ebeveynleri tarafından önemsenen, dinlenen çocukta ‘Kendi Kimliğine Duyduğu Güven’ güçlenir. (Ne istediğimi biliyorum) Çocuk bazı şeyleri kendi başına yapmak, deneyimlemek ister ve ‘Becerilerine Olan Güveni’ artar. (Ne yapabileceğimi biliyorum) Evinin çevresinde, okulda yaşıtlarıyla tanışır, vakit geçirir, arkadaş edinir ve ‘Sosyalleşmeye ve İlişkiye Yönelik Güveni’ gelişir. Bunların gerçekleşmesiyle de “Hayata ve Geleceğine Sağlam Bir Güvenle Bakar ve ilerlemeye devam etmek ister. İşte bu nedenlerle çocukların gelişimlerine katkı sağlamak için onların kararlarına, sağlıklı, mantıklı olan itirazlara evet diyebilmeli, haklı itirazlarına alan açmalı, ve zaman zaman kabul etmeliyiz.

 

Özellikle dış dünyaya, sosyal yaşama, okul yaşamına karışmaya başladıkları dönemler çocuk için çok önemlidir. Her çocuk kendi aile süreçlerinden gelen deneyimleriyle bu alanlara gelir. Okul ortamını düşündüğümüzde okul içinde yeni olumlu deneyimler, etkileşimler kurarak çocuk kendi benlik algısıyla ilgili ‘ben seviliyorum, özelim, yetkinim, yeterliyim’ gibi olumlu bir benlik algısının inşaasını geliştirmeye devam eder. Geliştirilmesi gereken duygusal ihtiyaç ve deneyimlerle okula gelen çocuk için ise okulda öğretmenleriyle, arkadaşlarıyla kuracağı yeni olumlu deneyimler, etkileşimler çocuğun kendine, diğer kişilere ve dış dünyaya dair algısının şekillenmesine imkan tanır. Tüm bu deneyimlerle çocukların zihninde yeni yollar açılmaktadır. Ne kadar olumlu deneyim, etkileşim olursa gelişimde o derece de olumlu olmaktadır. Çocuklarımızla olan bağa, tutum ve davranışlarımıza yönelik fark ettiklerimiz ve bunlara dönük yapılan davranışsal, ilişkisel değişimler o bağa ve çocuğun bağlanma modeline etki edebileceğini söyleyebiliriz.

 

Dışardan ya da içerden gelen uyaranlarla ilgili çocuğun anlam verilmemiş deneyimlerine annenin kapsayıcılığını ve dönüştürücülüğünü sunması çocuk için bu bilinmeyen deneyime anlam vermesine imkan tanırken benzer durumlarla baş etmesini de kolaylaştıracaktır. Örneğin; kuma basmak istemeyen çocuğu anne yavaş yavaş ve kendi sakinliğini ona sunarak duruma alıştırması, kabus gören çocuğu kapsayarak bunun bir kabus olduğunu, kendisini rahatsız ettiğini ancak şuan beraber yan yana olduklarını ve geçtiğini belirterek çocuğun anlam verilmemiş deneyimleri arasında bağ kurmasını sağlaması, benzer deneyimlerde ruhsal olarak daha sakinlikle baş edebilir olmasına imkan tanıyacaktır. Çocuğun ihtiyacını anlayabilen olgun ebeveynler olarak çocukların ihtiyaçlarına, tepkilerine cevap vermek, yardımcı olmak için kendi duygusal ve düşünen beyin kısımlarından yararlanarak çocuğu sakinleştirir, onun da daha az gelişmiş olan bu kısımlarının gelişmesine katkı sağlamış olunmaktadır.

 

Kriz Anlarında Beyin Gelişimi Nasıl ve Bizler Çocuklara Nasıl Yardım Edebiliriz?

 

Kriz anında beynin birbiriyle olan teması kopar, entegrasyonunu kaybeder. Bir alarm çalıyordur; güvende değilim, tehlikedeyim, iyi şeyler olmuyor gibi olumsuz düşünceler zihinden geçiyordur. O anlarda çocuklar için yapmamız gereken beyni daha rahat, sakin, güvende olduğu ana, alana geçişini desteklemektir. Bunu yaparken ebeveynin önce kendisinin sakin olması sonrasında çocuğun duygusunu kabul ederek çocuğu sakinleştirmesi empatik bir yaklaşımla, bağ kurmaya odaklanması gerekir. Böyle durumlarda ebeveynlerin işbirliği de süreci kolaylaştırmaktadır. Bir ebeveyn çocuğu sakinleştirmeye çalışırken yani aktifken, diğer ebeveyn uyumla hareket ederek daha pasif kalabilir. Çocuğunuzla bir anlaşmazlık yaşadığınızda kendi duygunuzun farkında olabilmek, öfkeyle tepki vermeden önce durmayı öğrenebilmek, çocuğunuzun bakış açısına katılmıyor olsanız bile onu dikkatle dinleyebilmek iyi bir rol model olmanızı sağlarken aynı zamanda ebeveyn–çocuk ilişkisini korumaya da yardımcı olur. Bununla birlikte zorlayıcı duygu ve durumlarda neyin yanlış olduğuna odaklanmaktan çok neye ihtiyaç duyulduğuna odaklanarak;

 

Neye ihtiyaç duyuyorum?

 

Şu An ne yapmam gerekiyor?

 

Ne tür bir destek bana yardımcı olabilir? şekilde düşünmek ve sormak ebeveyn olarak sizlere de yardımcı olacaktır.

 

Tüm bu yöntemler ve bakış açılarıyla birlikte çocuğun rahatlayabilmesi, sakinleşmesi için onun “stressörlerle başa çıkabilme kapasitesi” de çok önemlidir. Çocuklar yetiştiği çevrede yaşamları boyunca bir takım yaşantısal stresörlerle karşı karşıya gelmektedirler. Çocukların erken dönemden itibaren gelişim dönemlerine uygun olacak belirli stresörlerle karşı karşıya kalması, bu karşılaşmalarda ebeveynlerinin / ailenin nasıl davrandığı, nasıl model olduğu, ne tür yönergeler verdiği bunlarla baş edebilmesi, bu ve benzer durumlara yönelik kontrol algılarının gelişmesine etki etmektedir. Kendi yaşamları üzerinde kontrol algısı geliştiren çocuklarda bu durum onların psikolojik iyi oluşlarına da katkı sağlandığı belirtilmektedir. Örneğin; aniden bir ses gelmesiyle küçük çocuğun yaşadığı korku anında veya bilgi, becerileri, arkadaş ilişkilerini geliştirirken yaşadığı bir zorlukta ebeveynler güvenli üs olup verdikleri mesajla, destekle çocuğu rahatlatır ve keşfetmeye devam etmesini sağlar. Yaşam sürecinde birçok kez deneyimlenen bu etkileşimlerle çocuklarla kurulan bu duygusal bağla çocuklar ilgilenildiğini, güvenden olduğunu anlarlar. Ancak bu güven ve duygusal bağı hisseden yaşayan çocuklar keşfeder, öğrenir, eğlenir ve oyun içerisinde olabilmektedir.

 

Sağlıklı çocuk-ebeveyn ilişkilerine dair yapılan araştırmalarda ebeveynlerin çocuklarını destekleyerek çevreyi-dünyayı keşfetmelerine imkan tanıdıklarını ve bunu çocuklarıyla bir arada olarak gerçekleştirdiklerini belirtmektedir. Bu birliktelik sadece fiziksel olarak yan yana olmak değil yetişkinin birlikte geçirilen vakte, oynanan oyuna odaklanması, bundan keyif alması ve bunu çocuğa hissettirmesi çocuğun yeni şeyleri denemesine yardımcı olmakta, kendine güvenerek yaşamı için adım atma isteğini arttırmaktadır.

 

“Destek alabileceğiniz birilerine sahipseniz kendinizi yeni şeyler deneyecek kadar güvende hissedebilirsiniz.”

 

Hangi yaşta olurlarsa olsunlar anlaşıldığını ve kabul gördüğünü hisseden çocuk gelişime kendini açar. Çocuğun sahip olduğu ilişki ve o ilişkide hissettikleri gelecekteki ilişkilerinin nasıl olması gerektiğine dair model oluşturur. Sağlıklı bir ilişkide olmanın kendini değerli, kabul görmüş olmak ve o ilişkideki kişilerle olmaktan keyif almak anlamına geldiğini fark eden çocuk yetişkinlikte de bu özellikleri içinde barındıran sağlıklı ilişkiler kurmanın önemini bilerek ilerler…

 

                                                                                                                         Klinik Psikolog Fatma Merve Yıldız

 

 

 

Kaynakça

 

Atalay, Z., (2021) Mindfulness: Bilinçli Farkındalık Farkındalıkla Anda Kalabilme Sanatı, (9. Baskı), İnkılap, İstanbul

 

Levine, A.; Heller, R., (2017), Bağlanma, (6. Baskı), Aganta Kitap, İstanbul

 

Norris, V.; Rodwell, H., (2017), Ebeveynler için Theraplay: Bağlanma Temelli Oyun Terapisinin Günlük Hayatta Kullanımı, (1. Baskı), Gün Yayıncılık, İstanbul

 

Parman, T., (Ed.) (2011), Psikanaliz Yazıları: Donald W. Winnicott, 1. Basım, Bağlam Yayıncılık, İstanbul

 

Seçkin, Ş.; Hasanoğlu, A., (2016), Çocukta Rezilyans Esneklik ve Toparlanabilme Becerisi, (5. Baskı), Remzi Kitabevi, İstanbul

 

Thierry, B., (2023), Çocuklarda Bağlanma Zorlukları için Basit Rehber: Nedir ve Nasıl Yardım Edebiliriz?, (1. Baskı), Sola Unitas, İstanbul

 

[ Değiştirildi: Cuma, 29 Aralık 2023, 9:38 AM ]
 
İpek Turan Akça
yazan İpek Turan Akça - Cuma, 29 Aralık 2023, 8:53 AM
Dünyadaki herkese

IŞIKTA DİJİTAL PASAPORT SÜRECİ

 

Işık Okulları olarak Teknolojiyi hem öğretmenlerimiz ile hemde öğrencilerimiz ile aktif olarak kullanıyoruz. Okulumuzun projelerinden biri olan Işıkta Dijital Pasaport (IDP) derslerimizde müfredatlarımızda aktif olarak kullanılmaktadır.

Nedir IDP?

Öğrencilerimiz dönem başlarında common sense standartlarına uygun olarak hazırlanan IDP sınavına online olarak katılım sağlarlar. Sınavdan belirlenen geçme notunu alan öğrencilerimiz kendilerine sunulan öğrenci taahhütnamesini imzalar. Öğrencilerimiz kendi sorumluluklarını tamamladıktan sonra velilerimizden veli taahhütnamelerini toplarız.

Tüm işlemlerini başarıyla tamamlayan öğrencilerimiz sticker almaya hak kazanırlar ve Sticker alan öğrencilerimiz okula getirmek istedikleri cihazlarına ( Tablet ya da bilgisayar) etiketlerini yapıştırırlar.

Süreç Nasıl İlerler?

Etiketlerini kazanan öğrenciler cihazları ile derslerine gelirler. Öğretmenler mutlaka öğrencilerin stickerlarını kontrol eder çünkü sticker alamayan öğrenciler cihazlarını okula getiremeyeceklerdir.

Cihazlarını getiren öğrenciler ve sınıfta cihazı olmayan öğrenciler için öğretmenler Hibrit ders planları hazırlarlar. Cihazı olan öğrenciler için dijital içerikler cihazı olmayan öğrenciler için dijital olmayan ya da ortak Akıllı tahtalar üzerinden hazırlanan içeriklerle derslerini devam ettirirler.

Bu proje ile öğrencilerimiz Dijital dünyanın temellerini oluşturan dijital vatandaşlık politikamız paralelinde iyi bir dijital vatandaşın sorumluluklarını da farkına varır.

İyi bir dijital vatandaş nasıl olunur?

·        Güçlü şifreler kullanın, düzenli olarak değiştirin.

·        Sadece güvenli ve şifreli bağlantıları kullanın.

·        Bilgisayarınızı ve diğer cihazlarınızı güncel tutun.

·        Kişisel bilgilerinizi koruyun: Özel bilgilerinizi sadece güvendiğiniz platformlarda ve kişilerle paylaşın.

·        Bilinçli bir şekilde paylaşım yapın ve gizlilik ayarlarınızı kontrol edin.

·        Saygılı iletişim: Çevrimiçi ortamlarda diğer kullanıcılara saygılı ve nazik bir dil kullanın.

·        İnternet üzerinde paylaştığınız içeriklerde telif haklarına dikkat edin.

·        İzin almadan başkalarının çalışmalarını kullanmaktan kaçının.

·        Haberleri ve bilgileri doğrulamak için güvenilir kaynakları kullanın.

·        Sahte haberlere karşı dikkatli olun.

Yukardaki özelliklerimize dikkat etmek teknolojiyi iyi ve doğru bir şekilde kullanmak hayatımızı her zaman kolaylaştırır.

Öğrencilerimize cihaz sorumluluğunu anlatacak sarı ve kırmızı etiketler kullanırız. Ders içerisinde yada cihaz kullanım zamanlarında yaptıkları ilk olumsuz davranışlarında sarı kart ikinci olumsuz davranışlarında kırmızı kart alırlar. Kırmızı kart alan öğrencilerin vizeleri iptal edilir ve etiketleri alınır. Vizesi olmayan öğrenciler derslere cihazsız olarak devam ederler.

Vize sınavlarımız 1 dönem ve 2. Dönem olmak üzere yılda iki kere yapılır. İlk vizeyi geçemeyen öğrenciler 2. Vize döneminde tekrar deneyebilirler.

 

IDP projesi için öğretmen yorumları:

Öğretmen : The IDP lessons for year 5 have been extremely helpful to the students in a sense of having the familiarity on how to use and maneuver through the digital platforms, NightZookeeper and MyOn. Additionally, the lessons provide a fruitful and engaging experience to our students for having an interactive interaction during the lessons..

 

Öğretmen : IDP derslerini faydalı buluyorum. Her hafta yapmaya çalışıyorum. Öğrencilerin interaktif bir şekilde görsel ve bilişsel olarak beslenmeleri öğretmen ve öğrenciler için de keyifli. Planlamalar daha efektif olabilir, İngilizce için kahoot ya da wordwall gibi uygulamaların dışında. Grup proje çalışmaları onları ders içinde getirdikleri device lardan araştırmaya yönlendiriyorum. Sınıflardaki öğrenciler pasif öğrenmeden aktif öğrenmeye geliştirilmiş IDP dersleriyle step by step adım atıyor.

 

Öğretmen : Bu senenin en keyif aldığım projesi şimdilik. Öğretmenlerle sık sık IDP akademik için toplantılar yaptık beraber planlar hazırladık. Yapay zekayı dahil etmeye çalıştık. Öğrenciler farklı materyaller ile öğrenmelerini daha kalıcı hala getirdi.

 

IDP projesi için öğrenci yorumları :

Öğrenci :

Bence IDP programı çok güzel. 5.sınıftan beri uygulanan bu programın çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Böylelikle derslerimiz hem keyifli hem de daha verimli geçiyor. Aynı zamanda dijital vatandaşlığın getirdiği sorumlulukları düşünerek hareket etmemizi sağlıyor. Projeyi yürüten  öğretmenlerimize ve okulumuza çok teşekkür ediyorum.Derslerde çağımıza uygun içerikler ile konuyu derinlemesine işlemek kalıcılığı ve aktif kalmamızı sağlıyor.

 

Öğrenci :

Öncelikle bu okula yeni geldiğim için sürekli bahsedilen IDP programını çok merak ediyordum. Sonunda sınav zamanı geldiği zaman sınavı büyük bir dikkatle yaptım. IDP etiketini kazandığımda çok mutlu oldum. IDP programının çok yararlı bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Tüm arkadaşlarımla beraber derslerimizde yaptığımız ve yapacağımız uygulamalar için heyecanlıyım.

 

      

 

 wXIWCQhP4bDaiL4nqBnq7zjmltEzksXVLGlUVZdEDYjBJCs5GI0dhePMbiqsRs8DlmVqlb9cnHlYM-dVFYsa3WiPLiqH59bCmluZy9ffbqK-8eMFqt04XexM8kZX2Qc1q-myt0s9FsL8b7VLBwjBKFY  xYu6DNVOxIIYYCg4JCU1sA_FwOc4w28E4bWx3pHSCzk2luHjXN0WVSMRkyyMxpNkiwvFCnpPqJJD4GqXLJlGOMB-VJHWPjzFEWPUfPNvJKuzSP18Ykx4_VOSY_52Jcs0euG9b5C4VhvxUWwFwHydrk8   9TitVGrEJYkDgyvNbcEcYt52SMS4suwp7iDfjTjEXvfhD98Lp1RXIasI7R2aF13JqzgmNidHYORWfz2TkMSQ6NNHKquIP5yOJ0vmIisX9HysWtXLF7q6uiZHs9HokjCmbwnHM4nS3kmr4LZmqNFzolE

 

[ Değiştirildi: Cuma, 29 Aralık 2023, 8:55 AM ]
 
Özlem Şen
yazan Özlem Şen - Perşembe, 28 Aralık 2023, 4:07 PM
Dünyadaki herkese

Ben Anlamam Yapay Zekâdan!

 

Yapay zekâ hızlı bir şekilde tüm alanlara yayılmışken, en temel anlamda ne olduğunu, nerelerde ve nasıl kullanıldığını tam olarak öğrenme vakti geldi. Birazdan hem bu konuda bilgilenip hem de kullanım ihtiyacı duyduğunuz alanlarda örnek sitelere ulaşabileceğiniz bir yazı ile karşınızdayım.

 

Yapay Zekâ nedir?

 

Basitçe ifade etmek gerekirse, yapay zekâ insan zekâsını taklit ederek verilen görevleri yerine getiren, topladığı bilgileri analiz ederek kendini geliştirebilen bir sistemdir. En önemli özelliği; insan zihnini taklit ettiğinden dolayı öğretilebilir ve genişletilebilir olmasıdır.

 

Peki, ben bunu nasıl kullanabilirim?

 

Yapay zekâyı hem gündelik hayatınızda, hem de eğitim alanında kullanabilirsiniz. Mesela bir spor programına ya da bir parti fikrine veya elinizde olan malzemelerle bir yemek tarifine ihtiyacınız var. Tam da bunlar için yapay zekâdan yardım alabilir, ona istediğiniz ve istemediğiniz şeyleri söyleyebilir ve tüm bu fikirleri özelleştirmesini talep edebilirsiniz.

 

Aynı zamanda ders verdiğiniz bir sınıf için istediğiniz komutları yazarak etkinlikler, çalışma kâğıdı fikirleri, kazanımlar, dil bilgisi konuları ile dolu bir ders planı örneği hazırlatıp, yine istediğiniz ve istemediğiniz ya da eklenmesini düşündüğünüz konuları söyleyerek ders planınızı özelleştirmesini talep edebilirsiniz.

 

Ama bu hep yazı...

 

Verdiğim ilk örnek yazı temelli bir yapay zekanın kullanımını içeriyor fakat yapay zekâ bundan ibaret değil. Farklı yapay zekâ sistemlerini kullanarak bir görsel tasarlayabilir, metinlerinizi seslendirebilir, podcast kaydedebilir, bu podcastleri kolayca düzenleyebilir ve sunum oluşturabilirsiniz. Yapay zekânın kullanım alanı bunlarla da bitmeyip devam ediyor. Toplantılarınızda sesinizin daha net duyulması için, kendinize özel bir site oluşturmak için, logo tasarlamak için, internette okuduğunuz makalelerin ya da yazıların önemli bölümlerini işaretlemek için, gördüğünüz metinleri başka dillere çevirmek için, telif hakkı olmadan müzik yaratmak için ya da üretkenliğinizi desteklemek için bile kullanabilirsiniz.

 

Tüm bu fikirler müthiş ama nasıl...

 

Tam da bu noktada ihtiyacınız olan şeyin adı “komut” ya da “prompt”. Doğru komut girerek ihtiyacınız olan her şeye ulaşmanız çok kolay. Komut yazmak için önce kendi içinizde fikirlerinizi düzenlemelisiniz. Mesela bir tarife ihtiyacınız var. Bu tarif için yazı temelli bir yapay zekâ sistemine komut yazabilirsiniz. Bu komut iki faklı şekilde olabilir. “Patlıcan, domates, soğan, kıyma. Sadece bunları kullanarak bir yemek tarifi oluştur.” bu komutla istediğiniz tarife ulaşabilirsiniz fakat oyunu biraz daha iyi oynayabilmek için şu şekilde komut da girebilirsiniz “Sen dünyaca ünlü bir aşçısın ve senin restoranına bir yemek eleştirmeni gelecek. Şanssızlık o ki elinde sadece patlıcan, domates, soğan ve kıyma var. Sadece bu malzemeleri kullanarak yemek eleştirmeninin çok hoşuna gidecek bir yemek tarifi yaratman gerekli. Bu tarifi senin öğrencin olan benle de paylaşıp, tüm püf noktalarını vermelisin. Çünkü senden sonra aynı yemeği benim de yapmam gerekli. Restoranımızın adının daha iyi duyulmasını benim yeteneklerim de sağlayacaktır.” Yapay zekâ paylaşımcı ve öğrenen bir sistem olduğundan dolayı ona ne kadar detay ve rol verirseniz o kadar iyi çalışacaktır.

 

Tamam anladım. Hangisini ne için kullanacağım?

 

Örneklere gelecek olursak, yazıda bahsettiğim tüm sistemler için QR kodları ve site linklerini ufak açıklamalarla yazıyorum. Aklınızda tutmanız ve asla unutmamanız gereken en önemli şey, yapay zekâ ile ne kadar çok vakit geçirir, ona ne kadar çok done sağlarsanız sizin isteklerinize o kadar yakın olur. Amiyane tabir ile ne kadar kurcalarsanız o kadar çok şey bulursunuz.

 

Gelsin Linkler

 

image.png  image%20%2816%29.pnghttps://chat.openai.com/

 

İki farklı versiyonu bulunan chatGPT’nin 3.5 versiyonunu ücretsiz kullanabilirsiniz. Komut girerek, girdiğiniz komuta uygun yazılı belgeye ulaşmanız sadece saniyelerinizi alacak.
Ücretli olan 4.0 versiyonu hayal gücü kullanımı ve üretkenlik açısından çok daha başarılı fakat ücretsiz haliyle çok da büyük bir farkı yok!

 

Artısı: Çok kısa bir sürede okuma parçalarından ders planına, şarkı sözlerinden etkinlik fikirlerine ulaşabilirsiniz.

 

image%20%281%29.pngimage%20%2817%29.png https://discord.com/invite/midjourney

 

Komut girerek, girdiğiniz komuta uygun bir görsele ulaşmanız sadece saniyelerinizi alacak. Midjourney çoğunlukla ücretli bir sistem olmakla birlikte, zaman zaman ücretsiz versiyonu da kullanıcılara sağlanıyor. Bunu kullanmak için Discord uygulamasını da bilmeniz gerekli.

 

Eksisi: İstediğiniz görsele ulaşmak için komutta oynama yapmanız ya da istekleriniz doğrultusunda yapay zekaya bir süre komutlar üzerinden öğretme gerçekleştirmeniz gerekebilir.

 

image%20%282%29.pngimage%20%2818%29.png https://www.bing.com/images/create

 

Komut girerek, girdiğiniz komuta uygun bir görsele ulaşmanız sadece saniyelerinizi alacak. Tasarım tarzı da çok sevimli.

 

Artısı: Tamamen ücretsiz!

 

image%20%283%29.pngimage%20%2819%29.png https://www.naturalreaders.com/online/

 

Metinlerinizi seslendirmek için kullanabileceğiniz bir yapay zeka harikası. Bir bölümü ücretli fakat ücretsiz hali de tamamen yeterli!

 

Eksisi: Ücretli versiyonunda daha fazla ve gerçekçi ses bulunuyor aynı zamanda seslendirilen metni indirmeye de izin veriyor.

 

image%20%284%29.png image%20%2820%29.pnghttps://podcastle.ai/

 

Yapay zeka temelli bir podcast kaydetme, düzeltisi yapma ve paylaşma sistemi. Belli bir bölümü ücretli fakat ücretsiz hali de yeterli.

 

image%20%285%29.pngimage%20%2821%29.pnghttps://cleanvoice.ai/

 

Yapay zeka temelli bir podcast kaydetme, düzeltisi yapma ve paylaşma sistemi.

 

Eksisi: Sadece 30 dakikası ücretsiz.

 

image%20%286%29.pngimage%20%2822%29.pnghttps://www.beautiful.ai/

 

Birkaç komutla bir sunu oluşturmaya ne dersiniz? Bu link tam da bu işe yarıyor.

 

Eksisi: Aylık bir ücretlendirme ile üyelik sistemi var.

 

image%20%287%29.pngimage%20%2823%29.pnghttps://gamma.app/?lng=en

 

Yine bir sunu oluşturma uygulaması olan gamma, beautiful’un aksine ücretsiz!

 

 

 

image%20%288%29.pngimage%20%2824%29.pnghttps://krisp.ai/

 

Çevrimiçi toplantılar ve çağrılar için tam zamanlı bir yapay zeka destekli asistan. Size gürültü engellemede, transkrip hazırlamada ve notlar almada destek olarak verimliliğinizi ve odağınızı en yüksek seviyede yaşamanızı sağlar.

 

image%20%289%29.pngimage%20%2825%29.png https://10web.io/

 

Kendi internet sitenizi oluşturmanızda size kolaylık sağlayabilecek bir yapay zekâ aracı!

 

Eksisi: Maalesef kendisi ücretli.

 

image%20%2810%29.pngimage%20%2826%29.pnghttps://brandmark.io/

 

Kendi freelance şirketiniz ya da kendiniz için kullanmak üzere özgün bir logo yaratabileceğiniz bir yapay zeka aracı.

 

Eksisi: Logoları indirmek için belirli bir ücret istiyor.

 

image%20%2811%29.pngimage%20%2827%29.png https://glasp.co/

 

İnternet üzerinde gördüğünüz her metinde, sizin için önemli olan bölümleri işaretlemenizi sağlayan ve bu notları size toplu bir şekilde gösteren bir sistem.

 

Artısı: Google Chrome’a eklenti olarak yüklenebildiği için kullanıcı dostu olarak kabul edilebilir.

 

image%20%2813%29.pngimage%20%2828%29.pnghttps://soundful.com/

 

Yapay zekanın gücünü kullanarak videolarınız, yayınlarınız, podcastleriniz ve daha fazlası için bir düğmeye tıklayarak telifsiz arka plan müziği oluşturmanızı sağlıyor!

 

Eksisi: Sadece başlangıçta ücretsiz kullanmanıza izin veriyor.

 

image%20%2814%29.pngimage%20%2829%29.pnghttps://www.notion.so/

 

Yazı yazmak, plan yapmak, paylaşımda bulunmak ya da sadece düşüncelerinizi organize etmek için kullanabileceğiniz müthiş bir çalışma alanı. Bu alan sayesinde işlerinizi daha organize ve hızlı çözümleyebileceksiniz!

 

Yazardan tavsiye

 

Artık yapay zekanın temelini ve birkaç gerekli sistemi öğrendiğimize göre Google’ın laboratuvarına da göz atmadan yazıyı kapatmamanız gerektiğini eklemek isterim.

 

image%20%2815%29.pnghttps://labs.google/

 

 

 

Yapay zekâyla kalın ve unutmayın, teknoloji iyi insanların elinde güzel!

 

 

 

 

 

 

 

[ Değiştirildi: Cuma, 29 Aralık 2023, 8:17 AM ]
 

  
loader image