Ağrı Kesicilerin Tarihsel Gelişimi
Günümüzde çok fazla insan, günlük yaşamında karşılaştığı stres ve fiziksel rahatsızlıklar ile başa çıkmak için ağrı kesicilere başvuruyor. Ancak, bu durum sadece günümüz çağına özgü değildir. Tarih boyunca insanlar, doğal yöntemlerden modern farmasötik ürünlere kadar farklı yollarla ağrıyı hafifletme arayışında bulunmuştur. Bunun en çarpıcı kanıtlarından biri, Antik Yunan, Roma ve Mısır medeniyetlerinde ağrı kesici olarak kullanılan doğal maddeler ile modern ağrı kesicilerin etken maddelerinin benzerlik göstermesidir.
Antik Dönemde Ağrı Kesiciler
Bir gün, bir Mısır bilimcisi, pazarda gezerken eski dönemlerden kalma bir papirüs alır. Bu papirüs, bir çay tarifini içermektedir ve bu çay, ağrı kesici olarak kullanılmaktadır. Söğüt ağacı yapraklarından demlenen bu çay, o dönem insanının doğal şifa kaynaklarından biri olmuştur. Söğüt ağacı, içerdiği salisin maddesi sayesinde ağrı kesici özellik taşımaktadır.
Modern Dönemde Ağrı Kesicilerin Gelişimi
Yüzyıllar sonra, 19. yüzyılda, Alman bir kimyacı söğüt ağacı kabuğundaki salisini izole etmeyi başarır. Bu madde, ilk kez "salisilik asit" olarak ağrı kesici formülasyonlarda kullanılmış, ancak mide üzerindeki yan etkileri nedeniyle ciddi sorunlara yol açmıştır. Bu sorunun üstesinden gelmek için, daha az zararlı bir türevi olan asetilsalisilik asit (ASPİRİN) geliştirilmiştir. Aspirin, 1899 yılında Bayer Şirketi tarafından piyasaya sürülmüş ve halen dünyanın en yaygın kullanılan ağrı kesicilerinden biri olarak bilinmektedir.
Ağrı Kesicilerin Güncel Kullanımı ve Etkileri
Günümüzde ağrı kesiciler, nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAİİ), parasetamol ve opioidler gibi çeşitlere ayrılmıştır. Her birinin farklı etkileri ve kullanım alanları bulunmaktadır. Ancak, bu ilaçların yan etkileri de dikkate alınmalıdır. Örneğin, NSAİİ'ler uzun süreli kullanımda mide ve bağırsak sorunlarına neden olabilirken, opioidler bağımlılık riski taşımaktadır.
Sonuç
Her ne kadar modern tıp, ağrı kesici yöntemlerde büyük ilerlemeler kaydetmiş olsa da, bu ilaçların bilinçli ve dikkatli bir şekilde kullanılması önemlidir. Tarihsel olarak doğal yöntemlerden bugünün ileri teknoloji ilaçlarına kadar uzanan bu serüven, insanoğlunun şifa arayışındaki yaratıcılığını göstermektedir. Ağrısız ve sağlıklı bir yaşam dileğiyle...
Kaynaklar
Yapay Zekâ ile Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme
Geleceğin Eğitim Sistemine Doğru
Eğitimde dijitalleşme hızla ivme kazanırken, yapay zekâ teknolojileri öğrenme süreçlerini ve ölçme-değerlendirme yaklaşımlarını köklü bir şekilde dönüştürüyor. Geleneksel yöntemlerin sınırlarını genişleten yapay zekâ, bireyselleştirilmiş öğrenme yolları, anlık geri bildirim ve veri odaklı analizlerle eğitim sistemine yeni bir boyut kazandırıyor.
Yapay Zekâ ve Ölçme-Değerlendirme: Neler Mümkün?
Yapay zekâ, sadece test sonuçlarını analiz eden bir araç olmaktan öte, öğrencinin öğrenme sürecini daha derinlemesine anlamayı mümkün kılan bir teknoloji olarak öne çıkıyor. İşte yapay zekanın ölçme ve değerlendirmedeki temel katkıları:
Örnek Uygulamalar
Yapay Zekâ Destekli Ölçme ve Değerlendirmenin Faydaları
Karşılaşılan Zorluklar
Her ne kadar yapay zekâ eğitimde devrim niteliğinde bir araç olsa da, beraberinde bazı etik ve teknik sorunlar getirmektedir:
Sonuç
Yapay zekâ, eğitimde ölçme ve değerlendirme süreçlerini daha etkili, bireyselleştirilmiş ve objektif hale getirme potansiyeline sahiptir. Ancak bu dönüşümün sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi, teknolojinin etik ve adil bir çerçevede kullanılmasıyla mümkündür.
Eğitimciler, teknoloji geliştiricileri ve politika yapıcılar, bu süreci ortak bir anlayışla yönettiği takdirde, yapay zekâ destekli değerlendirme, sadece bugünün değil geleceğin eğitim sistemini de şekillendirecek güçlü bir araç olacaktır.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), yapay zekâ destekli ölçme ve değerlendirme yöntemlerine yönelik yenilikçi çalışmalara odaklanıyor. Bu bağlamda, özellikle sınavların planlanması, soruların hazırlanması, öğrenci performanslarının daha hassas ölçülmesi ve sınav sonuçlarının analiz edilmesi gibi süreçlerde yapay zekâ teknolojilerinin etkin kullanımı hedefleniyor.
MEB Çalışmaları:
ÖSYM Çalışmaları:
Bu çalışmalar sayesinde Anadolu liselerine ve Üniversiteye geçişlerde, bu sistemlerin hayatımızda olacağı kesinleşmiştir. Bu bilgiler ışığında biz eğitimcilerin, öğretimi planlarken öğrencilerimize katmamız gereken beceri ve bilgilileri belirleyip, öğretim süreçlerimize dahil etmemiz gerekmektedir.
Yapay zekanın, yapay olmayan hayatımıza renk ve değer katması ümidiyle…
Ben sizlerle FMV Işık Erenköy Ortaokul Lego Robotik Kulübü "Bright Minds" takımının 3 Şubat 2024 tarihinde Yeditepe Üniversitesi'nin ev sahipliğini yaptığı Bilim Kahramanları Buluşuyor / FIRST ® LEGO® League Challenge 1. İstanbul Ortaokul Yerel Turnuvasında 32 takım arasında Yenilikçi Proje 1.lik Ödülünü kazanmasını sağlayan Scribble Museum projelerini ve sürecini anlatacağım.
İnsanların sanat ile bağlarını güçlendirmek amacıyla bu proje yaratıldı. Öncelikle insanların bir müze sergisiyle etkileşime girmesine yardımcı olmak için ne tür teknolojiler kullanılıyor? sorusu araştırıldı. Bir tablet uygulaması geliştirme üzerine düşünüldü. Bu uygulama zaten telif hakları alınmış sanat eserlerini yapay zeka ile tanımlamış, içerisinde çizim programını barındıran ve sonrasında bir karşılaştırma yapacak olan uygulamaydı. Böyle bir uygulamanın müzelerde bulunmaması bizi heyecanlandırdı. Önce birkaç yazılımcı ile işbirliği yapıldı, projemizi anlatarak projemizdeki tablet uygulamasının nasıl yapılabileceği ve yapılabilme durumunun olabileceği öğrenildi.
Uygulamamızı tasarladıktan sonra bir müze gezisi planlandı ve İstanbul Modern Sanat Müzesi’ne gidildi. Modern İstanbul müzesinde varolan ve geçmişte gerçekleştirilmiş teknolojik uygulamalar öğrenildi, projemizden bahsettik.
Bu uygulama özellikle de çocukları oyunlaştırma ile sanata çekecek ve eserle girdiği etkileşim sonucunda öğrenmenin kalıcığı artacaktı. Uygulamayı kullanan kişi, sanat eseri sahibine-sanatçıya empati sağlayabilecek aynı zamanda da elde ettiği sonuçla pozitif bir duyguya sahip olacaktı.
Uygulamamız android tabletimizde yerel android uygulaması olarak tasarlanmıştır. Ana ekranda kullanıcının mail adresi yaptığı çalışmanın uygulama sonunda iletilmesiiçin isteniyor. Ekranda yapay zekaya tanımlanmış 5 adet sanat eserinden birinin seçilmesi isteniyor. Çizim uygulaması ekranı karşımıza çıkıyor ve kişi sanat eserini çizmeye çalışıyor. Buradaki karalamalar için açık kaynaklı bir kitaplıkta bulunan çizim uygulamalarının kullanılabileceğini öğreniyoruz. Çizim tamamlandıktan sonra görüntü karşılaştırma ekranı çıkıyor. Benzerlik karşılaştırmasına yönelik uygulamaya derin öğrenme modeli eklenmiş oluyor.
Bu sene yine aynı takımımızla yerel turnuvalara tekrar katılım sağlayacağız. Başarılı ve yaratıcı bu güzel takıma desteklerinizi bekleriz.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisinde Yapay Zeka Destekli Ders İçeriği ve Chatbot Kullanımı
Günümüz dünyası, dijital teknolojilerin eğitime entegrasyonu konusunda hızlı bir dönüşüm
yaşıyor. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri de bu yeniliklerden nasibini alarak daha etkin ve
çekici bir hale gelebilir. Yapay zeka (YZ) destekli öğrenme materyalleri ve chatbotlar,
öğrencilerin bu alandaki soyut kavramları anlamasını kolaylaştırabilir. Bu yazıda, Mizou gibi
platformlardan yararlanarak bir chatbot tasarlamanın, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
derslerinde ne gibi katkılar sağlayabileceğini ele alacağız.
Yapay Zeka ile Zenginleştirilmiş Ders İçerikleri
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde, öğrenciler genellikle soyut kavramları anlamakta ve
bu kavramları günlük hayatla ilişkilendirmekte zorlanır. YZ destekli öğrenme materyalleri,
kavramı somut örneklerle açıklayarak bu sıkıntıları hafifletebilir. Örneğin, öğrencilere empati
ya da hoşgörü gibi kavramları açıklarken interaktif hikâyeler ve senaryolar sunulabilir. YZ,
öğrencilerin verdiği cevaplara göre ders içeriğini kişiselleştirerek, her öğrencinin öğrenme
düzeyine uygun çözümler sunabilir.
Mizou Platformunda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersine yönelik Chatbot Tasarımı
Mizou gibi chatbot geliştirme platformları, kullanıcı dostu arayüzleryle hem öğretmenlerin
hem de öğrencilerin işini kolaylaştırabilir. Bir Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi chatbotu, şu
adımlarla tasarlanabilir:
1. Amaç ve Hedeflerin Belirlenmesi: Chatbotun hangi konuları kapsayacağı ve hangi
seviyede bilgi sunacağı netleştirilmelidir. Örneğin, 6. sınıf seviyesinde bir chatbot,
temel dini kavramları (iman, ibadet, ahlak) ve günlük hayatta uygulanabilir ahlaki
çıkarımları ele alabilir.
2. Senaryo ve Diyalog Tasarımı: Chatbotun öğrenciyle kuracağı diyaloğlar, sürekli
öğrenmeyi desteklemelidir. Örneğin, “Bir arkadaşının yardıma ihtiyacı olduğunda ne
yapardın?” gibi sorular sorarak empati kavramını sorgulatabilir.
3. Etkileşimli Materyaller: Resimler, videolar ve kısa bilgi kartları gibi multimedya
öğeler chatbot deneyimini zenginleştirir. Örneğin, çocukların Kur’an’da bahsedilen
temel kavramlarla ilgili sorulara cevap verebileceği interaktif bir bölüm eklenebilir.
4. Geribildirim ve Güncellemeler: Chatbot kullanıcı geri bildirimlerine dayalı olarak
sürekli geliştirilmelidir. Dinamik bir yapı, öğrenci motivasyonunu artırabilir.
Chatbot Kullanımının Faydaları
• Anlamaya Yönelik Destek: Öğrenciler, zorlandıkları kavramları chatbot yardımıyla
tekrar gözden geçirebilir.
• Eğlenceli Öğrenme: Etkileşimli bir chatbot, klasik ders anlatımlarına göre daha çekici
olabilir.
• Bireyselleştirilmiş İçerik: Her öğrenicinin seviyesine uygun bir çalışma sunar.
• Zamandan Tasarruf: Öğretmenlerin rutin sorulara ayırdığı zamanı azaltır ve
derinlemesine tartışmalara olanak tanır.
Sonuç
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde yapay zeka ve chatbot kullanımı, öğrencilerin
kavramları anlamasını ve bu bilgileri günlük hayatlarında uygulamasını kolaylaştırabilir.
Mizou gibi platformlar, bu konuda yenilikçi bir çözüm sunar. Ancak bu teknolojilerin etkin bir
şekilde kullanılması için, öğretmenlerin de bu yeniliklere adapte olması ve yaratıcı bir bakış
açısı geliştirmesi önemlidir. Teknolojiyi pedagojik yaklaşımlarla harmanlamak, geleceğin
eğitim modellerini bugünden hayata geçirmek anlamına gelir.
Chatbot Link: https://mizou.com/preview-bot?ID=47085
Günümüzde sürdürülebilirlik kavramı günden güne önem arz eden konulardan biri haline gelmiştir. %100 geri dönüştürülmüş materyallerden kıyafetler, ayakkabılar, kağıt pipetler vb birçok başlık sürdürülebilirlik kavramını destekler niteliktedir.
Nike, Calvin Klein, Jack Jones, GAP, WWF Market, H&M gibi markalar geri dönüştürülmüş ürünleri ile sürdürülebilirliği ön planda tutan en popüler markalardır.
Peki sürdürülebilir eğitim nasıl olmalıdır? Ve bu konuya teknoloji nasıl dahil edilebilir?
Sürdürülebilir eğitim kavramı aslında parallel bir mantıkla doğal kaynakları korumayı, öğrencilere fırsat eşitliği sunarken farkındalıklarını artırmayı hedefler. Sadece bireysel gelişim değil gezegen çapında okulumuzunda hedeflediği gibi “küresel vatandaş” olma yolunda adım atar.
Sürdürülebilir eğitim, bilgi ediniminin yanı sıra çevresel duyarlılığın, toplumsal hassasiyetin ve yaşam boyu öğrenme becerilerinin geliştirilmesine odaklanır. Teknoloji bu hedefleri birçok yolla destekleyebilir:
Erişim ve Eşitlik: Teknoloji, dünyanın her yerindeki öğrencilerin eğitim materyallerine eşit şekilde erişimini sağlar. Dijital eğitim platformları, dünyanın uzak köşelerindeki öğrencilere bile kaliteli içerik sunar.
Küresel Farkındalık: Dijital alan, öğrencilere diğer kültürlerle etkileşime girerek küresel bir farkındalık kazandırır. Örneğin, sanal sınıflar farklı ülkelerden öğrencileri bir araya getirerek kültürlerarası bilgi paylaşımını destekler.
Çevresel Etki: Teknolojinin kullanımı, kağıt ve fiziksel materyal tüketimini azaltır ya da tamamen ortadan kaldırır. Dijital ders kitapları, e-sınavlar ve sanal laboratuvarlar bu amaca hizmet eder.
Bizim de bir parçası olduğumuz eko-okul kültürünü bir basamak daha ileriye taşıyan Finlandiya örneği; okul bahçelerinde organic tarım ve geri dönüşüm süreçlerini yöneten öğrenciler.
Avrupa’daki İlk Karbon Nötr Şehir olarak da anılan Malmö Okulları: eski cihazlarını geri dönüştürerek sıfır atık prensiplerini destekliyor. Şehirde sadece okullar değil tüm anlayış bu prensip üzerine kurulmuş durumda. Şehirdeki çöplerin yakılmasıyla şehrin %60 ısı ihtiyacı, rüzgar enerjisiyle elektrik ihtiyacı karşılanmakta.
Japonyadaki bazı okullar kağıt kullanımı sıfıra indirgemek için tamamen dijitalleşmiş durumda. Kitap yerine pdf’ler. Bulut teknolojisi ile depolama alanları kullanılıyor. Hem teknolojiden yararlanan hem de ormansızlaştırmaya dikkat çeken bir eğitim modeli uygulanıyor.
Kenya’da güneş panelli okullar ön plana çıkıyor. Elektriğe internete ve teknolojiye ulaşamayan okullar bu şekilde çözüm üretmiş durumdalar.
13 Yaşında Sürdürülebilirlik Kavramına Destek Olarak Üretim Gerçekleştiren Tripp Phillips:
Ülkemizde ve dünyadaki çoğu aile ince motor becerilerini desteklemek, yönerge izlemek ve 3 boyutlu tasarımlar yapmak için ilk adım olarak çocuklarına legolar alır. Özellikle bilişim teknolojileri öğretmenleri de kodlanabilir lego setlerini robotik yaklaşımları öğretmek için öğrencilerle ilk adım çalışmalarını gerçekleştirir. Yarışmalara katılır ve büyük projeler hazırlarlar.
Hazırlanan bu projelerin yarışma alanına sağlam ulaşması çok önemlidir. Sanırım benzer konuyu dert eden ve çözüm üretmeye odaklanan Tripp bu konuda sürdürürebilir bir yaklaşım getirmiştir. Suda çözünen ve legoların tekrar tekrar kullanımını sağlayan bir yapıştırıcı geliştirmiş ve katıldığı programdan projesine 80.000 $ yatırım almıştır.
Video:
Teknoloji, sürdürülebilir eğitim için büyük fırsatlar sunar ancak dikkatli bir planlama ve uygulama gerektirir. Yukarıda yer alan kanıta dayalı örnekler, bu sürecin doğru yönetildiğinde ne kadar etkili olabileceğini göstermektedir. Eğitim sistemlerinin geleceği, teknolojinin avantajlarını kullanırken öğrencilerin bireysel gelişimini ve çevresel sürdürülebilirliği eş zamanlı olarak destekleyen modellerin geliştirilmesiyle mümkün olacaktır.
Yukarıdaki örnekteki gibi sürdürülebilirliği kendine dert eden öğrennciler ve çözüm üretmeye odaklı nesiller her zaman hedefimiz olacaktır.
“Yarının Şehri: Malmö.” Sürdürülebilir Üretim, Sürdürülebilir Üretim, 18 Sept. 2022, www.surdurulebiliruretim.com/yarinin-sehri-malmo/#:~:text=Malm%C3%B6’n%C3%BCn%20at%C4%B1k%20sistemi%2C%20evlerden,at%C4%B1klardan%20kaynaklanan%20emisyonlar%20d%C3%BC%C5%9F%C3%BCr%C3%BClm%C3%BC%C5%9F%20oluyor.
Ekşi, Y. : A. (2016, December 28). Avrupa’Daki i̇lk Karbon Nötr şehir : “malmö.” Ekolojika. https://www.ekolojika.com/avrupadaki-ilk-karbon-notr-sehir-malmo/
euronews. (n.d.). Japonya, Güneş Enerjisi Ile Kenyalı çocukların Geleceğini Aydınlatıyor. https://tr.euronews.com/2021/11/01/japonya-gunes-enerjisi-sayesinde-kenyal-ogrencilerin-egitim-hayat-n-ayd-nlat-yor
Phillips, Tripp. [Title of the Video]. YouTube, uploaded by [Sony Pictures Teevisions], [November 2024], Accessed [Date You Last Accessed the Video].
Ayşe Gül YILMAZ KURU
FMV Işık Okulları Ayazağa Kampüsü
Bilişim Teknolojileri Öğretmeni
BEDEN EĞİTİMİ DERSİNDE TEKNOLOJİ KULLANIMI
Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte, eğitimde ve özellikle beden eğitimi alanında pek çok yenilik yaşanmaktadır. Bu yazıda, beden eğitimi ile teknolojinin nasıl birleştiği ve bu birleşimin eğitim sürecine etkileri üzerinde durulacaktır.
Beden eğitimi dersi her ne kadar uygulamalı bir ders olarak kabul ediliyor olsa da günümüz öğrencilerinin teknolojiyle iç içe büyüdüğü bu kuşakta biz öğretmenlerin ders içeriklerini güncellemesi gerekmektedir. Öğrencilerin bu teknoloji çeşitliliği içinde kaybolduğunu ve beden eğitimi dersine karşı sevgi ve ilgilerinde azalma gözlemliyorum. Hatta öğrenciler derse katılım göstermek noktasında çekingen davranışlar da sergileyebiliyor. Bu uygulama dersini teknolojiyi kullanarak da çeşitlendirebileceğimizi göstermek adına bazı çalışmalar yapmaktayım. Bu çalışmalarımdan bazılarını gösterebilmek için bu yazıyı yazmak istedim. Burada gösterilen uygulamalar tüm kademe ve dersler için yaş grubu kazanımlarına göre uyarlanabilir niteliktedir.
Beden Eğitimi Dersinin Amaçları
Beden Eğitimi Dersinde Kullanılan Yöntemler
Tüm bu amaç ve yöntemleri öğrencilere aktarma konusunda geleneksel yapıdan biraz uzaklaşarak öğrencilerin ilgisini derse çekebilecek planladığım etkinliklerden bir tanesi Coggle.
COGGLE
Kullanıcıların düşüncelerini, fikirlerini ve bilgilerini görsel olarak düzenlemelerine yardımcı olan bir zihin haritası ve kavram haritası oluşturma aracıdır. Hem bireysel kullanıcılar hem de ekipler için etkili bir şekilde bilgi organize etmek ve fikir paylaşmak için kullanılır. Örneğin; derste atletizmdeki olimpik branşları öğrencilere anlatırken her ne kadar dikkat çekici bir yöntemle anlatılsa da bilgiyi hatırlama çok kısa sürecektir. Fakat bu bilgileri bir kavram haritası ile öğrenciye sunduğumuzda elinde bir materyal olması istediği zaman geriye dönerek bakabilme imkânı sunmaktadır.
Bu kavram haritasında görüldüğü gibi karmaşık olan bilgileri daha düzenli bir halde öğrenciye sunmak öğrenmeyi kolaylaştırmaktadır. Daha sonra işlenecek konularda da bu kavram haritalarını öğrencilere hazırlatma öğrencileri de öğrenme sürecinde özne haline getirecektir.
GENIALLY
Kullanıcıların görsel ve etkileşimli içerikler oluşturmasını sağlayan bir dijital platformdur. Sunumlar, infografikler, animasyonlu grafikler ve interaktif görseller hazırlamak için yaygın olarak kullanılır. Eğitim, pazarlama, iş dünyası ve yaratıcı projeler için ideal olan bu araç, kullanıcıların içeriklerini daha ilgi çekici ve etkileşimli hale getirmelerine olanak tanır.
Bu etkinliğimizde ise öğrenciler sağ üst köşede görülen zara tıklayarak gelen sayı kadar ilerliyorlar o sayı üzerine geldiklerinde açılan hareketi yapmaya ve arkadaşlarına da yaptırmaya çalışıyor.
Genially, görsel ve etkileşimli içerikler oluşturmak isteyen herkes için harika bir araçtır. Sunumlardan eğitim materyallerine kadar geniş bir yelpazede içerik üretimini kolaylaştırır ve izleyicilerin ilgisini çekmek için güçlü bir araç sağlar.
WORDART
Metinleri sanatsal ve görsel olarak özelleştirmek için kullanılan bir araçtır. Genellikle, başlıklar, afişler, etiketler, posterler ve diğer görsel metin projeleri oluşturmak için kullanılır. WordArt, metinleri farklı yazı tipleri, renkler, efektler ve şekillerle zenginleştirerek, metnin görsel çekiciliğini artırır. Bu araçla birlikte görsel sanatlar ile disiplinler arası çalışma da yapabiliyoruz.
Olimpiyatlarda yer alan branşları yazarak ortaya olimpiyat halkalarını çıkarıyoruz. Bu yaptıkları çalışmaları panolarda diğer arkadaşlarına sergileyebiliyorlar.
STORYBOARD THAT
Görsel hikâye oluşturma ve anlatma konusunda kullanıcı dostu bir platformdur. Beden eğitimi dersi için bu araç, öğrencilerin öğrenmelerini eğlenceli ve yaratıcı bir şekilde pekiştirmelerine yardımcı olabilir. Öğrenciler, spor aktiviteleri, oyun kuralları veya takım çalışması gibi konuları anlatan hikayeler oluşturabilirler.
Bu ve benzeri hikâye oluşturmalarla öğrenciler kendi hayal gücünü kullanarak çeşitli hikayeler oluşturabilmekte ve istedikleri ortamları sağlayabilmektedirler. Storyboard That, beden eğitimi derslerinde öğrencilere hem yaratıcı hem de etkileşimli bir öğrenme deneyimi sunmakla birlikte görsel hikayeler oluşturarak, öğrencilerin spor konularını anlamalarını kolaylaştırır ve öğretici bir yaklaşım sunar.
SONUÇ
Teknolojinin beden eğitimi alanında kullanımı, öğrencilerin fiziksel eğitim süreçlerini daha etkili ve verimli hale getirmektedir. Sporcular ve öğrenciler için antrenmanlar, performans takibi, teknik analiz ve motivasyon gibi konularda teknoloji, önemli gelişmeler sağlayabilir. Teknolojinin beden eğitimi derslerinde kullanılmasının sağladığı başlıca sonuçlar şunlardır.
· Performans İzleme ve Gelişim
· Teknik Analiz ve Geri Bildirim
· Motivasyon ve Eğlence
· Erişim ve Kapsayıcılık
· Zaman ve Kaynak Yönetimi
· Sosyal Etkileşim ve İş birliği
Beden eğitimi dersinde teknoloji kullanmak, öğrencilerin fiziksel ve zihinsel gelişimlerine büyük katkı sağlar. Performans izleme, teknik analiz, motivasyon, erişim ve kapsayıcılık gibi alanlarda teknoloji, eğitim süreçlerini daha etkili, eğlenceli ve verimli hale getirir. Ayrıca, öğrencilere kişiselleştirilmiş geri bildirim sağlanmasını, grup çalışmalarının daha etkili olmasını ve daha hızlı gelişim kaydedilmesini mümkün kılar. Ancak, teknoloji kullanımı, dersin temel hedeflerinden sapmadan, doğru ve dengeli bir şekilde entegre edilmelidir.
Ali Can Özışık
Florya Yerleşkesi Uygulamalı
Dersler Bölüm Başkanı
Günümüz teknolojisinin sınırlarını zorlayan Google, kuantum bilgisayar dünyasında önemli bir adım atarak yeni nesil kuantum çipi Willow’u tanıttı. 105 kübitlik bu çip, kuantum hata düzeltme ve yüksek performanslı hesaplama kabiliyetleriyle dikkat çekiyor. Google Quantum AI ekibi tarafından geliştirilen bu çip, kuantum bilgisayarların pratik kullanımına bir adım daha yaklaştırıyor ve aynı zamanda teknolojinin geleceği için devrim niteliğinde bir dönüm noktası oluşturuyor.
Willow çipi, önceki nesil kuantum çiplere göre birçok önemli iyileştirme içeriyor. Çipteki kübitler, süper iletken transmon teknolojisi ile tasarlanmış ve hata oranları minimuma indirilmiştir. Özellikle, tek kübit kapılarındaki hata oranı %0,035 seviyesindeyken, çift kübit kapılarındaki hata oranı %0,33 olarak kaydedilmiştir. Bu oranlar, kuantum bilgisayarlar için daha önce ulaşılamaz düzeyde düşük hata oranlarını temsil ediyor. Ayrıca çip, saniyede 909 bin hata düzeltme döngüsü gerçekleştirebilmektedir. Bu hız, çipin yüksek doğrulukla çalışmasını sağlayarak, önceki çiplerden daha verimli ve güvenilir bir deneyim sunmaktadır.
Willow çipinin başarısı, yüzey kodu hata düzeltme adı verilen bir yöntemle elde edilmiştir. Bu yöntem sayesinde, çipin mantıksal hata oranı, fiziksel hata oranlarına kıyasla katlanarak azalmaktadır. Yüzey kodu, hata düzeltme sistemleri ve kuantum bilgilerin doğruluğunu artıran bir teknoloji olarak, kuantum bilgisayarlar için kritik bir geliştirmedir. Özellikle 7 mesafe kodu kullanılan deneylerde, mantıksal hata oranlarının fiziksel hata oranlarından 2,14 kat daha düşük olduğu gözlemlenmiştir. Bu gelişme, kuantum bilgisayarların gerçek dünyadaki hesaplama problemlerini çözebilme kapasitesinin arttığını göstermektedir.
Willow çipinin en dikkat çekici özelliklerinden biri, hata düzeltme mekanizmalarındaki çığır açan başarısıdır. Kuantum bilgisayarların en büyük engellerinden biri, kübitlerin hassas yapılarından dolayı yüksek hata oranlarına maruz kalmalarıdır. Bu sorun, klasik bilgisayarlarda genellikle yazılım tabanlı düzeltme yöntemleriyle çözülürken, kuantum bilgisayarlarında donanımsal düzeltmelerin yapılması gerekmektedir. Willow, bu sorunun üstesinden gelmek için gerçek zamanlı hata düzeltme sistemleriyle donatılmıştır. Çip, saniyenin milyonda biri kadar kısa bir sürede hata algılayıp düzeltebilmektedir. Bu hız ve doğruluk, kuantum algoritmalarının büyük ölçekli ve karmaşık hesaplamalar için uygulanabilir hale gelmesini sağlamaktadır.
Özellikle, bu özellik kuantum bilgisayarlarının geniş çaplı ticari ve endüstriyel kullanımını mümkün kılmak adına kritik bir adımdır. Gerçek zamanlı hata düzeltme, kuantum bilgisayarların daha güvenilir ve verimli hale gelmesini sağlayarak, geniş bir uygulama yelpazesinde faydalı sonuçlar elde edilmesini mümkün kılacaktır.
Willow çipi, kuantum bilgisayarlarının pratikteki potansiyelini göstermektedir. Bu yüksek performans, çipin, klasik bir süper bilgisayarın 1025 yıl sürecek bir işlemi yalnızca 5 dakikada tamamlayabilmesiyle kendini kanıtlamaktadır. Bu performans, kuantum üstünlüğü denilen kavramı bir kez daha gözler önüne sermektedir. Klasik bilgisayarların çözmekte zorlandığı sorunlar, kuantum bilgisayarlar tarafından hızla çözülebilecek düzeyde basitleştirilmektedir.
Willow’un sunduğu bu yüksek işlem gücü, özellikle ilaç geliştirme, temiz enerji üretimi, optimizasyon problemleri ve yapay zeka alanlarında büyük potansiyel taşımaktadır. Örneğin, kuantum bilgisayarları sayesinde, ilaç araştırmalarında moleküllerin simülasyonları çok daha hızlı yapılabilirken, enerji üretimi ve depolama sistemlerinde ise daha verimli çözümler elde edilebilir. Ayrıca, yapay zeka algoritmalarının optimize edilmesiyle daha güçlü ve hızlı yapay zeka modelleri geliştirilebilir.
Google Quantum AI ekibi, Willow ile kuantum bilgisayarların geleceğine yönelik umut verici bir temel oluşturmuştur. Ancak, kuantum bilgisayarların geniş çapta kullanılabilirliğini sağlamak için hala çözülmesi gereken bazı zorluklar bulunmaktadır. Özellikle, daha büyük işlemcilerin tasarlanması, hata düzeltme sistemlerinin ölçeklenebilirliği ve sistem stabilitesi üzerine daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir. Bu süreç, kuantum bilgisayarların ticari ve endüstriyel düzeyde uygulanabilirliğini daha da artıracaktır.
Gelecekte, kuantum bilgisayarlarının bilimsel araştırmalarda ve endüstriyel çözümlerde dönüşüm yaratması beklenmektedir. Willow’un sunduğu bu yenilikçi teknolojiler, kuantum bilgisayarlarının daha geniş bir kullanım alanına yayılmasını sağlayacak ve bu alanda yaşanacak gelişmeler, bilimsel ve teknolojik ilerlemelerin önünü açacaktır.
Google’ın Willow çipi, kuantum bilgisayarların gerçek dünya uygulamalarına bir adım daha yaklaştığını ve teknolojinin geleceğini şekillendirecek önemli bir gelişmeyi işaret ettiğini gösteriyor. Bu yenilik, kuantum bilgisayarlarının gelecekteki potansiyelini somutlaştırmakta ve endüstrilerdeki dönüşümü hızlandırmaktadır. Willow, kuantum hesaplamanın ticari ve bilimsel alanda daha geniş bir yelpazeye yayılmasını mümkün kılacak önemli bir adımdır.
Kaynakça:
Google Quantum AI. "Willow: The Next Step in Quantum Computing." Google Blog, 2024.
"Willow Quantum Chip: Paving the Way for Practical Quantum Computing." TechCrunch, 2024.
"Surface Code and Real-Time Error Correction in Quantum Computing." Scientific American, 2024.
"Quantum Computing and the Race for Superiority." MIT Technology Review, 2024.
Fen Eğitiminde Yapay Zekanın Kullanımı
Günümüzde teknolojinin devam eden hızlı gelişimi birçok alanda sağladığı faydalı fikirlerin yanı sıra eğitim alanında da yenilikçi yaklaşımları beraberinde getirmektedir. Teknolojinin gelişmesi ile bireyler yapay zeka kavramıyla tanışmış ve birçok yapay zeka aracı geliştirilmeye başlanmıştır. Sağladığı yenilikler ve birçok soruna getirdiği çözümlerle yapay zeka eğitim alanında da öğrenciler ve öğretmenler tarafından kullanılmaktadır. Özellikle fen eğitiminde, öğrenme süreçlerini zenginleştiren ve öğrencilerin ilgisini çeken önemli bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yapay zeka, fen bilimlerinde karmaşık kavramların daha anlaşılır hale getirilmesini sağlamakta ve öğrencilerin bireysel öğrenme hızlarına uyum sağlayarak derslerin etkisini artırmaktadır. Örneğin, ortaokul fen bilimleri derslerindeki karmaşık sayılabilecek Ay’ın evreleri, sürtünme kuvveti, hücre bölünmeleri gibi konuları öğrenirken ve öğretirken birçok kısımda yapay zeka araçlarından faydalanılabilecektir. Öğrencilerin öğrenme sürecini desteklemek amacıyla ChatBot hazırlanması öğrencilerin sorularına anında yanıt vererek onların aktif öğrenmesini destekleyebilirken bir öğretmenin hazırlayacağı ders planlarında yapay zeka araçlarından faydalanması da ders içeriklerini oldukça zenginleştirebilmektedir. Ayrıca sanal laboratuvarlar ve simülasyonlar, deney yapma imkanlarının sınırlı olduğu okullarda yapay zeka desteğiyle öğrencilerin deneyimleyerek öğrenmelerine olanak tanır.
Yapay zekanın fen eğitimindeki önemli katkılarından bir diğeri, bilimsel süreç becerilerinin geliştirilmesine olanak tanımasıdır. Problem çözme, analiz yapma ve karar verme gibi becerileri destekleyen yapay zeka, aynı zamanda bilimsel bilgilerin daha anlamlı bir şekilde içselleştirilmesine yardımcı olur. Fen bilimleri, doğası gereği sorgulama, deney yapma ve keşfetme süreçlerini içerir. Yapay zeka, doğru ve etkin kullanımla bu süreçleri daha interaktif ve eğlenceli hale getirerek öğrencilerin bilime olan ilgisini artırmada bir role sahip olabilecektir.
Bunun yanı sıra, yapay zeka tabanlı öğrenme araçları öğretmenlere de büyük kolaylık sağlamaktadır. Öğretmenler, öğrencilerin gelişimlerini detaylı şekilde takip etme ve her bir öğrenciye özel geri bildirim verme olanağına sahip olabilmektedir. Böylece, sınıf ortamında öğrencilerin bireysel farklılıkların daha etkili bir şekilde yönetilmesi sağlanabilmektedir.
Sonuç olarak, yapay zekanın fen eğitiminde kullanımı, hem öğrencilerin öğrenme deneyimlerini zenginleştiren hem de öğretmenlerin işini kolaylaştıran bir araçtır. Teknolojinin doğru ve bilinçli bir şekilde kullanılmasıyla geleceğin bilim insanlarının yetişmesine katkı sağlanabilir. Fen eğitiminde yapay zeka, bilimin merak uyandıran dünyasını öğrencilere daha erişilebilir kılarak onları geleceğe hazırlamada güçlü bir destek olacaktır.
LGS Hazırlığında Yapay Zeka: Öğrenciler İçin Bir Rehber
Liselere Geçiş Sistemi (LGS), Türkiye’deki öğrencilerin lise eğitimine geçişinde kritik bir rol oynamaktadır. Bu süreç, öğrencilerin sadece akademik bilgi değil, aynı zamanda sınav stresi ve zaman yönetimi gibi becerileri de geliştirmelerini gerektirir. Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte, yapay zeka (YZ) uygulamaları, öğrencilere bu zorlu süreci daha verimli bir şekilde geçirmeleri için birçok fırsat sunmaktadır. YZ, öğrencilerin kişisel ihtiyaçlarına uygun eğitim materyalleri ve çalışma planları sunarak, başarılarını artırmalarına yardımcı olabilir. Bu yazıda, yapay zekanın LGS hazırlık sürecindeki potansiyel kullanım alanlarını detaylı bir şekilde ele alacağız.
1. Kişiselleştirilmiş Öğrenme Deneyimi: Öğrencinin Bireysel İhtiyaçlarına Uygun Eğitim
LGS sınavı, öğrencilere geniş bir konu yelpazesinde sorular sorar ve her öğrencinin öğrenme tarzı farklıdır. Yapay zeka, öğrencinin güçlü ve zayıf yönlerini analiz ederek, her bir öğrencinin öğrenme tarzına uygun eğitim içerikleri sunabilir. Örneğin, bir öğrenci matematikte özellikle geometri konusunda zorlanıyorsa, YZ tabanlı uygulamalar, bu konuyu pekiştirecek özel alıştırmalar, videolar ve açıklamalar sunar. Aynı şekilde, bir öğrenci dil bilgisinde zorluk yaşıyorsa, uygulamalar ona bu konuda ek materyaller önererek eksiklerini tamamlamasına yardımcı olur.
YZ, aynı zamanda öğrencilerin ilerlemelerini sürekli olarak izleyebilir ve hangi konularda daha fazla yardıma ihtiyaç duyduklarını belirleyebilir. Bu sayede, öğretmenler ve öğrenciler, hangi konularda daha fazla çalışılması gerektiğini tespit edebilir ve daha hedeflenmiş bir hazırlık süreci oluşturabilir.
Örnek Uygulamalar:
2. Zaman Yönetimi ve Çalışma Planları: Akıllı Takvimler ve Programlar
LGS hazırlığı, öğrencilere çok sayıda konu çalışmayı gerektirdiğinden, doğru zaman yönetimi büyük önem taşır. Yapay zeka tabanlı uygulamalar, öğrencilerin çalışma sürelerini ve dikkat seviyelerini analiz ederek, en verimli çalışma saatlerini belirleyebilir. Bu araçlar, öğrencilerin her gün hangi konuları çalışmaları gerektiğini planlayabilir ve çalışma sürelerini optimal bir şekilde ayarlayarak verimli bir hazırlık süreci sunar.
Öğrencilerin eksik olduğu veya zorlandığı konulara yönelik odaklanmalarını sağlamak için zamanlayıcılar ve hatırlatıcılar gibi özellikler de bulunmaktadır. Ayrıca, bazı YZ uygulamaları, öğrencinin sınav tarihi yaklaştıkça daha yoğun bir çalışma planı önerir, böylece öğrencinin sınav öncesi motivasyonu korunur ve verimliliği artırılır.
Örnek Uygulamalar:
3. Gerçek Zamanlı Geri Bildirim: Hataları Anında Düzelten Akıllı Sistemler
Yapay zeka, öğrencilere test ve soru çözümü sırasında anında geri bildirim sağlama yeteneğine sahiptir. Bir öğrenci, yanlış bir çözüm adımı attığında, yapay zeka hemen geri bildirim verir ve öğrenciyi doğru çözüm yöntemine yönlendirir. Bu özellik, öğrencinin hatalarını erken aşamalarda fark etmesini ve doğru çözüm yolunu öğrenmesini sağlar.
Gerçek zamanlı geri bildirim, öğrencilerin motivasyonunu artırırken, aynı zamanda onların gelişim süreçlerini hızlandırır. YZ, öğrencilerin hangi konularda daha fazla çalışmaları gerektiğini belirleyebilir ve onlara bu konulara dair ek materyaller önerir.
Örnek Uygulamalar:
4. Motivasyon ve Öğrenme Sürecinin Takibi: Öğrencinin İlerlemesi ve Velilerin Rolü
LGS hazırlığı, uzun ve zorlu bir süreçtir. Bu süreçte öğrencilerin motivasyonlarının yüksek tutulması çok önemlidir. Yapay zeka uygulamaları, öğrencilerin başarılarını takip ederek, onlara özel ödüller, başarı seviyeleri ve gelişim grafikleri sunar. Bu grafikler, öğrencilerin ne kadar ilerlediklerini görmelerini sağlar ve onları motive eder.
Veliler de bu süreçte önemli bir rol oynar. YZ uygulamaları, velilere öğrencilerinin gelişimini gerçek zamanlı olarak izleme imkanı sunar. Veliler, öğrencilerinin güçlü yönlerini ve eksiklerini görerek daha etkili bir şekilde yönlendirebilirler. Ayrıca, öğretmenler ve veliler, öğrencilerin hazırlık sürecinde daha fazla destek alarak, sınav öncesi stresin azaltılmasına yardımcı olabilirler.
Örnek Uygulamalar:
5. Soru Çözüm Hızını Artıran Akıllı Sistemler
Yapay zeka tabanlı soru bankaları ve test uygulamaları, öğrencilerin sınav pratiğini geliştirirken aynı zamanda onların hızlarını artırmalarına yardımcı olur. Bu uygulamalar, öğrencinin çözüm hızını takip eder ve zorluk seviyesine göre soruları sunar. Ayrıca, öğrencinin hatalarını çözmesine yardımcı olmak için ek alıştırmalar önerir.
Öğrenciler, bu akıllı test sistemlerini kullanarak daha fazla pratik yapabilir ve sınav öncesi streslerini azaltabilir. Zorluk seviyesinin zaman içinde arttığı bu testler, öğrencilerin sınavda karşılaşacakları soru türlerine aşina olmalarını sağlar.
Örnek Uygulamalar:
Sonuç: Yapay Zeka ile LGS Hazırlığında Başarıya Ulaşmak
Yapay zeka, LGS hazırlık sürecini daha verimli ve etkili hale getiren bir teknolojidir. Öğrenciler, öğretmenler ve veliler, bu araçları kullanarak hazırlık süreçlerini daha düzenli, kişiselleştirilmiş ve motivasyon artırıcı bir şekilde sürdürebilirler. YZ uygulamaları, öğrenme süreçlerini hızlandırmakla kalmaz, aynı zamanda öğrencilerin eksiklerini gidermelerine, güçlü yönlerini pekiştirmelerine ve sınav öncesi stresle daha iyi başa çıkmalarına yardımcı olur.
Kaynakça
Yabancı dil öğretmek artık sıkıcı dil bilgisi tablolarıyla dolu ders kitaplarından ve tekrarlanan dinleme aktivitelerinden ibaret değil. Teknoloji hızla gelişiyor ve yapay zekâ öğretmenlere, sınıflarını birer yaratıcı öğrenme ortamına dönüştürme fırsatı sunuyor.
Peki biz bu ortamı nasıl sağlayabiliriz? İşte sizlere bir kaç öneri:
1. Chatbotlar (Sohbet Botları): Öğrencilerle Sohbet Eden Mini Asistanlar
Chatbotlar, öğrencilerin konuşma pratiği yapması için mükemmel bir çözüm. Hedef dilde yazılı veya sözlü olarak sohbet edebileceğiniz bu küçük teknoloji harikaları, öğrencilerin hata yapma korkusunu ortadan kaldırır. Peki chatbotları nasıl kurabiliriz? Mizou, Google Dialogflow veya Chat GPT gibi platformları kullanarak basit bir chatbot oluşturabilirsiniz. Bu uygulamalar bir çok dil için kullanılabilir. Örneğin İngilizce bir restoranda sipariş vermeden Almanca tren bileti satın almaya, Fransızca bir kahve siparişinden İspanyolca turistik bir şehirde yol tarifi sormaya kadar bir çok alanda öğrencileriniz için mini chatbotlar hazırlayabilir ve pratik yapmalarına destek olabilirsiniz.
Peki chatbotlar derse nasıl entegre edilir? Yabancı dil dersinde öğrencileri gruplara ayırabilirsiniz. Bir grup chatbot ile konuşurken diğerleri sohbeti gözlemleyip not alabilir. Örneğin en komik veya en yaratıcı konuşma ödüllendirilebilir!
2. Kelime Öğrenimi: Oyunlaştırılmış Eğlence
Kelime ezberlemenin sıkıcı olmaktan çıktığı bir çok uygulama var. Memrise ve Quizlet gibi uygulamalar, bu süreci eğlenceli hale getiriyor.
Derse nasıl entegre ederiz? Örneğin dersin sonunda öğreteceğiniz kelimelerden flash card setleri oluşturup sınıfta bir yarışma düzenleyebilirsiniz. "En çok puanı kim kazanacak?" sorusu sınıfın enerjisini yükseltebilir!
3. Dilbilgisi: Yapay Zekâ Anında Düzeltir
Peki biz yabancı dil öğretmenlerinin en muzdarip olduğu alan olan dil bilgisi hataları ne olacak? Chat GPT veya Gemini gibi AI uygulamalarının yanı sıra, Grammarly ve Writefull, öğrencilerin yazılarını analiz ederek anında geri bildirim verebilir.
Derse nasıl entegre ederiz? Dersinize bunu eğlenceli bir etkinlik olarak ekleyebilirsiniz: Örneğin öğrencilerinize grup olarak bir hikâye yazmalarını söyleyebilir, sonra bu hikâyeleri YZ araçlarına kontrol ettirebilirsiniz. En az hatayla hikaye yazma yarışması sınıfta etkileşimi artıracaktır.
4. Dinleme ve Telaffuz: Teknoloji Detaylarda Gizlidir
YZ’nin konuşma tanıma araçları sayesinde öğrencileriniz, telaffuzlarını detaylı bir şekilde geliştirebilir. Microsoft Azure Speech-to-Text, öğrenci konuşmalarını analiz eder ve gelişim alanlarını gösterir.
Derse nasıl entegre ederiz? Bu tarz uygulamaları ders haricinde bireysel öğrenme alanlarına da entegre edebilirsiniz. Nitelikli ödevler alanına ekleyebilirsiniz.
5. Uluslararası Sınavlara Hazırlık: Teknolojinin Gücü
TOEFL, IELTS, telc, Fit, Dele, Delf… Hangi yabancı dil sınavı olacağına siz karar verin! Yapay zekâ destekli simülasyonlarla Fransızca DELF için öğrencileri bir dinleme metniyle sınayabilir, Almanca telc sınavının yazma bölümü için öğrencilerin metinlerini yapay zekaya analiz ettirebilir, İspanyolca DELE veya İngilizce TOEFL ve IELTS için chatbotlarla sözlü sınav pratiği yaptırabilirsiniz. Bu sayede öğrenciler sınavlara daha etkili bir şekilde hazırlanabilir ve başarı şanslarını artırabilir.
Sonuç olarak, yapay zekâ, yabancı dil öğretmenlerine sınıflarını daha yaratıcı, interaktif ve verimli bir hale getirme fırsatı sunuyor. Teknolojinin gücünü kullanarak öğrencilerinizi öğrenmeye daha çok teşvik edebilir, onları sadece bir dilde yetkin hale getirmekle kalmayıp aynı zamanda özgüvenli ve hevesli bir dil öğrenicisi olmalarına da katkı sağlayabilirsiniz.